şiir etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
şiir etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Mart 2025 Cumartesi

Güç Zehirlenmesi

Yasama, yürütme ve yargı

Toplanmış ise bir elde.

O ülkede demokrasi olmaz. 

Tek kişinin iktidarı olur. 


Tüm yetkiler toplanmışsa bir elde, 

Yaşanır orada güç zehirlenmesi. 

Karşısına çıkan bir güç olursa, 

Tüm zehrini zerk eder.


Nasılsa yasama da onun, yargı da

Devreye sokar hepsini bir bir

Emellerine alet eder, 

Demokrasinin vazgeçilmez kurumlarını.


Nasılsa dur diyen yok.

Ne yapıyorsun diyen yok. 

Bu durumda durur mu hiç? 

Elinde tüm yetkileri bulunduran. 

21 Mart 2025 Cuma

Yenilgiyi Tatmak

Hep kazanmaya alışmışsa bir insan, 

Bir zaman sonra yenilgiyi tadarsa, 

Bu yenilgi bilinçaltına iyice yerleşir. 

Bir türlü üzerinden atamaz. 


Tüm makam ve mevkiler onun olsa da

Yenilgi hep aklının bir köşesinde olur. 

Fırsat kollar rakibini alt etmek için

Ama öyle ama böyle hıncını alır mutlaka. 


Bu uğurda her yolu mubah görür, 

Cümle alem görsün, yenmek neymiş, 

Yenilgiyi tattıranlara hayatı zindan eder, 

Böyledir hep kazananın adaleti. 

Benimsin İstanbul

Taşın toprağın altın senin, 

Benimsin İstanbul.

Yar etmem başkasına,

Benimsin İstanbul. 


Kem gözlerden sakınırım seni,

Benimsin İstanbul. 

Biri göz dikerse sana, 

Oyarım o gözü İstanbul. 


Benden uzaklaşırsan İstanbul, 

Başkasına yar etmem seni. 

Ya benimsin ya da kara toprağın, 

Aklın varsa gitme başkasına. 


Benim olmazsan şayet, 

İnadım inattır. 

Kimseye yar etmem seni, 

Ne huzur bırakırım ne de mutluluk. 


Taşını da toprağını da

Ancak ben kullanırım. 

Başkası kullanmaya kalkarsa

Hayatı zindan ederim onlara. 


İnadım inat deme. 

Benden uzaklaşma. 

Bil ki kimseye yar etmem. 

Çünkü tüm gücümü kullanırım. 


Beni kazanırken değil, 

Kaybedince göreceksin. 

Acımam kimseye. 

Bunu da yazın bir kenara. 


Sen bize Bizans'ın emanetisin. 

Bizim payitahtımızsın. 

Gözüm gibi korumak isterim. 

Şayet benim olursan. 


Değilse tüm Bizans oyunlarını, 

Bir bir devreye sokarım. 

Bu uğurda şakam olmadığını, 

Umarım görmüşsündür. 

