Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mayıs, 2023 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Türkiye Siyasetinin Çıkmazları

Seçimler yapılsa da bu ülke siyasetinin en büyük çıkmazı alternatifsizliktir. Alternatif olmayacakların umut diye sürekli iktidar alternatifi olarak siyaset sahnesinde yer almasıdır. Eşit şartlarda olmayan bu yarışın sonu, değişim bekleyenler için hep hüsran olmuştur. Meydan alternatifsize kalınca çoğu zaman kendine çekidüzen vermemesine sebep olabiliyor. Alternatif diye dayatılan zihniyet üzerinden pompalayan korku siyaseti. Bu korku her seçimde işe yarıyor. Alternatif olmak isteyen zihniyet ne yapıp ne edip geçmişiyle yüzleşip siyaset sahnesine öyle çıkmalıdır. Din ve dince kutsal sayılan değerler üzerinden yapılan siyaset. Sağ, milliyetçi muhafazakar partilerin en güçlü silahıdır. Yanına dini alan, seçime bir sıfır önde başlıyor. Bu da eşit yarışı bozuyor. Yerleşmiş, işleyen bir devlet sistemi olmadığı için siyasete olduğundan fazla önem atfediliyor. Kişilere bağlı bu sistemden vatandaş hep kurtarıcı bekliyor ya da mevcut durumunu muhafaza etmeye çalışıyor. Siyasetimizde h

Gelsin Zamlar

Başkalarınca kırılamayacak bir başarıya imza attınız. Bundan sonra yapacakların ne kaldı, anlatır mısınız? Yapacağım çok şey var. Özellikle gecikmiş ve ötelediklerim. Onları yapacağım. Zaten vatandaş da bekliyor. Bu beklentiye daha fazla direnemem. Vatandaşın beklentisini yerine getirmek benim görevim. Nedir onlar? Fiyatları sabitlemiştim. Şimdi onları serbest bırakacağım. Atış serbest diyeceğim.  Hakkınız var. Ayrıca biz hak ettik. Fiyatlar ne kadar artarsa artsın. Problem yok. Zira tercihlerde pahalılık oylanmadı. Bunu gözeten olduysa da etkisi olmadı.  Sabit tuttuğum döviz vardı. Bırakacağım kendi haline. Gözetimim altında gizli bir devalüasyon yapacağım. Döviz nerede durur, milli paramız ne yapar, halihazırda bunu ben bile kestiremiyorum.  Faizle yine mücadele edecek misiniz? Birincil görevim bu zaten. Seçmen de bu mücadeleme oy verdi. Yalnız bu mücadelede bir gariplik yok mu? Ne gibi? Siz daha doğrusu bağımsız yetkili kurul faizi indiriyor. Bankaların verdiği

Başarı Nasıl Geldi?

Efendim, bugüne kadar kimse elini bükemedi. Zaferden zafere koştun. Bu rekorunu da kimse elinden alamaz. Haklısınız. Benim elimi kimse bükemez. Asla yenilmem. Son zaferinden çok korktum. Bu sefer kaybedeceksin sandım. Ki herkes öyle görüyordu. Rüzgar rakibinden yana idi. Anketler böyle söylüyordu. Bu derin ekonomik krizin altından kalkacak bir kişi bugüne kadar ne gördüm ne duydum. Bugüne kadar siyaset ilminin “Tencere ve tavanın götüremeyeceği yoktur” olgusunu yerle bir ettin. Sahi nasıl becerdin bunu? Bunun sırrı ne? Bu iş benim için çocuk oyuncağı. Kaçın kurrasıyım. Onca olumsuzluğa, hayat pahalılığına, hiper enflasyona rağmen küllerimden yeniden doğmayı bilirim. Benimle olmaz diye yanımdan uzaklaşanları tekrar yanıma çektim. Gördüğünüz gibi tekrar kazandım. Zaferlerime bir yenisini daha ekledim. Şunu unutmayın ki kaybedeceğim hiçbir yarışa girmem. Girersem de kazanırım. Geçmişten bugüne kazandıklarım da bunun ispatı. Gördük efendim gördük. Sahi nasıl becerdin bunu? Tenc

