4 Haziran 2025 Çarşamba
İyi ki Belediye Başkanı Olmamışım
26 Mayıs 2025 Pazartesi
Hep Pişmanlık Niye Olmasın!
23 Nisan 2025 Çarşamba
Trump Bizim Yolda
Hep ABD ve Batı'yı kıskanır. Ne zaman onları taklit etmekten kurtulup lider ülke olacağız dedim durdum.
ABD başkanının FED başkanına faizi indir sözünü görünce keyfim yerine geldi. Hah şöyle dedim. Arkaya yaslandım.
Hayıflanmadım da değil. Nasıl hayıflanmam. Boşuna hep Batı'yı taklit ediyor bu ülke diye suçlamışım.
Geldiğimiz nokta itibariyle bırakın Batı'yı taklit etmeyi, dünyaya meydan okuyan koskoca Trump faizi indir. Ekonomi kötüye gider bak diye talimatla faizi indirmeye çalışıyor. Hem de bunu kaç defa tekrarladı.
Görüyorum ki Trump bizi taklit ediyor.
Böyle derken de hiç olmadığı kadar ciddi. İnadım inat diyor. Çünkü inandırmış kendisini buna. Faiz inerse ekonomisi düze çıkacak. Bir bildiği var belli ki. Belki de ekonominin kitabını yazdı Bay Trump. Değilse durduk yere niye faizleri indir desin. Öyle ya kendisi gayrimenkul zengini. Yıllar yılı emlakçılık yapmış. Piyasanın içinden geliyor. Bu konuda kendisine özgüveni tam.
Yalnız dünyayı titreten Trump'ın talimatını FED başkanı dinlemiyor. Sanırım Trump inat. FED başkanı ondan inat. İndirmedi hala faizi.
FED başkanı söz dinlemediği gibi istifa etmeyi de düşünmüyor.
Bu durumda söz dinlemeyen bu asiyi görevden almaktan başka yol kalmıyor. Fakat Trump görevden alamıyor. Çünkü ABD Merkez Bankası bağımsızmış. Bakalım bu iki inadın inatlaşmasından nasıl bir sonuç çıkacak?
Trump'ın emri altındaki bir memuruna söz geçirememesine hayret ettim. Düştüğü duruma üzüldüm. Koskoca Trump dünyaya ayar versin. Bir sözüyle borsa çöksün, diğer bir sözüyle borsa uçsun. Çin ile girdiği ekonomi savaşı dolayısıyla altın tarihi rekor kırsın. Rusya ve Ukrayna'yı barış masasına oturtmasına ramak kalsın. Akşam sabah şu ülkeye bu kadar vergi koydum desin. Dünya bu işin sonu nereye varacak diye endişeli bir bekleyiş içerisine girsin. Böyle bir figür ülkesindeki merkez bankası başkanına sözünü geçiremesin.
Diyeceğim şu ki Trump dünyaya hükmediyorum. Bir FED başkanına sözüm geçmiyor diye üzülmesin ve pes etmesin. Yapacağı tek şey bizi izlemeye ve bizi taklit etmeye devam etsin. Çünkü biz o yollardan geçtik.
Ne yapabilir Trump? Başkanlık sistemine geçsin diyemiyorum. Zaten başkanlık sistemi var ABD'de. Pekala bir anayasa değişikliği ile FED başkanını görevden alma yetkisini elde edebilir. Şayet bunu yaparsa, FED başkanı sözünü dinlemesin de göreyim. Baktı söz dinlemedi mi? Alır görevden sözünü dinleyecek bir merkez başkanı atar. O da dinlemezse onu alır, bir başkasını getirir. Herhalde Trump için bu zor olmasa gerektir.
Aman neyse ne. Ne halleri varsa görsün. Sadece kayda geçsin diye söylüyorum. Görüyorum ki Trump bu konularda acemi. Böyle böyle pişecek. Çünkü o gelirken biz gidiyorduk.
