5 Mart 2025 Çarşamba
Azrail Buralarda Dolaşıyor
3 Mart 2025 Pazartesi
Orucun, Kitaplarda Yazmayan Faydası
26 Şubat 2025 Çarşamba
Bu Hünerimden Haberdar mıydınız?
Pek yetenekli biri olmasam da bu demek değildir ki her alanda beceriksizim.
Övünmek gibi olmasın ama çoğu kişide olmayan ne cevherler var bende. Say say bitmez anlayacağınız. Yeter ki bu cevherleri yumurtlamam için bana imkan ve görev verilsin.
Hünerlerimin hepsini saymasam da bir tanesini belirtmeden geçemeyeceğim. Mesela yön özürlü olsam da iyi iz sürerim. Kişilerin geçmiş kirli çamaşırlarını yani cemaziyülevvelini ortaya dökmede üstüme yoktur. Bu konuda kedi, köpeğin bir şey bulmak için çöp sepetini karıştırdığı gibi kişilerin geçmişini didik didik eder, ipliklerini pazara çıkarırım.
Bendeki bu cevheri çevremin görmesini istedim bugüne kadar. Ama gören olmadı.
Mesela bana dense ki falan kimsenin geçmişini bir araştır, bakalım ne bulacaksın? Bul ki o kişi hakkında yeri geldiği zaman kullanabileceğimiz elimizde bir malzeme olsun. Üstelik bu hizmet için makam, mevki, para ve pul da istemiyorum. Bilinsin ki bu işi meccanen ve gönüllü olarak seve seve yaparım. Çünkü bazı şeyler özellikle memleketi ilgilendiren hususlarda para benim için teferruattır. Çünkü önceliğim hizmettir. Öyle ya mesele vatansa gerisi teferruattır.
Ama görüyorum ki bu işi kendi başlarına veya ehil olmayan kişiler eliyle yürütmeye çalışıyorlar. Haliyle başarılı da olamıyorlar. Bu da beni ister istemez üzüyor.
Halbuki bu tür işleri bana havale etseler, ilgili kişilerin sadece diplomalarına bakmam. Yedi ceddini araştırırım. Çünkü benim, sadece A planım yoktur.
Biraz reklam olacak ama bilinsin diye birkaç örnek vermek istiyorum.
Bana havale edilen kişinin;
Diploması sahte mi, değil mi diye ilkokuldan, üniversiteye tüm diplomalarının izini sürerdim.
Yatay geçiş yapmışsa usulüne uygun bir geçiş olmuş mu incelemesini yapardım.
Oturduğu evin ruhsatı var mı, yok mu yoksa kaçak mı oturuyor? Buna da bakardım.
Anne, babasına bakmış mı, onlara hizmette kusur işlemiş mi, annesine küçükken eziyet etmiş mi diye çocukluğuna da inerdim.
Sosyal medya mecrasında geçmişten bugüne ne paylaşmış, hepsini irdelerdim. Suç unsuru olacak ve aleyhine kullanılacak her şeyi not ederdim.
Kısaca araştırılsın diye uhdeme verilen kişinin ipliğini pazara çıkarmak için o kişiyi didik didik ederdim. Neler elde ederdim neler... O kişi de insan içine çıkamayacak duruma düşerdi.
Heyhat ki heyhat! Koca ülke benim gibi cevheri göz ardı ediyor. Vah ki vah!
Bana bugüne kadar bu görev verilmedi diye gönül koymam. Çünkü bilmiyor olabilirsiniz. Olabilir, insanlık hali. Yalnız bu yazımdan sonra bana böyle bir görev verilmezse, işte o zaman gönül koyarım. Bunun da kamuoyu tarafından bilinmesini isterim.
Unutmayın, bir telefon kadar yakınım size bu konuda.
24 Şubat 2025 Pazartesi
Mütemadiyen Reisim
23 Şubat 2025 Pazar
Oğlum Büyük Düşünmeye Başladı
Piyasanın durumu malum baba. Harçlığıma zam istiyorum.
Zam yaparım yapmaya evlat. Ama bu, memleketin hayrına olmaz.
Baba yapacağın zammın memleketin hayrı ile ne alakası var?
Öyle deme evlat. Sana yapacağım her zam memleketin geleceğini ilgilendirir.
Vazgeçtim zamdan. Boş ver şimdi zammı. Bana vereceğin zamla memleketin geleceği ne alaka? Bunu bana bir açıklar mısın?
Açıklarım açıklamaya ama bana kızmayacaksın. Çünkü bunun mimarı ben değilim. Akıl hocam bir başkası.
Söyle haydi kızmayacağım.
Şimdi sana ne kadar zam yaparsam yapayım. Sen gidip bir ay içinde onun hepsini harcayacaksın değil mi?
Evet. Adı üzerinde harçlık.
İşte bu olmadı.
Niye?
Sana ne kadar harçlık verirsem vereyim. Mesela normal harçlığına bin lira zam yaptım diyelim.
Evet.
Şimdi sen bu zammın hepsini harcarsan, birikmiş ihtiyaçlarını giderirsen, bir anlık mutluluk yaşarsın ama enflasyonu azdırmış olursun.
Ya ne yapmam lazım baba?
Bu zammın 3 yüz lirasını harcayıp 7 yüz lirasını tasarruf edeceksin. Böylece enflasyonu azdırmayacaksın ve memleketin hayrına bir şey yapmış olacaksın.