Yenilgi

Yarışa iyi hazırlanmayan, Rakibini tanımayan,  Rakibine uygun hamle yapamayan,  Yarışta ileti çıkamayan ve hep savunmada kalan,  Karizma lider olmayan, Toplumu tanımayan, Toplumun değerlerine yabancı olan,  Halkın dilinden konuşamayan,  Toplumu iyi etüt edemeyen,  Toplumun beklentilerini tespit edip çözüm üretemeyen,  İkna edici olamayan,  Güven vermeyen,  Halkın içinde ve halktan biri olmayan, Halkın kafasındaki korkuyu yok edemeyen, Fırsatları değerlendiremeyen ve ganimete çeviremeyen, Laf ebeliği yapamayan, Hazır cevap olamayan,  Algılara teslim olan,  Pog üzerine pot kıran,  Yanına yük alanları değil de yük olanları alan, yüz apartman ekiple yola çıkmayan, Hep kaybettiği halde yenilen güreşçi güreşe doymaz misali yenileceğini bile bile yarışa tekrar çıkan ve benimle olmuyor demeyip yerini yeni bir yüze bırakmayan,  Sırtında geçmiş müktesebatı taşıyan, onlarla yüzleşmeyen,  Rakibinin silahıyla silahlanamayan, Dini ve dinî değerleri kulla

Bir İstikrar Abidesi

Kaybetmemin ardından beni destekleyenlerin istifa et demelerini anlıyorum da karşı rakibimi destekleyenlerin de istifa et demeleri zoruma gidiyor. Niye? Bana istifa et diyeceklerine öpüp başlarına koymalarını beklerdim. Çünkü bir değil, beş değil, kaç defa onları sevince gark eden ve onlara başarı getiren benim. Başka bir aday olsaydı, belki de çoktan kaybedeceklerdi. Durum bu iken istifa sesleri anlamsızdır, nankörlüktür, kadir kıymet bilmezliktir. Efendim, öncekilerde bu kadar kızmıyorlardı sana. Bunda niye bu kadar kızıyorlar? Öncekilerde açık ara önde kazanıyorlardı. Bunda beni kazanacak korkusu sardı onları. İlk defa kaybedeceğiz diye çok korktular. Ne bilirdim seçmenin bana bu kadar teveccüh göstereceğini. Haliyle nefes nefese bir yarış oldu. Olsun o kadar da. Biraz heyecan fena mı oldu. Sonunda niye onlar kazandılar. Efendim, siz hep kaybetmek için mi giriyorsunuz yarışa? Ne sandın ya.  Ama efendim, kazanmak için insan yarışa girer mi? Kaybedeceği bir yarışa kim

Başarısızlık Başarısı

Efendim, orta yerde bir başarısızlık söz konusu. Bu durumda istifa etmeyi düşünmüyor musun hala? Hayır, niye düşüneyim ki? Ama efendim, olur mu? Niye olmasın? Sonra ben başarısız değilim ki... Nasıl olur? Sonuç ortada. Sonuç başarısızlık değil mi sizce? Değil. Ben dün de başarısızdım. Bugün de. Hep başarısızlığın neresi başarısızlık olur. Biraz insaf lütfen. Ama toplumda böyle bir beklenti var.  Ben beklentiye göre hareket etmem. Ben bir misyon adamıyım.  Nasıl?  Bana biçilen rol, ortamı kimseye yani bir alternatife bırakmadan hep aday olmaktır. Bunu da bugüne kadar alnımın akıyla yerine getirdim. Ömrüm olursa, bundan sonra da aynı vazifemi yerine getireceğim.  Yani siz kendinizi bir başkasını kazandırmak için mi sahaya sürüyorsunuz?  Evet, ta kendisi. Benim varlık sebebim bu. Böylece hep kaybeden ben oluyorum, kazanan da bir başkası. Görevimi bu şekil bihakkın yerime getirdiğimden dolayı niçin istifam isteniyor, inan anlamış değilim. Takdir edilmem gerekir halb

Fakir misin?