9 Nisan 2024 Salı

Seçim Merdiveni

Sandık başkanı mısın? Derdin çok demektir

Zarf, pusula, sayım, döküm, tutanak hep senin

Elinden geçecek sabahtan akşama bir bir

Zor mu zor ama bunu baştan düşünecektin


İşin zoru bitti deyip adliyenin yolunu tuttun

Son bir gayret, çoğu gitti azı kaldı dedin

Merdivenlerdeki kalabalığı görünce

Eyvah, turpun büyüğü heybede imiş dedin


Bir elinde saman renginde ağır bir torba

Öbüründe tutanakların olduğu bir zarf

Girdin hemen herkes gibi upuzun sıraya

Karşına çıktı sonu görünmeyen merdiven


Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden

Pardon dikileceksin. Yürümek ne kelime

Her bir basamağında duracaksın güç bela

Bel ağrır, ayaklarına kara sular iner


Çıkmak ne mümkün bunca basamakları bir bir

Çünkü başkanlardan örülmüş etten bir duvar

Dikil, adımla, çık. Bitmez bir türlü merdiven

Çünkü daha çıkılacakmış üç kat merdiven


Üç katın merdiveni sürdü doksan dakika

Bu zaman zarfında atardım on bin adım ben

Onca evrak teslimi sürdü on beş dakika

Ardından indim onca basamağı birden


Ahmet Haşim bugünleri yazmış Merdiven'de

Bu şiiri her basamağında hatırladım

Allah rahmet eylesin Ahmet Haşim şaire

Nur içinde yatsın merdivensiz ebediyen


Bir dahaki seçimde görev alır mıyım hiç 

Allah ne dostuma versin ne de düşmanıma

Emri vaki olursa olmasın ramazanda

Bir de teslimatta olmasın üç kat merdiven


Yüce kulun der ki Allah başka dert vermesin

Seçim sonuçları ülkeme hayırlı olsun

Seçilen başkanlar hepten hizmette yarışsın

Güzel ülkem her yönüyle tez elden kalkınsın


Şiirim oldu mu a dostlar, sorarım size

Olur mu benden bu asrın şairi

Demezse Haşim şiir böyle eza görmedi

Bilin ki o zaman olurum ben de bir şair

16 Ocak 2024 Salı

Emeklim Emeklim!

Yedi bin beş yüz liraydı maaşın, 

Verdik otuz yedi, altılık oran. 

Üzerine ekledik bir beş daha

Etti mi maaşın düz hesap on bin. 


Kim verir bu devirde bu parayı? 

Allah lillah için söyleyin haydi. 

Sadece bu fani verir değil mi?

Üstelik vermeye de doymuyor. 


Dedi bir de her şey emekli için

Gönlümde ayrı yeri var onların. 

Olsun onlara iki bin yirmi dört

Unutamayacakları yıl olsun. 


Ne iki bin yirmi dördü ne beni

Ne de balta kürek yaktıran martı. 

Hesap kitap yapsınlar tüm yıl artı, 

Hesapsız yaşanmaz bu sene çünkü. 


Unutmayın başımın tacısınız, 

Koca bir yılınız hayırlı olsun. 

İstemeyin benden çok fazlasını, 

Zira bir sonrası kara topraktır.

30 Aralık 2023 Cumartesi

Sivri Dilliyim Sivri Dilli

Dilim dilim, büyük dilim

Sivri dilim, acıtan dilim

İğneleyici dilim, kırıcı dilim

Kırılsanız da ne edeyim ki ben buyum.

 

Dilimden vazgeçemem. Zira benden bir parça

Susamam. Çünkü dilsiz şeytan olmak istemem.

Kesip atamam. Zira emanete ihanet etmiş olurum.

Beni böyle kabul edin. Zira ben buyum.

 

Sevseniz de nefret etseniz de

Dilimden dolayı bunu yapın

Yeter ki başka bir günahım olmasın

Bu da bendeki bir kusur olsun.

 

Çektiğim hep dilimdendir

Bunu bilir, bunu söylerim

Ne ederim ki benden bir parçadır

Atsan atılmaz, satsan satılmaz.

 

Beni bilen böyle bilsin

Beni kabul eden böyle kabul etsin

Yok ben bunu kaldıramam diyen

Kendini benden ırak etsin.

25 Temmuz 2023 Salı

Hastalanma Zamanı Değil

İlaçlara yüzde otuz zam gelmiş

Bazı ilaçlar ödemeden çıkarılmış

Zamlı ve cepten ödemeden geç

İlacı bulduğuna şükret


Bu zamanda hasta olma diyemem

Zira bunu demek çok kolay

Vücudu zayıf buldu mu virüs

Hasta olmaman elde değil


Hastaneye para vermedim diye sevinme

Eczaneye gitmeyince

Hasta katılım, ilaç bedeli vs. ödeyince

Sağlık bedava değilmiş diyeceksin


Bil ki hastalığın şakası yok

Ne hastaneye git ne de eczaneye

Okursan ilaçların yan etkisini

Ölümü görüp sıtmaya rıza gösterirsin

23 Temmuz 2023 Pazar

Yaşa da Göreyim!