Ha talimatla faiz indirmenin sonu faiz yükseltmek olurmuş. Olsun. Faiz değil mi? İner de çıkar da. Dünyanın sonu değil ya. Baksın bize. Çünkü biz faizler indiğinde de ayaktaydık. Çıktığında da ayaktayız.
Suda Belediye Desteği
Nisan ayında gelen su faturam 605,50 TL geldi. 33 günde 16 ton su kullanmışım.
Faturayı yüksek görünce bir önceki ayın tüketim miktarına ve fatura bedeline baktım. 27 günde 13 ton kullanmışım. Fatura bedeli de 458 lira gelmiş.
İkinci kademeye geçmiş olabilir miyim diye göz attım. Her iki ayda da ikinci kademeye geçmemişim.
Nisan ayı itibariyle suya zam geldi mi bilmiyorum. Yalnız nisan ayında kullandığım sarfiyatın tonu 37,84 TL iken mart ayı sarfiyatın tonu ise 35,23 lira. Başka bir hesap yoksa öyle görünüyor ki suyun tonunda 2,61 TL bir fark ortaya çıkıyor.
Gelen yüksek su faturasının üzüntüsünü paylaşmak için faturayı edi, büdü ve tekne kazıntısından ibaret grubumuza gönderdim. Bilinçaltımda da fazla kullanmışsınız. Eserinizle gurur duyun demek vardı. Hiç oralı olan olmadı. Nice sonra içişleri bakanı, "çok fazla gelmiş. Her zamanki gibi kullandığımız" yazarak ne üzerine aldı ne de kimseyi suçladı. İçişleri bakanı üzerine almayınca belki halı saha maçına ve spora giderken bir banyo bir de dönüşte banyo yapan tekne kazıntısı sorumluluğu üzerine alan bir şeyler yazar dedim. Tek kelime yazmadı. Vay be, bu ne demedi. Eve girdikten sonra da bu ay çok gelmiş demedi. Belli ki baba olarak işin ne? Bir zahmet ödeyiver. Babalar bugünler için var diye düşündü.
Son kez bir umut faturaya bir kez daha göz attım. Acaba belediye de MEDAŞ ve Enerya'nın yaptığı gibi "Sayın abonemiz, bu ay kullandığınız su sarfiyatının bedeli şu kadar. Bunun şu kadarını belediyemiz karşılayacak. Sizin payınıza düşen pay bu kadar" şeklinde bir not yazarak belediye desteği vermiş olabilir mi dedim. Böyle bir nota rastlamadım. Haliyle sevincim kursağımda kaldı.
Halbuki devlette devamlılık esastır. Devlet nasıl ki elektrik ve doğal gazda yüzde 60-65 devlet desteği veriyorsa devletin bir kurumu olan belediye de bir "belediye desteği" verebilirdi. bu Böyle bir mesaj görmediğime göre belli ki belediyeler ayrı birer cumhuriyet.
Burada, yağış yok, barajlar boşaldı. Zaten susuzluk ve su kesintisi kapıda. Bunu düşüneceğine senin dert edindiğine bak denebilir. Haklısınız. Yalnız ben de bütçemi düşünmek zorundayım.
Belediye de sudan tasarruf edin diye su fiyatlarını yüksek tutuyoruz diyebilir. Elbette kuraklıktan kaynaklı su sıkıntısından herkes gibi ben de bu endişeyi taşıyorum. Sudan tasarruf etmeye gelince, ne kadar özen göstersek de sudan tasarruf etmek mümkün değil. Çünkü su da tıpkı doğal gaz ve elektrik gibi ihtiyaç. Ne kadar ihtiyaç duyuluyorsa o kadar kullanılacak.
Yine de bu su sarfiyatını aşağıya çekmek için düşünmeye başladım. Ama şu ana kadar aklıma bir şey gelmedi.