Seçim zamanı partilerin seçim için açılmış standına akın ederler. Mitinglere katılmak için saatler önceden miting meydanında yerlerini alırlar. Miting bitene kadar saatlerce ayakta dururlar. Bağırmaktan sesleri kısılır. Elleri ise bayrak ve parti bayrağı sallar. Seçim zamanı gider, oyunu kullanır. Sonuçlara rakiplerden fazla sevinir ve üzülür. Biri ölünce, gider mezar kazar. Cenaze sahiplerinden fazla mezara toprak atar.  Yolda bir araba kalmışsa, gider araba kaktırır. Araba itekleyeceğim diye hışmış kalır. Sonunda araba çalışınca fakir nefes nefese kalır. Arabası çalışan ise hiç durmadan ya korna çalarak ya da sol elini kaldırarak yoluna devam eder. Bu arada iyi iş çıkardınız mesajı verir. Askerlik zamanı gelince, birileri bedeliyle askerlik yaparken fakir askerliğini bedeniyle yapar. Burada unutamayacağı anılar biriktirir. Hayatı boyunca bu anıları döner döner anlatır.  Milliyetçilik duyguları yüksektir. Ülkede savaş çıkmışsa, savaşa katılmada gönüllüdür. Cephede ilk

Bir Yarış Klasiği Daha

Muhitinin yüzde yirmi beşine hitap eden küçük bir işletmesi vardı. Başkasına göre azdı ama kendisine yetiyordu. O yüzden mutlu mu mutlu idi. Nasılsa ne eksilir ne artardı. Buradan alışveriş yapan müşterileri biz ne zaman büyüyeceğiz deseler de yine gidip aynı yerden alaverelerini yapıyorlardı. Niye böyle demeyin. Mutlu azınlık olmanın zevki bir başkadır. Zira mutlu çoğunluk olmaktansa mutlu azınlık olmak her daim iyidir. Bakkal sahibi ve müşterileri körler, sağırlar misali birbirlerini ağırlarken yine de müşteriyi artıralım. Bakarsın bu sefer artar demişler. Her beş yılda bir yapılan müşteri artırma yarışmasına katılmaktan geri durmamışlar. Çünkü yarışa katılmamak demek eldeki küçük sermayeden de olmak demekti. Bu yüzden bakkal sahibinin önderliğinde, müşteri kapma yarışmasına hep katılmışlar. Her yarışa bu sefer olacak diye dört elle sarılıp sonuca bel bağlamışlar. Böyle böyle on yarışa katılmışlar. Yarışın hiçbiri beklentilerine cevap vermemiş. Zira hepsi kendileri için bir hüsra

Kıvrak Zeka Ürünü?

“ Roma dönemi Kudüs şehrinin valisi Pontius Platus'dur. Kudüs'te yaşayan Yahudiler ve putperestler  Hz. İsa'nın yeni yaymaya çalıştığı dinden oldukça rahatsızdırlar. Yahudiler gibi Kudüs'teki Putperest kâhinler de İsa'ya cephe almışlardır. Vali Platus'u kışkırtarak Hz. İsa'yı ortadan kaldırmaya çalışırlar. Nitekim 12 Havari'den birinin ihbarı üzerine Hz. İsa yakalanarak Yahudi inancına göre Yahudilerden oluşan bir mahkeme tarafından yargılanır.  Yahudiler Mayasız Ekmek Yortusu gününde oldukları için Hz. İsa'ya idam kararı veremezler.  Bunun üzerine Hz. İsa'yı Vali Platus'a götürerek bu kararı onun vermesini isterler.  Vali Platus halkın talebi üzerine Hz. İsa'yı içeri alarak onu sorguya çeker. Aslında Platus iyi niyetli bir validir. Hz. İsa'nın öldürülmesini istemez. Bir plân düşünür; Yahudilerin bu dini bayramlarında her yıl bir mahkûmu af ettiklerini bildiği için Hz. İsa'yı kurtarmaya çalışır.  Vali Platus  zindanda yatm

Rekabette Centilmenlik

Hayat her insan için bir mücadeledir.  Her mücadelede başarı ve başarısızlık vardır.  Bir işte veya alanda birden fazla talipli varsa, orada rekabetin olması da doğaldır. Rekabet eşit şartlarda yapılır. Rekabetin olduğu yerde çekişme vardır.  Rakibe galip gelme vardır.  Her rekabette centilmenlik vardır. Rekabetlerde istenen tatlı rekabettir. Rekabetten önce rakibe başarı dilenir.  İyi olanın kazanması temenni edilir. Yarışa başlanırken her türlü sonuç göz önünde bulundurulur. Kazanmak için mücadele edilir ama bu uğurda her yol mubah görülmez. Orantısız güç kullanılmaz. Kazanmak için rüşvet verilmez. Rakibe belden aşağı vurulmaz. Rakip yerden yere vurulmaz.  Rakip kötülenmez. Namertliğe müracaat edilmez.  Yalana, dolana, algıya, iftira ve hileye başvurulmaz. Bozuk üslup kullanılmaz. Hakaret edilmez. Rakibin onuru her şeyin üstünde tutulur. Doğruluktan ve insani değerlerden uzaklaşılmaz. Galip gelmeye odaklanmakla beraber mağlup olmayı, yala