Kiralık ev bulunmuyor

Bulunsa da yanına varılmıyor

Oturuyorsan kaç katı isteniyor

Bu durumda kirada otur da göreyim. 


Kiralar kazanç kapısı oldu

Bir kira asgari ücreti geçti

Bu devirde evi olmayanlar 

Kirada otursun da göreyim. 


Yüksek kiraya % 25 sınır getirilmiş

Ev sahipleri bu oranı geçemezmiş

Bu kurala uymaya kalkacak olursan

Ev sahibiyle papaz olma da göreyim. 


Çocuğu gelir ev sahibinin Avrupa'dan

Çocuğunu evlendirmeye kalkar kısa yoldan

Ya kendi oturmaya kalkar ya da çıkarır satışa

Bu durumda bu evde otur da göreyim. 


Emekli maaşın 7.500 ise

Ek gelirin de yoksa

Evin de kira ise

Bir ev kirala da göreyim


Hasılı kiralık evde oturuyorsan 

Gelirin bir yirmiyi geçmiyorsa

Bu zamlar artmaya devam ettikçe

Ağız tadıyla yaşa da göreyim.


Yüce! Şiir yazdım diye sevinme

Ben de oldum bir şair deme

Dünya kuruldu kurulalı

Böyle şiir ne gördü ne de okudu. 

7 Temmuz 2023 Cuma

Maaş Zammı Sevinci

Maaşıma iyi zam geldi diye sevinme
Zira bu sevincin kursağında kalacak
Hem de aheste aheste çıkmayacak 
MTV'ye ek MTV konmuş şimdiden

Ek MTV bir defaya mahsusmuş deme
Korkmalısın bu bir defalıklardan
Unutma, ÖTV de bir tüketimlik idi
Sonra sürekli tüketim hale geldi

Şimdi MTV'ye gelmişse, ek MTV
Bil ki emlak vergisine de gelir bu ek
Adına da bir defaya mahsus denir
Bir bakmışsın sürekli hale gelir

Maaşıma çok zam yapıldı deme
Bol kaşık/kepçe verilen bu zamlar
Benden duymuş olma
Bu sefer kazanla geri alınacak

Aldığın zamlı çok maaş
Eder sanma çok aş
Eskiden aheste aheste çıkardı
Bu sefer şimşek hızıyla çıkacak

6 Temmuz 2023 Perşembe

Her Şeye Zam

Faizler yükselse de

Döviz fırlasa da

Zamlar devam etse de

Bu kervan yürüyecek


Hayat pahalılığı varmış

Fiyatlar cep yakıyormuş

Kira fiyatları fırlamış

Ne gam ne keder


Soğan, patates yükseldi diye 

Vaz mı geçeceğiz biz yolumuzdan

Tüm fiyatlar bugün çıkar, yarın iner

Yeter ki sabretmesini bilelim. 


Döviz, altın, faiz yükseldi diye 

Oturup karalar mı bağladık

Biraz nefes alın diye 

Maaşlara zam yaptık


Enflasyon yüksek çıkmışsa çıkmış

Memuru, işçiyi ezdirdik mi biz hiç

Altı ay sonra refah payı da dahil

Verdik de verdik hep bugüne kadar


O zaman bu sızlanmak niye

Nankörlük yakışır mı size

Yetinin kaşıkla verdiğimize

Bak geliyor büyük kepçe

Nassa Mola

8,5 luk nass çıkmış on beşe 

Fırsatçılara gün doğdu böylece

Hani sizin nassınız vardı diyorlar

Seviniyorlar gündüz gece


Sevine durun siz bre gafiller

Bilin ki kursağınızda kalacak

Çünkü vaz geçmedik biz bundan

Yine indireceğiz yine indireceğiz


Nassın bir yere gittiği yok

Şimdilik buzdolabına koyduk 

Yeri gelince tekrar kullanacağız

Zira nass da bizim din de bizim 


Çatlasanız da patlasanız da

Bu çıkış inecek yine bir gün

İndiren de biziz çıkaran da

Çünkü nass bizimdir bizim

17 Haziran 2023 Cumartesi

Enflasyona Meydan Okuyan Ürün

Ürünlere zam gelmiş

Çok umurumda sanki

Poşet fiyatına bak

Hepten aynı değil mi?


