Taşın toprağın altın senin,
Benimsin İstanbul.
Yar etmem başkasına,
Benimsin İstanbul.
Kem gözlerden sakınırım seni,
Benimsin İstanbul.
Biri göz dikerse sana,
Oyarım o gözü İstanbul.
Benden uzaklaşırsan İstanbul,
Başkasına yar etmem seni.
Ya benimsin ya da kara toprağın,
Aklın varsa gitme başkasına.
Benim olmazsan şayet,
İnadım inattır.
Kimseye yar etmem seni,
Ne huzur bırakırım ne de mutluluk.
Taşını da toprağını da
Ancak ben kullanırım.
Başkası kullanmaya kalkarsa
Hayatı zindan ederim onlara.
İnadım inat deme.
Benden uzaklaşma.
Bil ki kimseye yar etmem.
Çünkü tüm gücümü kullanırım.
Beni kazanırken değil,
Kaybedince göreceksin.
Acımam kimseye.
Bunu da yazın bir kenara.
Sen bize Bizans'ın emanetisin.
Bizim payitahtımızsın.
Gözüm gibi korumak isterim.
Şayet benim olursan.
Değilse tüm Bizans oyunlarını,
Bir bir devreye sokarım.
Bu uğurda şakam olmadığını,
Umarım görmüşsündür.
Merhabalar.
YanıtlaSilŞiiriniz güzel. İstanbul güzel. Kaleminize, emeğinize ve gönlünüze sağlıklar dilerim.
Hazır mısralar İstanbul'dan açılmışken size merak ettiğim bir konuyu sormak istiyorum.
Fatih İstanbul'u fethettiğin de İstanbul'un o zamanki halkına zulmedilmeyeceğini diledikleri gibi yaşamlarını ve inançlarını yaşayabileceklerini söyledi değil mi?
Peki Ayasofya, bu ahalinin kiliseleriydi. Peki, Fatih neden bu insanların ibadethanelerine el koydu ve onların elinden alarak Ayasofya'yı bir camiye çevirdi? Bu reva mıydı? Bu doğru muydu? Bana sorarsanız, doğru değildi.
Hz. Ömer'in adaleti ile ilgili bir rivayet mi yoksa gerçek bir kıssa mı bilmiyorum ama, Yahudi bir vatandaşın arsasını beğenen Müslümanlar buraya bir cami ya da mescit yapmak için, Yahudiye istedikleri ücreti vereceklerini söylerler. Ama Yahudi kabul etmez. Ama zorla cebren arsaya el koyarlar ve cami inşaatına başlarlar. Bunun üzerine Yahudi Hz. Ömer'e şikayete gider ve şikayetini Hz. Ömer'e yapar. Hz. Ömer, inşaatı durdurur ve Yahudinin arsasını Yahudiye teslim eder. Şimdi bu örneği, Fatih'in el koyduğu Ayasofya ile karşılaştırınca, Fatih'in yaptığı zulüm olmuyor mu?
Selam ve saygılarımla.
Biz Müslümanlar bu konuda da Batılıları hocamız gördüğümüzden kiliseyi camiye dönüştürdük. İspanya'daki Kurtuba Camiini Hristiyanlar 1236'da katedrale çevirmişler. Bizde İstanbul'u fethedince kılıç hakkı deyip Ayasofya'yı camiye dönüştürdük. Doğru mu bu? Hayır. İster kilise ister cami sembolik değeri varsa bir de tabisi varsa aslı korunmalı. Kılıç hakkı diye bir şey olmamalı. Böyle olursa gücü ele geçiren camiyi kiliseye, kiliseyi camiye dönüştürür. Anlattığın Ömer hikayesini de sadece hoşgörüyle örnek olarak veririz. Uygulamayız.
YanıtlaSilTeşekkür ederim sayın hocam.
Sil