Sakın ola. Sana yine az gelmiş. Bize şu kadar geldi demeyin. Kırarım. Çünkü hiç havamda değilim. Şunu derseniz, gönlümde ayrı bir yeriniz olur: "Bu fatura bedeli benden".
18 Nisan 2025 Cuma
Rasim Hutbesi
Neden?
18 Nisan 2011 tarihli sosyal medya profilimde, birbiri ile alakalı olmayan paylaşımlar yapmışım. Sözlerin sahibi vardır belki. Ama nedense kimden alıntı yaptığıma yer vermemişim. Sözlerin sahipleri haklarını helal etsinler.
Aşağıda bu alıntılara yer veriyorum.
“Neden ilanlarda "doktordan temiz araba" diye yazılır? Hipokrat yemininde, ‘arabamı temiz kullanacağım’ şeklinde bir madde mi vardır?”
“Neden futbol takımı olan Ajax, Ayaks diye okunur da temizlik ürünü Ajax, Ajaks diye okunur?”
“İpana 7 reklamındaki kıza, "Ne zamandan beri İpana 7 kullanıyorsun?" diye soran doktor, İpana 7'nin yeni bir ürün olduğunu ve reklamdan sadece birkaç gün önce piyasaya çıktığını bilmemekte midir?”
“Bulmacalarda, boru sesinin karşılığı neden hep "ti"dir? Bulmacaları hazırlayan arkadaşlar, hiç "ti" diye ses çıkaran boru görmüşler midir?”
“Bir programı kurarken neden "kabul ediyorum" ya da "kabul etmiyorum" seçenekleri vardır? O kadar parayı bayılıp bir bilgisayar programı satın aldıktan sonra “kabul etmiyorum" seçeneğini işaretleyen bir takım saf kişiler mevcut mudur?”
“Dolmuşlardaki fiyat arifesinde, "en kısa mesafe", neden "indi-bindi" olarak tabir edilir? Önce inilip sonra mı binilir? Bir terslik yok mudur?”
“Cumartesi ve pazartesinin neden kendi isimleri yoktur?”
“Düğünlerde, neden "Dom Dom Kurşunu" ile göbek atılmaktadır? "Bir avcı vurdu beni, bin avcı beni yedi" gibi sözler eşliğinde kendinden geçen başka milletler var mıdır?”
“Televizyona çıkan insanlar neden kendilerini Türkiye'deki bütün insanların izlediğini sanırlar? Örnek: Şu anda 70 milyon kişi bizi izliyor.”
“Neden dükkanını kapatıp giden esnaf, kapıya "10 dakika sonra döneceğim" yazar? Ne zaman gittiğini nasıl anlarız?”
“Neden sınavlarda "4 yanlış bir doğruyu götürür" şeklinde bir uygulama ile öğrenciler cezalandırılırlar da "4 doğru bil, bir doğru da bizden" şeklinde bir uygulama başlatılıp zekaya ve riske girme cesaretine ödül verilmez?”
“Neden öğrenciler, ilköğretimin besinci sınıfına kadar öğretmene, ‘öğretmenim’ diye seslenirken altıncı sınıfta bir anda "hocam" diye seslenmeye başlarlar?”
Neden insanlar birbirlerine sarılınca sağa-sola sallanırlar?
“Neden her gördüğümüz haritada hemen Türkiye'yi bulmaya çalışırız? Millet olarak dünyada kaybolma kompleksimiz mi vardır?”
5 Mart 2025 Çarşamba
Azrail Buralarda Dolaşıyor
3 Mart 2025 Pazartesi
Orucun, Kitaplarda Yazmayan Faydası *
26 Şubat 2025 Çarşamba
Bu Hünerimden Haberdar mıydınız?
Pek yetenekli biri olmasam da bu demek değildir ki her alanda beceriksizim.
Övünmek gibi olmasın ama çoğu kişide olmayan ne cevherler var bende. Say say bitmez anlayacağınız. Yeter ki bu cevherleri yumurtlamam için bana imkan ve görev verilsin.
Hünerlerimin hepsini saymasam da bir tanesini belirtmeden geçemeyeceğim. Mesela yön özürlü olsam da iyi iz sürerim. Kişilerin geçmiş kirli çamaşırlarını yani cemaziyülevvelini ortaya dökmede üstüme yoktur. Bu konuda kedi, köpeğin bir şey bulmak için çöp sepetini karıştırdığı gibi kişilerin geçmişini didik didik eder, ipliklerini pazara çıkarırım.
Bendeki bu cevheri çevremin görmesini istedim bugüne kadar. Ama gören olmadı.
Mesela bana dense ki falan kimsenin geçmişini bir araştır, bakalım ne bulacaksın? Bul ki o kişi hakkında yeri geldiği zaman kullanabileceğimiz elimizde bir malzeme olsun. Üstelik bu hizmet için makam, mevki, para ve pul da istemiyorum. Bilinsin ki bu işi meccanen ve gönüllü olarak seve seve yaparım. Çünkü bazı şeyler özellikle memleketi ilgilendiren hususlarda para benim için teferruattır. Çünkü önceliğim hizmettir. Öyle ya mesele vatansa gerisi teferruattır.
Ama görüyorum ki bu işi kendi başlarına veya ehil olmayan kişiler eliyle yürütmeye çalışıyorlar. Haliyle başarılı da olamıyorlar. Bu da beni ister istemez üzüyor.
Halbuki bu tür işleri bana havale etseler, ilgili kişilerin sadece diplomalarına bakmam. Yedi ceddini araştırırım. Çünkü benim, sadece A planım yoktur.
Biraz reklam olacak ama bilinsin diye birkaç örnek vermek istiyorum.
Bana havale edilen kişinin;
Diploması sahte mi, değil mi diye ilkokuldan, üniversiteye tüm diplomalarının izini sürerdim.
Yatay geçiş yapmışsa usulüne uygun bir geçiş olmuş mu incelemesini yapardım.
Oturduğu evin ruhsatı var mı, yok mu yoksa kaçak mı oturuyor? Buna da bakardım.
Anne, babasına bakmış mı, onlara hizmette kusur işlemiş mi, annesine küçükken eziyet etmiş mi diye çocukluğuna da inerdim.
Sosyal medya mecrasında geçmişten bugüne ne paylaşmış, hepsini irdelerdim. Suç unsuru olacak ve aleyhine kullanılacak her şeyi not ederdim.
Kısaca araştırılsın diye uhdeme verilen kişinin ipliğini pazara çıkarmak için o kişiyi didik didik ederdim. Neler elde ederdim neler... O kişi de insan içine çıkamayacak duruma düşerdi.
Heyhat ki heyhat! Koca ülke benim gibi cevheri göz ardı ediyor. Vah ki vah!
Bana bugüne kadar bu görev verilmedi diye gönül koymam. Çünkü bilmiyor olabilirsiniz. Olabilir, insanlık hali. Yalnız bu yazımdan sonra bana böyle bir görev verilmezse, işte o zaman gönül koyarım. Bunun da kamuoyu tarafından bilinmesini isterim.
Unutmayın, bir telefon kadar yakınım size bu konuda.
24 Şubat 2025 Pazartesi
Mütemadiyen Reisim
23 Şubat 2025 Pazar
Oğlum Büyük Düşünmeye Başladı
Piyasanın durumu malum baba. Harçlığıma zam istiyorum.
Zam yaparım yapmaya evlat. Ama bu, memleketin hayrına olmaz.
Baba yapacağın zammın memleketin hayrı ile ne alakası var?
Öyle deme evlat. Sana yapacağım her zam memleketin geleceğini ilgilendirir.
Vazgeçtim zamdan. Boş ver şimdi zammı. Bana vereceğin zamla memleketin geleceği ne alaka? Bunu bana bir açıklar mısın?