Poşet deyip de geçme! 

Taşınmaz onsuz ürün.

Nimet dense yeridir.

Anlarsın olmayınca.


Hep yerinde sayıyor.

Şımarıp değişmiyor.

Zamma meydan okuyor.

O halde bu gam niye?

 

Hayat pahalı derken

Poşet niçin görülmez?

Bunlara göz lazım göz

Üzerine bir gözlük. 

 

Ürünlerin her biri

Birer poşet olsaydı

Her şey ucuz olur

Pahalılık olmazdı.

 

Bardak dolu iken

Boşuna bakmak niye?

 Sende bu kafa varken

Çok söze hacet yok.

19 Nisan 2023 Çarşamba

Ne Gam Ne Keder!

Hayat pahalılığı artmış,

Fiyatlar uçup gitmiş,

Ne gam ne keder! 

Bize ezanlar yeter. 


Et almış, başını gitmiş, 

Soğan zirvedeymiş, 

Ne gam ne keder! 

Bize bayrağımız yeter. 


Doğal gazın fiyatı yüksekmiş, 

Elektrik cep yakıyormuş, 

Ne gam ne keder! 

Bize seccade yeter. 


Paramız pul olmuş, 

Bu da fiyatlara yansımış, 

Ne gam ne keder! 

Bize Allah'ımız yeter. 

23 Kasım 2021 Salı

Cebim ve Dolar

24 Kasımda içime umut dolar

Getirse her bir öğrencim bir dolar

Cebimde  bolca olur birlik dolar

Etrafım sevenlerimle dolar

 

Ders anlatırken içime sevinç dolar

Çünkü gözümde hepsi bir dolar

Karşılığında, öğrencim bilgiyle dolar

Notları hep beşle dolar

 

Geleceğe yatırımdır dolar

Teneffüslerde hep konuşurum dolar

Bir de çıktı mı, yüzüm sevinçle dolar

Bozdurunca bereket cebime dolar


24 Kasım 2020 Salı

Bir 24 Kasım Günü Evimde Beklerken-e- Ben

Midem bayram ederdi her 24 Kasımda,

Çünkü hep bir yemek daveti alırdım o gün.

Önce ne gerek vardı? Zahmet ettiniz derdim.

Ardından tıka basa yer, bir güzel stoklardım.



Öyle yerdim ki “midem yeter artık” dedikçe,

Karnım, “daha stoklanacak yer var” derdi.

Ben ise bir yediğime, bir de kalana bakar,

Rabbim, “Ne olur, midemi büyüt” derdim.



Yediğim, beni biraz rahatsız etse de

Gözüm yiyemediklerimde kalırdı.

Çünkü diğer günleri de düşünmeliydim.

Zira kolay mı bir 364 gün daha beklemek.



Böyle günlerde karnım davul gibi şişerdi.

Neredeyse ayaklarımı göremez olurdum.

Ama olsun. Zira ayaklara düşman bakardı.

Ben ayağa değil, mideme bakmalıydım.



Zaman zaman bu öğretmenler gününü niçin Miladiye göre kutlarız?

Hicri takvime göre kutlasak olmaz mı derim.

Hiç olmazsa bir sonraki öğretmenler gününü bir 11 gün önce kutlar,

Midem böylece erkenden bayram eder derdim.



Dengesiz beslenmeden dolayı göbek iyice çıkınca,

Ayaklarıma bakanlar göbeğime bakar olunca,

Dedim ki şu göbeği eriteyim,

Bir sonraki günümde daha fazla stoklayayım.



İşin ucunca daha fazla yemek yemek olunca,

Yürümeye sarıldım dört elle.

Nasılsa ayaklarım çekecekti ceremesini,

Dağ, bayır demedim, uzun –ince yürüdüm.



Ayaklarıma kara sular indikçe,

Nefes nefese kaldıkça,

Kendi kendime yeter dedikçe,

İçimden bir ses 24 Kasımı hatırlatırım dedi.



Yürüdükçe yürüdüm, abarttıkça abarttım.

Sonunda göbeği erittim ve bir deri, bir kemik kaldım.

Zira midem boş, göbeğim stoklarını eritti.

Gördüğünüz gibi bir 24 Kasıma hazırım.



Dersim 16.30’da başlayacak olmasına rağmen

Olur ya bir telefon, bir davet alırım dedim.

Sabah erkenden kalktım.

Urbalarımı giydim.



Ama şu saat oldu,

Ne arayan var ne de soran,

Beklediğim yemek daveti gelmedi bir türlü.

Neymiş de salgın varmış.



Salgın var diye aç mı duruyorsunuz?

Yemeden-içmeden ne yapıyorsunuz?

Bilin ki salgın beni götürmezse,

Açlık alıp götürecek beni.



Diyelim ki salgın var,

Beni korumak istiyorsunuz.

İyi de! Bugün ben daş kökü mü yiyeceğim.

Sonra bu kadar hazırlığı niye yaptım ben?



Tamam, salgın var,

Lokantalarda servis yok.

Bunu bahane etmeyin.

Evlere servis yapıyorlar.



Bu alternatifi düşünün,

Öncesinde benden adresimi isteyin.

Ardından lokantacınıza bir alo deyin.

Ne olur! Bu garibi bugün, gününde sevindirin.



Şayet bunu yapmaz iseniz,

Umduğum dağlara karlar yağar ise,

Bağrıma taş bastırır,

Yemen fukarası gibi beklerim umutla.



Daha olmadı. Ne umdum ne buldum derim.

Kendi ikramımı kendime yaparım.

Giyerim eşofmanlarımı ve spor ayakkabımı,

Veririm kendimi yeniden yollara.



Zaten tok karna yürünmez,

Yürürken aç be aç olunmalı.

Zaten kim ölmüş acından?

Bu da benim kendime bir ödülüm olur.


Kaldı 800 km'yi bitirmeye 8 km,

Gider yürür gelirim onu da

Bugünkü ödülüm de bu olur.

Dönüşte tuz, ekmek yerim.



İnanmam, şaka yapıyorsun derseniz,

Derim ki hiç şaka yapar tarafım var mı?

Bilin ki hiç olmadığım kadar ciddiyim.

Zira aç ayı oynamaz ve aç köpek fırın deler.



Derseniz ki bu yazdığın nesir mi yoksa nazım mı?

Yüce der ki ne nesre benzer ne de nazma.

O zaman niye yazdın denirse,

Derim ki aç karna ne yazdığımı biliyor muyum ben?

 


12 Ocak 2018 Cuma

Mustafa VAREL'den "Destanı Karasınır" Şiiri

Karasınır'ın meşhur 'Koca Çeşme'si
DESTANI KARASINIR
Karasınır'ı dolan da gör bey,
Ondaki her şey boldur ha boldur.

Anlatmak lazım ruhunda azim,
Bal gibi üzüm boldur ha boldur.

Târif gerekmez, gel de bir yol gez,
Köpüklü pekmez boldur ha boldur.

Güler varana, söyler sorana,
Türlü barana boldur ha boldur.

Derviştir kimi, ustadır tümü,
Öğretmenim ve Ben
Ibrık güğümü boldur ha boldur.

Bembeyaz unu gel de gör şunu,
Şepit somunu boldur ha boldur.

Aşıkta sazı, ekmekte tuzu,
Ördeği kazı boldur ha boldur.

Avcının avı, tarlanın tavı,
Bulgur pilâvı boldur ha boldur.

Arkasında dağ, ön yanında bağ,
Çömleğinde yağ boldur ha boldur.

