Ana içeriğe atla

Kadınlar Gününe Ramak Kala Ben

Bugün ve yarın gündüz, öğle-akşam arası eve girmem yasak. Çünkü gün varmış. Haydi yarın(08.03.2018) "Kadınlar Günü",  kadın kadına günlerini kutlasınlar diyeceğim. Bugün de onların günüymüş ve eve erkek sinek bile girmemeliymiş. Yoksa güne halel gelir. Durum böyle ise oyun bozan olmayayım, diyerek işten sonra yollara kan revan oldum, rüzgar nereye sürüklerse. Dolaşa dolaşa soluğu Evliya Çelebi'de aldım. Dünyayı dolaşmasam da en azından Evliya Çelebi'nin parkında turlayayım.

Açık havadaki bu hapis hayatım, akşama kadar sürecek. Daha bu işin bir de yarını var.  Umarım akşam olunca gün sona erer. İlgi, alaka var deyip günün akşamında da oturmaya devam ederlerse işte o zaman yat ağla, kalk ağla Ramazan! Eğer yatacak yer bulabilirsem.

Merak ettiğim, niçin erkeklerin bir günü yok belirli gün ve haftaların içerisinde. Kadınlara yönelik bu pozitif ayrımcılık ne zamana kadar devam edecek? Ne zaman erkeklerin yüzü gülecek? Biz bu makus talihimizi ne zaman yeneceğiz? Bizim bu çilemiz ne zaman sona erecek? Bu karanlık günlerin sabahı olmayacak mı?

Artık bu aşamadan sonra erkeklere pozitif ayrımcılık istemek lazım. Zaten bütün günler kadınların. Günlerinde ne zaman gün göreceğiz? Ayrıca bir de "Kadınlar Günü"ne ne gerek var? 

Evet, yılda bir kez de olsa "Erkekler Günü" istiyorum. Ayrıca bu yazım, günlerinde gün görmediğimiz tüm kadınların "Kadınlar Günü"ne armağan olsun. 07.03.2018, Ramazan Yüce, Konya 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde