Bir deprem ülkesi olduğumuzu bilmeyenimiz yoktur.
Deprem uzmanları sayesinde bir tren
rayı gibi nerelerden geçtiğini dahi biliyoruz.
Deprem uzmanlarından hangi bölgede
hangi fayın kırılabileceği uyarılarını da zaman zaman dinleriz.
Olası bir depremde ne kadar binanın
yıkılacağını, eski ve sağlam yapılmayan binaların yıkılacağını, bu evleri
kentsel dönüşüme almamız gerektiği önerilerini de duyarız.
Tüm bu uyarı ve tavsiyelere hak
vermekle beraber ne yetkililer ne de toplum olarak hazırlık yapmak suretiyle
tedbir alırız.
Çıkarılan deprem yönetmeliğine
rağmen yönetmeliğe uygun bina yapmıyoruz. Yönetmeliğin amir hükmünü kitabına
uyduruyoruz. Biz yönetmeliğe değil, yönetmelik bize uyuyor. Zira kılıf
hazırlamada üstümüze yok.
Yönetmeliğe uygun bina
yapmayışımızda aşağıdan yukarıya istisnaları hariç tutarak bir liste
yaparsak;
Binasını kendisi yaptıran kişi,
(çoğumuz masraftan kaçınır, ucuza mal etmeye çalışırız.)
Müteahhit, (Binanın demir, çimento,
beton vs. malzemesinden ne kadar kaçırırsam, maliyeti düşürür, daha fazla kar
ederim mantığı güdülür.)
İnşaatın kontrolünden sorumlu,
mimar; inşaat, makine, elektrik mühendisleri vs. (2019'a kadar müteahhit
kontrol edeni kendi belirliyormuş. Böyle bir kontrol sağlıklı olur mu? Nihayet
bu yanlıştan vazgeçilmiş, kontrol eden kura ile belirlemeye başlanmış.)
İnşaat bittikten sonra iskan ve oturma ruhsatını veren belediye.
Çıkardığı yönetmeliğe uygun binaların yapılıp yapılmadığını
denetlemeyen devletin ilgili mercii.
Yumuşak zemin ve düz yerleri imara açan devlet yetkilileri,
Deprem veya herhangi bir sebeple yıkılan binadan dolayı sorumluları
müteselsilen cezalandırmayan, ceza veriliyorsa da bu cezanın caydırıcı olmaması
ve cezada günah keçisi olarak sadece müteahhidin seçilmesi.
Belirli periyotlarla imar barışı adı altında imar affı çıkarmak
için teklif veren ve affa evet oyu veren Meclis vekilleri..
Tüm bu süreçlerden geçtikten sonra şartlara ve usulüne uygun
yapmadığımız binaların depremde yıkılacağını ve kuvvetle muhtemel öleceğimizi bilmemize
rağmen biz bu binaları yapıyor, yaptırıyor, çaresizliğe oturuyor, öylesine denetliyor
isek, bu yaptığımıza intihar denir. Üstelik bu intiharda toplu intihar söz konusu.
Aynı zamanda çürük, çarık bina yapanlar, yeterince denetlemeyenler,
göz yumanlar da toplu cinayetten sabıkalıdırlar. Özellikle müteahhit aşamasından
itibaren yukarıya doğru sorumlular taammüden toplu cinayet ve katliamdan sorumlu
tutulup yargılanmalıdır.
Görüleceği üzere bu toplu intihar ve toplu cinayette, bu cinayete
taammüden azmettirenlerin sayısı suçları gibi kabarık. İçinizde en temiziniz bunlara
ilk taşı atsın dense, İçimizde temiz kalmış, bu suça bulaşmamış neredeyse, kimseyi
bulamayacağız. O yüzden bu intihar ve cinayette çoğumuzun öyle ya da böyle bir sorumluluğu
var.
Yorumlar
Yorum Gönder