Öğretmenim, oğlu ve ben
Pilavda kaşık, eller alışık,
Cepte günaşık boldur ha boldur,

Avda tazısı,  evde kuzusu,
Çeşmesinde su boldur ha boldur.

Dümdüz ovası, hoştur havası,
Demir kovası boldur ha boldur.

Çeşitli yemek, hamdolsun demek,
Nohut mercimek boldur ha boldur.

Bağı bahçesi, renk renk bohçası,
Öğretmenim, ben ve arkadaşlarım
Buğdayın hası boldur ha boldur.

Ağıtlı yollar, Hu diyen kullar,
Kovanda ballar boldur ha boldur.

Katmerli börek, yak tandırı çek,
Kesmikle tezek boldur ha boldur.
Yazın gölgesi, tatlı su sesi,
Yaren demesi boldur ha boldur.

Gelince bahar şenlenir dağlar,
Hoş geçen çağlar boldur ha boldur.
Öğretmenim

Cennet her yeri, yoktur benzeri,
Taştan evleri boldur ha boldur.




Mustafa VAREL/ Emekli Öğretmen


31 Ocak 2017 Salı

Karasınır ve Aşağı Çeşme


Her yerin, her bölgenin, her muhitin adı anıldığı zaman ilk başta akla gelen  yerleri vardır. Karasınır dendi mi? Aşağı Çeşme akla gelirdi. Yeni nesil bilmez. Şimdilerde tarih oldu,

Bugün orta yaş seviyesindeki herkesin mutlaka gittiği, kana kana suyunu içtiği, hemen altındaki söğüt ağaçlarının gölgesinde soluklandığı, anısının olduğu bir yer... Büyük-küçük herkesin buluşma yeri idi. Nereden geliyorsun/nereye gidiyorsun sorularına verilen klasik cevap 'Aşağı Çeşme' olurdu.

Aşağı Çeşme dendi mi hemen akla dokuz gözünden sürekli akan çeşmesi akla gelir. Önünde hayvanlar içsin diye uzun uzadıya ulanmış yalakları var idi. Çok amaçlı kullanılırdı bu çeşme ve yalakları. Hem insanlara hem de hayvanlara hitap ederdi. Hayvanlar yayılmadan gelince susuzluğunu yalaklardan giderirdi, gençler ve çocuklar ise bu yalaklardan yıkanırlardı. Gündüz bekçisi pek izin vermez, iştahlarını akşamın kararmasına saklarlardı. Kimi yüzmeyi bu yalaklardan öğrendi. Deniz ve göl vardı da gençler burayı mı tercih etti. Elde olan bu idi. Kimi yüzme, serinleme amaçlı, kimi de yıkanma/gusül ihtiyacını gidermek için atlardı bu yalaklara. İçindeki yosunlarına aldırmadan.

Su demek hayat demekti bizde. Bir bardak su verene "Su gibi aziz ol" denir bizim kültürümüzde. Su olur da gaz ve ördekler olmaz mı? Resimde de gördüğünüz gibi suyla hayat bulan tüm canlıların cirit attığı yer idi burası. Kimi eşeklerle, kimi de yürüyerek, kimi sırtına aldığı ıbrık, güğüm vb kap kacağı doldurmak için bu çeşmeye gelirdi. Çünkü beldenin tek suyu idi. Sonralarda her evin/hayatın önüne getirilen şebeke suyundan başka alternatifi olmayan tek suyumuz idi. Evin önündeki sular kesildi mi bu çeşmenin önünde alırdı herkes soluğu. Akar suyun fazlası ile beldenin bahçeleri sulanırdı. Yine şimdilerde mahalle pazarı olarak kurulan yerde tüm Karasınır halkına ait çızı adı verilen sebze ekilen küçük küçük yerler vardı. 9 gözlü Çeşme adı verilen bu sudan sulanırdı burası da. Bostan, salatalık, hıyar ne derseniz işte burada bol yetişirdi.