Açıklarım açıklamaya ama bana kızmayacaksın. Çünkü bunun mimarı ben değilim. Akıl hocam bir başkası.
Söyle haydi kızmayacağım.
Şimdi sana ne kadar zam yaparsam yapayım. Sen gidip bir ay içinde onun hepsini harcayacaksın değil mi?
Evet. Adı üzerinde harçlık.
İşte bu olmadı.
Niye?
Sana ne kadar harçlık verirsem vereyim. Mesela normal harçlığına bin lira zam yaptım diyelim.
Evet.
Şimdi sen bu zammın hepsini harcarsan, birikmiş ihtiyaçlarını giderirsen, bir anlık mutluluk yaşarsın ama enflasyonu azdırmış olursun.
Ya ne yapmam lazım baba?
Bu zammın 3 yüz lirasını harcayıp 7 yüz lirasını tasarruf edeceksin. Böylece enflasyonu azdırmayacaksın ve memleketin hayrına bir şey yapmış olacaksın.
Baba, sabah sabah dalga geçmenin hiç zamanı değil. Şaka ise hiç kaldıramam.
Ama kızmayacağım demiştin.
Mantıklı bir şey söyle de kızmayayım.
Bende mantık ne gezer. Bu mantığı da akıl hocamdan aldım. Kızacaksan ona kız. Bana niye kızıyorsun?
Yahu baba, verdiğin harçlığı o kadar kısmama rağmen zaten yetmiyor. Buna bin lira zam ilave etsen ne işimi görecek? Vereceğin bin lira zam zaten dişimin kovuğunu doldurmaz.
Sen yine de tasarruf etmeye, her ihtiyacını gidermemeye bak. Çünkü piyasayı azdırırsan enflasyonla mücadele akim kalır. Bu da memleketin hayrına olmaz işte. Ben bu yüzden sana fazla zam vermek istemiyorum.
Tamam baba. Zam istemiyorum. Zam vermediğin için sana kızmayacağım. Zaten yetmiyordu. Vereceğin zam da işimi görmeyecekti. Daha önce nasıl parasız pulsuz, yarı aç çarşı pazar dolaşmışsam yine dolaşırım. Senden istediğim, bu akıl hocan kim? Bunu söyle.
İsim önemli değil evlat. Ben seni bu düşünceyle ileride iyi yerlerde görmek isterim.
Mesela?
Bu şekil harcamayarak memlekete yapacağın katkı ve ürettiğin katma değer sonucunda baş tacı edilirsin.
Yani?
Beş dönem milletvekili seçilebilirsin. Seçildiğin partinin kaç dönem grup başkan vekili olabilirsin. Meclis komisyonlarında başkan olabilirsin. Ekonomi yönetiminden dolayı ekonomi bakanı olursun. Partinin merkez karar yönetim kurulunda zaten banko olursun. Bu da bir sonraki dönemde de vekilliği garantilemen demektir.
Tüm bu makamlar bana, harcamayı kısıp tasarruf ettiğim zaman mı verilecek?
Ne sandın ya. Orta düzeyde İngilizce bilirsen, evlenip dört çocuk sahibi olursan daha iyi olur.
Yalnız ben iyi derecede İngilizce biliyorum. Zararı olur mu?
Bunu orta seviyeye indir. Fazlası zarar, ortası karar olur.
Evlilik?
Evlen. Dört çocuğun olsun. Beklemeye koyul. Arkası gelir. Bu arada üçüncü çocuk için beş yıl boyunca aylık beş bin alırsın. Bir de dördüncü geldi mi yaşadın demek. Çünkü daha fazla çocuk parası alırsın.
Beş yıldan sonra?
Beş yıldan sonra çocuğun masrafı olmaz. O yüzden beş bine de gerek yok. Çocuğun da tıpkı senin gibi tasarruf sahibi biri olur. O da sonunda senin gibi muradına erer.
Ben gidiyorum.
Nereye? Daha harçlığına zammı netleştirmedik.