Boş ve Avare Olmanın Göstergeleri

Eğer bir ülkede her bir köşede kahvehane var ve buraların sürekli müdavimleri oluyorsa, Esnaf çay ocakları esnafa çay vermenin dışında muhabbet etmek için gelenlerle dolup taşıyor, birbirine yakın çoğu çay ocaklarında oturacak yer bulunamıyorsa, sabahtan akşama bir grup kalkıyor diğer grup oturuyorsa, Her bir köşede ve yan yana kafelerin varlığı ve buraların da sirkülasyonunun çok olduğu gözlerden kaçmıyorsa,  Park, bahçeler, piknik yerleri, çay bahçeleri dolu ise,  Ülkenin onca sorunu arasında tüm kanallar akşamın ilk saatlerinden gecenin geç vakitlerine kadar bir seçimden diğer seçime siyasi gündeme dair programlar yapıyorsa, tarafların çoğu ekranların gediklisi ise ve bu tür programların dinleyicisi ve seyircisi varsa, Televizyonda canlı izleyebileceği bir mitinge katılabilmek için saatler öncesinden miting meydanına giderek saatlerce ayakta bekleniyorsa, Asıl görevi akademisyenlik ve bilim yolunda öğrenci yetiştirmek, bilimsel çalışmalara katkı sunmak iken her akşam k

Bayılıyorum Şu Bilime...

Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, "koronavirüs geçirenlerde de aşı olanlarda da bir süre sonra bağışıklığın azaldığı ve her iki gruba da hatırlatma dozu adı verilen üçüncü doz aşılamaların yapılması gerektiği konusunda bilim dünyasının uzlaşmaya vardığını" söylemiş. Yavuz, "CoronaVac aşısı için de üçüncü doz muhtemelen 6 ay sonra gerekecek. Ancak bunu verilerle ortaya koyabilmemiz gerekiyor. CoronaVac Faz- 3 çalışmasına katılan gruplarda, iki doz aşılamanın üzerinden 6 ay geçtiği için, bu kişilere üçüncü doz olarak BioNTech veya üçüncü doz olarak CoronaVac ile aşılama yaparsak nasıl bir bağışıklık elde edeceğiz, buna dair çalışma yapmak istiyoruz" demiş. Hasılı bilim dünyası böyle karar vermiş. İki doz aşıdan sonra üçüncüsü, hatta 4. 5. 6.    doz gerekiyorsa, bize aşı olmak düşer. Yok, üzerinizde daha detaylı çalışmak istiyoruz derlerse, buna da eyvallah. Çünkü bilim dendi mi akan sular durur. Hele bir de bil

Ömer b. Abdülaziz (2)

Kendisinden önceki Emevi halifelerinin hazine malının kendilerinin mülkü görmesi uygulamasını kaldırmış, el konan kamu mallarının hazineye geri iadesini sağlamıştır. Bu konuda kendisine yapılan tehditlere boyun eğmemiştir. Muaviye tarafından Mervan’a ikta olarak verilen araziyi geri alarak ehlibeyte tahsis etmiştir. Peşkeş çekilen arazileri hazineye kazandırmıştır. Devlet adamlarına ait olan saraydaki kıymetli eşyaları da hazineye devretmiştir. Eşinin altınlarını ve evindeki fazla malı da hazineye aktardığı söylenir. Halifeliği döneminde maaş almamıştır. Döneminde halk ile devlet barıştırılmıştır. Ali evladına Muaviye zamanından beri hutbelerde okunan lanet etme ve sövme fiiline son vermiş, Ali evladının itibarını geri iade etmiştir. Aynı zamanda Ali evladından haksız yere alınan emvalin geri iadesini sağlamıştır. Bugün hutbelerin bitiminde “Allah iyiliği….emreder”, ayetinin okunmasını başlatmış, bu uygulama halen devam etmektedir. Haricilerin sertlik yanlısı politikalarını ikna