Bu çeşme ne zaman, kim tarafından yapıldı bilmiyorum. Resimde gördüğüm kadarıyla yapım yılı olarak 1970 yılı yazmakta. Daha önceki yıllara da ait olabilir. Kim bilir nasıl yapıldı? Büyük bir ihtimalle bu suyun beldeye getirilmesinde imece usulü çalışılmıştır. Her ne sebeple kim sebep olmuşsa, kimin dahli ve emeği varsa Allah kendilerinden razı olsun! Tarihini bilmesem de size birazcık işlevinden bahsetmiş oldum.

1990'lı yıllar belde ve kaza yapıldığı dönem idi. Siyasilerin seçim yatırımı idi bir yeri şehir yapmak. Nerede bir ev gördülerse burayı belde yapalım, bir kaç ev gördülerse ‘Burası ilçe olmaya layık’ diye seçim vaadinde bulundular. Karasınır da bu seçim vaadinden nasibini alan yerlerden biri idi. Hemen yanımızda bize üç km mesafede Güneybağ da ilçe sözü verilen yerlerden idi. Karasınır ve Güneybağ da -seçim vaadinin bir gereği olarak- iktidar partisinden belediye başkanlığını kazanınca iki beldenin birleştirilerek birinin Güney'i, diğerinin Sınır'ı alınarak Güneysınır adında bir ilçe ortaya çıktı. Bugün Karasınır ve Güneybağ isimleri mahalle olarak hayatiyetine devam etmektedirler. Doğal olarak şehir merkezi iki beldenin tam ortasına yapıldı. Verimli arazilere, üzüm bağlarına ve yeşilliğine aldırmadan.

Beldelerin ilçe yapılarak mahalleye dönüşmesinden sonra hemen hemen herkesin anısının olduğu dokuz gözlü çeşmemiz de bu yenilikten nasibini aldı. Bulunduğu yere park ve çay bahçesi yapıldı. Belediyelerin istisnasız tek başarılı olduğu alan park ve bahçe idi. Bizim tarihi çeşmemiz de bu şekilde tarih oldu. Ne çeşmemiz, ne çeşmeden faydalanılarak sulanan meyve bahçeleri, ne de resimde gördüğünüz üzüm bağları olan yeşil hüyüğümüz kaldı. Şehirciliğin girdiği her yer gibi bizim çeşmemiz  ve yeşilliklerimiz de güzel ve tatlı bir anı olarak tarihteki yerini aldı. 

Şimdi sizi bizim yöremizi -1970'li yılları- anlatan  iki şiirle baş başa bırakmak istiyorum. Şiirler, İlkokul öğretmenim Mustafa VAREL'a ait. Kendisi o yıllarda Karasınır İlkokulunda görev yapmaktaydı. Öğrencisi olmak şerefine nail oldum. Hep hayırla yâd ederim.  Kendisine ulaşıp şiiri istedim. 600 kadar şiiri olmuş. Yakında inşallah kitap olarak görürüz. Kulakları çınlasın. 
DESTANI KARASINIR
Karasınır'ı dolan da gör bey,
Ondaki her şey boldur ha boldur.
Anlatmak lazım ruhunda azim,
Bal gibi üzüm boldur ha boldur.
Târif gerekmez, gel de bir yol gez,
Köpüklü pekmez boldur ha boldur.
Güler varana, söyler sorana,
Türlü barana boldur ha boldur.
Derviştir kimi, ustadır tümü,
Ibrık güğümü boldur ha boldur.
Bembeyaz unu gel de gör şunu,
Şepit somunu boldur ha boldur.
Aşıkta sazı, ekmekte tuzu,
Ördeği kazı boldur ha boldur.
Avcının avı, tarlanın tavı,
Bulgur pilâvı boldur ha boldur.
Arkasında dağ, ön yanında bağ,
Çömleğinde yağ boldur ha boldur.
Pilavda kaşık, eller alışık,
Cepte günaşık boldur ha boldur,
Avda tazısı,  evde kuzusu,
Çeşmesinde su boldur ha boldur.
Dümdüz ovası, hoştur havası,
Demir kovası boldur ha boldur.
Çeşitli yemek, hamdolsun demek,
Nohut mercimek boldur ha boldur.
Bağı bahçesi, renk renk bohçası,
Buğdayın hası boldur ha boldur.
Ağıtlı yollar, Hu diyen kullar,
Kovanda ballar boldur ha boldur.
Katmerli börek, yak tandırı çek,
Kesmikle tezek boldur ha boldur.
Yazın gölgesi, tatlı su sesi,
Yaren demesi boldur ha boldur.
Gelince bahar şenlenir dağlar,
Hoş geçen çağlar boldur ha boldur.
Cennet her yeri, yoktur benzeri,
Taştan evleri boldur ha boldur.
                    ARZIHÂL
Ağam, beyim hoş geldiniz köyüme,
Şu dertlerin kervanına bir bakın,
Ziyaretle gayet memnun olmuşuz,
Gönlümüzün dermanına bir bakın.