Zam da istemiyorum. Daha önce verdiğin harçlığı da.
Ne yapmayı düşünüyorsun parasız pulsuz, aç ve susuz?
Oruca niyetlenmeye.
Oruç ne alaka evlat?
Beni bu ahvalden ancak yemezsem, içmezsem, hep oruç tutarsam, oruç adam olursam kurtarır.
Bak kafan çalışmaya başladı. Haydi göreyim seni. Yolun açık olsun evlat. Ölmez, sağ kalırsan bil ki yaşadın. Bu arada beni de çok rahatlattın. Bu arada gideceğin yere de yürüyerek gidersin.
İyi olur baba.
Böylece masrafsız biri olursun. Bu da memleketin hayrı demektir.
21 Şubat 2025 Cuma
Kar Sevincimiz Nasıl Olmalı?
20 Şubat 2025 Perşembe
Yokluktan Varlığa
8 Şubat 2025 Cumartesi
Kar Niye Yağsın?
4 Şubat 2025 Salı
Çay Parası
Bakanlık müfettişleri rehberlik ve denetim, inceleme ve soruşturma için gruplar halinde tüm Türkiye’ye dağılırlar.
Ankara’dan bölgelerine gittikleri zaman okulları denetlerler. Bu denetimleri de iki, üç hafta falan sürer.
Konya’nın bir ilçesinin büyük bir beldesindeki endüstri meslek lisesine de denetim için bakanlık müfettişleri gelir.
Müfettişler çalışma odası olarak okul müdürünün odasını kullanırlar.
İncelenecek evrakları okul müdüründen isterler.
Okul müdürü, çay, kahve ne içersiniz diye sorar.
Derler ki “bizim prensibimizdir. Biz teftişe gittiğimiz kurumdan yemeyiz, içmeyiz”.
“Siz bilirsiniz” der okul müdürü.
Onlar hummalı bir şekilde çalışırken, okul müdürü ara sıra hizmetlisinden çay ister ve yanlarında içer.
Bir böyle iki böyle. Müdür içiyor ama kendileri çay içmiyor. Çünkü prensipleri bu.
Yalnız bu okuldaki teftiş bir hafta sürecek. Beş gün boyunca çaysız ne yapacaklar?
İçlerinden bir tanesi, “Müdür bey, çayı kendi başına içiyor. Bize söylemiyor” diyerek okul müdürüne laf dokundurur.Müdür de “Efendim, içmeyiz dediniz. Bu durumda ne yapabilirim, siz söyleyin” şeklinde cevap verir.
“Çay içeriz ama parasını vermek şartıyla” derler.
Okul müdürü de tamam der. Çaylarını söyler. Çayları getiren hizmetliye, “Gidinceye kadar müfettişler istedikçe çay getireceksin. Kaç çay içtiklerini yazacaksın. Giderken içtikleri çayın parasını verecekler. Tamam mı” diye tembihler.
Bu tembihi koridora çıkıp tekrar söyler. Çünkü anlattığına göre hizmetlisinin kafası biraz kalınmış. Bir lafı hadi deyince birden anlamazmış.
Müfettişler denetimi bitirip öğretmenlerle toplantı yaparlar.
Ardından ayrılmak için bahçeye inerler. Okul müdürü de uğurlamak için onlara refakat eder.
Müfettişler arabaya binip tam giderlerken, müfettişlere çay getiren hizmetli, durun diye bağırır ve koşarak yanlarına gelir.
Hizmetlinin koşarak geldiğini gören müfettişler bekler.
Hizmetli, “Hani siz çay parasını vereceğidiniz. Vermeden nere gidiyoruz? Şu kadar çay borcunuz var” der.
Hizmetlinin bu yaptığına hepsi hem güler hem şaşırır. Başmüfettiş hiç bozuntuya vermeden, “Müdür bey, bu hizmetlinin kıymetini bil” der ve çay borçlarını kuruşu kuruşuna ödeyip ayrılırlar.