İnsanı Allah'a kul olmayı, onu insanı kamil olarak yetiştirmeyi, yüce dinimiz İslam'ı yaymayı, ona hizmet etmeyi, Allah'ın rızasını kazanmayı, kâl ehli olmaktan ziyade hâl ehli olmayı, Yunus'un deyimiyle Döğene elsiz, sövene dilsiz" olmayı hedefleyen, ahlakı ön planda tutmayı, müntesiplerini günahtan uzak tutmayı, züht hayatı yaşamayı merkezine alması gereken tarikat ve cemaatler, siyasetin neresindeler diye bir soru sorsam herhalde ittifakla tam göbeğindeler cevabı alırım. Cemaat ve tarikatlar yeri geldiği zaman biz siyasetten uzağız, tüm siyasi partilere eşit mesafedeyiz deseler de bu yapıların üst tabakası siyasilerle iç içeler. Bu durum hem bu yapıların hem de siyasilerin işine geliyor. Niçin mi? Çünkü her siyasi parti her seçimde bu toplulukları yanına çekmek, oylarını almak ister. Bunun için bu yapıların kapısını çalar. Daha doğrusu cemaat ve tarikatta sözü geçen kişileri ziyaret eder. Şeyhten destek sözü alan siyasinin keyfine diyeceği olmaz. Çünkü şey