Sıkıntıyı eleklerden eledik,
Türkü yakıp beleklere beledik,
Sizi gördük arz etmeyi diledik,
Arzıhâlin fermanına bir bakın.

Toprağımız verimli ya suyu yok,
Sulamaya bir parecik kuyu yok,
Derdimizle uğraşacak dayı yok,
Hâlimizin amanına bir bakın.

Yemez olduk ürün verir bağımız,
Döne döne vita olduğu yağımız,
Ağaç ile dolmak ister dağımız,
Bozkırların ormanına bir bakın.

Şu işsizlik günden güne artıyor,
Bizi bozuk kantarlarda tartıyor,
Darlığımız donumuzu yırtıyor,
Rezaletin zamanına bir bakın.

Pahâlılık cambaz oldu tel gezer,
Boş düşünce beynimizde bol gezer,
Arpa, buğday silahlandı kol gezer,
Hele onun samanına bir bakın.

Kesmik, tezek yakıtımız ısımaz,
Külü çıkar duman olur yasımız,
Pilav dolu sahanımız, tasımız,
Bay bulgurun harmanına bir bakın.

Bir söz deyin derdi nasıl tepelim,
Kalkınmaya nasıl hamle yapalım,
Verin beyim elinizi öpelim,
Gönlümüzün lisanına bir bakın.

Biliriz ki bunlar bizim derdimiz,
Geçinmiyor koyun ile kurdumuz,
Türk oğludur, Türkiye'dir yurdumuz,
Mânâsızın vatanına bir bakın.
 Mânâsız Karasınır /1973

19 Aralık 2016 Pazartesi

Ben

Seni sana anlatmak isterdim ben
Buna imkan vermedi sendeki ben
Ne zaman çıkacak içindeki ben?
Daha masum geldi yüzündeki ben
16.12.2016





20 Aralık 2015 Pazar

Okulum

Okulum*
Okulum imam hatip sözüyle başlar,
İçindeki kitleye gör ki neler bağışlar.
Bütün varıyla bağlıdır hep arkadaşlar.
İstikbali ebedi ve iman kokulu,
Okulların en güzeli İmam Hatip Okulu.
İlim ve irfan doludur bunda,
İman güneşi parlar ufkunda,
Ulvî mahiyetiyle şeref kolunda,
Sen ki hakikatiyle gör bu kolu,
Okulların en güzeli İmam Hatip Okulu.
Ben değil dedem diyor bunu,
İman uğrunda esirgeme şunu,
Alsalar canını verme okulunu,
Okulumun ismi dillerde konu,
Şanı şöhretiyle İmam Hatip Okulu.
Bekir Kutlu
( Emekli Öğretmen)
* 1961 İmam Hatip Okulu Orta 1.sınıf öğrencisi iken yazdığı bu şiiri 1983 yılında öğrencisi olarak derste dinledim.2015 yılında aynı heyecan ve şevk ile kendi ağzından Konya Öğretmen Evinde dinleyerek not aldım.Hocamızın yüreğine sağlık...) 06/07/2015