Ömer b. Abdülaziz (1)

Emevi halifelerinden biridir. 680 yılında Medine’de dünyaya gelmiş. Baba tarafından   Emevilerden Mervan b. Hakem’in, anne tarafından Hz Ömer’in torunudur. Enes b. Malik, Abdullah b. Ömer dahil olmak üzere birçok sahabiyi tanımış, sahabe terbiyesiyle yetişmiş biridir. Abdülmelik’in kızıyla evlenmiştir. 26 yaşında iken Hicaz valiliği yapar, 7 yıl kadar bu görevde kalır. Bu süre zarfında Mescidi Nebi’yi genişletmiş, sorunların çözümünde istişareyi esas almış, sertlik yanlısı Irak valisi Haccac’ı şiddetli bir şekilde eleştirmiştir. Bu eleştirisinden dolayı 1.Velit tarafından görevden alınmıştır. 717-720 yılları arasında 3 yıl kadar halifelik yapar. Kısa halifeliği döneminde önemli icraatlara imza atmıştır: İdarede istişareye önem vermiş, adaleti ve şeffaflığı esas almış, ehliyet ve liyakati öncelemiş, idarede peygamberimiz ve Hz Ömer’i örnek almıştır. Saygın isim ve alimleri danışman tayin etmiştir. Valilerine de aynı prensipler dahilinde hareket etmesi talimatını vermiştir.

Evlilik Merasimlerinde Yapılan Dua

Nikahın dinisi, hocalısı, imamlısı olmasa da bu ülkede iki türlü nikah kıyılır. Biri resmi diğeri dini olmak üzere. İşin bu çelişkisi üzerinde durmayacağım. Üzerinde duracağım husus, dini nikahlarda, nişan merasimlerinde, ağız tadında, söz kesmede, düğünde gelin alınırken, gelin indirilirken ve damadı zifafa katarken eşler adına yapılan duadır. Bu tür merasimlerde “Allâhümme ellif beynehümâ kemâ ellefte beyne Âdeme ve Havvâe ve beyne Muhammedin sallallâhü ‘aleyhi ve selleme ve Hadîcete’l-Kübrâ ve beyne ‘Aliyyin Kerremellahû vechehû ve Fâtımete’z-Zehrâ radıyallâhü ‘anhâ...” duası okunur. Aldığım kısmın anlamı: “Âdem ile Havvâ’nın, Muhammed ve Hatîce-i Kübrâ’nın, Ali ve Fâtımatü’z-Zehrâ’nın aralarına nasip ettiğin ülfet ve muhabbetten, bu kardeşlerimize de nasip eyle!” anlamına gelir. Duada baştan sona yeni evli çiftlere bu şekil “aralarında sevgi ve muhabbet olsun, nefret, firar ve fitne olmasın, hayırlı evlat ver” şeklinde dua edilir. Duanın içinde yeni çiftlerin evliliklerini

Haccac b. Yusuf (Haccac'ı Zalim)

Mervan b. Hakemin valiliği döneminde öne çıkan isimlerdendir. Emevilere yalakalığından dolayı köpekçi, köpek yavrusu anlamında kendisine Kuleyb denir. Mervan b. Hakemin Abdullah b. Zübeyr ile savaşında babası Yusuf ile birlikte Mervan’ın ordusunda yer alır. Savaşı Abdullah b. Zübeyr kazanır. Baba ile oğul canlarını zor kurtarır. Haccac’ın esas yıldızı Abdülmelik b. Mervan’ın valiliği döneminde parlayacaktır. Musab b. Zübeyr karşısında gösterdiği başarılardan dolayı Abdülmelik kendisini Irak valiliğine getirir. 2000 kadar askeriyle 6 ay kadar Arafat’da karargah kurarak Mekke’nin dışarıya bağını keser. Hac mevsiminde hac falan dinlemez, araya Abdullah b. Abbas ve Abdullah b. Ömer’in aracı olmasıyla hac esnasında katliama ara verilir. Abdullah b. Zübeyr’i kıskaca alır. İbni Zübeyr Kabe’ye sığınır. Kabe’de yakalanarak öldürülür. Muhasara sırasında Kabe’yi mancınıklatır ve Kabe tarumar olur. Hac mevsiminde oluk oluk kan akıtır. Çıkan yangında ahşap kısımları yanar. Kabe yeniden