Ana içeriğe atla

Kırmızı Cıs!

İnsanın çeşitliliğimiz kadar olmasa da doğanın renkleri de çeşit çeşittir. Bazısı baskın bazısı soluk olsa da renk renktir. Her birinin değeri ve yeri farklıdır. 

Zevklerle renkler tartışılmaz dense de bazı renkler vardır ki işlevleri veya bizim onlara yüklediğimiz anlamlar dolayısıyla diğerlerine fark atıyor. Mesela kırmızı rengin yeri bir başka. 

Kırmızı olsun beş fazla olsun demek suretiyle bu rengi ayrı bir yere oturtuyoruz.

Aşkın rengidir aynı zamanda. 

Trafik işaret ve levhalarının çoğu da kırmızıdır. Tehlikeli, dikkat et ve yasak anlamlarına gelir. Mesela kırmızı ışık yayaya da araca da geçit vermez. Cıs der. Kenarları kırmızı üçgen şeklindeki trafik işaretleri tehlikeye işaret eder. Mesela, virajlar, eğimler, çıkışlar, daralan yollar, açılan köprü, kasisli yol, kaygan yol, gevşek zemin, yaya geçidi, dikkat, kontrolsüz kavşak, tali yol, kontrolsüz demiryolu geçidi, yol ver, dur, taşıt giremez, taşıt trafiğine kapalı yol, park etmek yasaktır, park etmek ve durmak yasaktır gibi.

Gördüğümüz gibi trafik ve yaya güvenliğini sağlayan ve düzenleyen trafik işaretlerinin çoğunluğu kırmızı renkli. Bu işaretlere riayet etmeyen başına tehlike almış, başkasının hayatını tehlikeye atmış demektir.

Aynı şekilde kırmızı renk plakalar var. Bu plakalar “Protokol plakası olarak da adlandırılan kırmızı plakalar, üst düzey devlet görevlileri tarafından kullanılıyor. Kırmızı zemin üzerinde sarı renkli karakterlerin bulunduğu bu plakalar cumhurbaşkanı, TBMM başkanı, Anayasa Mahkemesi Başkanı, Genelkurmay Başkanı, vali ve bakanların makam araçlarında yer alıyor”. Yüksek yargı organları başkanları, kuvvet komutanları, Cumhurbaşkanlığı üst düzey araçları, TBMM başkan vekili ve komisyon başkanları.

Bir de beyaz zemin üzerine kırmızı ile yazılan plakalar vardır. Bunlar da rektörler, emniyet müdürleri ve kaymakamlara ait.

Plakası kırmızı olsun veya olmasın araçların hepsi ayakları yerden kesen, insana hayatı kolaylaştıran araçlardır. Ama kırmızı rengin yeri ve önemi bir başka. Protokol demektir ne de olsa. Görür görmez dikkat çeker. Kim görürse önemli biri geldi der ve hazır ol vaziyetine geçer.  

Bu plakaların içinde olan ihya olur. Gittiği hey yerde el üstünde tutulur, kapı ve yollarda karşılanır, en güzel şekilde ağırlanır ve uğurlanır, saygıda kusur edilmez. Kazara en küçük bir aksaklık devlet krizi demektir ve affı yoktur. O yüzden bu plaka sahipleriyle muhatap olacaklar ilk önce protokol ve nezaket kurallarını iyi bilmesi gerekir.

Kırmızı plakanın bir diğer özelliği bu plakaya hak kazananlar kolay kolay eleştiriye gelmezler. Getirilen eleştiri istersen yüzde yüz doğru olsun. Çünkü böyle bir şeye yeltenmek demek, devleti karşına alman ve başına iş açman demektir. Öyle ya kırmızı plaka sahiplerini eleştirmek, tenkit etmek kimin haddine. O yüzden nasıl ki işareti kırmızı olan trafik levhalarına can güvenliği açısından nasıl dikkat etmek yani cıs demek gerekiyorsa kırmızı plaka sahiplerine de cıs demek lazım. Her kırmızı plaka sahibi için söylemiyorum ama bazıları için bırakın eleştiriyi, sularını bulandırman yeterli. Ondan sonra ölümlerden ölüm beğen.

Hasılı kırmızı da diğer renkler gibi bir renk olsa da yüklediğimiz anlam ve işlev itibariyle kırmızı renk her daim tehlike işaretidir. Dikkat etmek hayat kurtarır, dikkatsizlik ve gaflet hali ise acı son demektir. Çünkü dokunan yanar. Bu arada yangın işareti de kırmızıdır. Yine tehlikeli madde taşıyan araçların uyarısı da. Hatta deprem haritası bile kırmızı. O yüzden cıs. 

Kırmızının tek istisnası, bendenizdir. Aynı familyadan olmamıza rağmen benim dokunduğum kırmızı onları değil, beni yakar. Yani zararsız ve tehlikesi olmayan bir kırmızı var karşınızda. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde