Bir oğlum var, dünya harikası bir çocuk. Gerçi herkesin çocuğu böyledir. Namı diğer Hoşçocuk. Öz güveni tam, sosyal mi sosyal. Aynı zamanda hazırcevap. Mizah yeteneği oldukça gelişmiş. Evin en küçüğü ve neşesi. İyidir, hoştur ama biraz üşengeç ve ters. Aksi mi aksi. Çayla pek arası yok. Nasılsa içmiyor dersin, içmeye gelir. İçiyor artık dersin, oralı olmaz. Madem içeceksin, git kendine şeker al-gel. Aramızda başka çay içen yok deriz. "Şimdi şeker almaya kim gidecek, ben de çayı şekersiz içeceğim dedi, başardı. Çayı şekersiz içiyor artık. Daha 16'ında çayı şekersiz içmek, azmin zaferi diyebilirsiniz. Olsa olsa üşengeçliğin zaferi. Evde ekmek olmaz, haydi ekmek al-gel derim. "Şimdi kim gidecek, ekmeksiz yiyelim" der. Alır gelirsen, bana mısın demez ekmeği götürür. Okuldan gelirken alıp gelseydin desem, ya para yoktu, ya da söyleseydiniz alırdım der. Okuldan gelince acıkır, mutfağa geçer, ekmek yoksa zeytini peynirin içine katık yapar, yine ekmek almaya gitmez