Baba, sabah sabah dalga geçmenin hiç zamanı değil. Şaka ise hiç kaldıramam.
Ama kızmayacağım demiştin.
Mantıklı bir şey söyle de kızmayayım.
Bende mantık ne gezer. Bu mantığı da akıl hocamdan aldım. Kızacaksan ona kız. Bana niye kızıyorsun?
Yahu baba, verdiğin harçlığı o kadar kısmama rağmen zaten yetmiyor. Buna bin lira zam ilave etsen ne işimi görecek? Vereceğin bin lira zam zaten dişimin kovuğunu doldurmaz.
Sen yine de tasarruf etmeye, her ihtiyacını gidermemeye bak. Çünkü piyasayı azdırırsan enflasyonla mücadele akim kalır. Bu da memleketin hayrına olmaz işte. Ben bu yüzden sana fazla zam vermek istemiyorum.
Tamam baba. Zam istemiyorum. Zam vermediğin için sana kızmayacağım. Zaten yetmiyordu. Vereceğin zam da işimi görmeyecekti. Daha önce nasıl parasız pulsuz, yarı aç çarşı pazar dolaşmışsam yine dolaşırım. Senden istediğim, bu akıl hocan kim? Bunu söyle.
İsim önemli değil evlat. Ben seni bu düşünceyle ileride iyi yerlerde görmek isterim.
Mesela?
Bu şekil harcamayarak memlekete yapacağın katkı ve ürettiğin katma değer sonucunda baş tacı edilirsin.
Yani?
Beş dönem milletvekili seçilebilirsin. Seçildiğin partinin kaç dönem grup başkan vekili olabilirsin. Meclis komisyonlarında başkan olabilirsin. Ekonomi yönetiminden dolayı ekonomi bakanı olursun. Partinin merkez karar yönetim kurulunda zaten banko olursun. Bu da bir sonraki dönemde de vekilliği garantilemen demektir.
Tüm bu makamlar bana, harcamayı kısıp tasarruf ettiğim zaman mı verilecek?
Ne sandın ya. Orta düzeyde İngilizce bilirsen, evlenip dört çocuk sahibi olursan daha iyi olur.
Yalnız ben iyi derecede İngilizce biliyorum. Zararı olur mu?
Bunu orta seviyeye indir. Fazlası zarar, ortası karar olur.
Evlilik?
Evlen. Dört çocuğun olsun. Beklemeye koyul. Arkası gelir. Bu arada üçüncü çocuk için beş yıl boyunca aylık beş bin alırsın. Bir de dördüncü geldi mi yaşadın demek. Çünkü daha fazla çocuk parası alırsın.
Beş yıldan sonra?
Beş yıldan sonra çocuğun masrafı olmaz. O yüzden beş bine de gerek yok. Çocuğun da tıpkı senin gibi tasarruf sahibi biri olur. O da sonunda senin gibi muradına erer.
Ben gidiyorum.
Nereye? Daha harçlığına zammı netleştirmedik.
Zam da istemiyorum. Daha önce verdiğin harçlığı da.
Ne yapmayı düşünüyorsun parasız pulsuz, aç ve susuz?
Oruca niyetlenmeye.
Oruç ne alaka evlat?
Beni bu ahvalden ancak yemezsem, içmezsem, hep oruç tutarsam, oruç adam olursam kurtarır.
Bak kafan çalışmaya başladı. Haydi göreyim seni. Yolun açık olsun evlat. Ölmez, sağ kalırsan bil ki yaşadın. Bu arada beni de çok rahatlattın. Bu arada gideceğin yere de yürüyerek gidersin.
İyi olur baba.
Böylece masrafsız biri olursun. Bu da memleketin hayrı demektir.
21 Şubat 2025 Cuma
Kar Sevincimiz Nasıl Olmalı?
20 Şubat 2025 Perşembe
Yokluktan Varlığa
8 Şubat 2025 Cumartesi
Kar Niye Yağsın?
4 Şubat 2025 Salı
Çay Parası
Bakanlık müfettişleri rehberlik ve denetim, inceleme ve soruşturma için gruplar halinde tüm Türkiye’ye dağılırlar.
Ankara’dan bölgelerine gittikleri zaman okulları denetlerler. Bu denetimleri de iki, üç hafta falan sürer.
Konya’nın bir ilçesinin büyük bir beldesindeki endüstri meslek lisesine de denetim için bakanlık müfettişleri gelir.
Müfettişler çalışma odası olarak okul müdürünün odasını kullanırlar.
İncelenecek evrakları okul müdüründen isterler.
Okul müdürü, çay, kahve ne içersiniz diye sorar.
Derler ki “bizim prensibimizdir. Biz teftişe gittiğimiz kurumdan yemeyiz, içmeyiz”.
“Siz bilirsiniz” der okul müdürü.
Onlar hummalı bir şekilde çalışırken, okul müdürü ara sıra hizmetlisinden çay ister ve yanlarında içer.
Bir böyle iki böyle. Müdür içiyor ama kendileri çay içmiyor. Çünkü prensipleri bu.
Yalnız bu okuldaki teftiş bir hafta sürecek. Beş gün boyunca çaysız ne yapacaklar?
İçlerinden bir tanesi, “Müdür bey, çayı kendi başına içiyor. Bize söylemiyor” diyerek okul müdürüne laf dokundurur.Müdür de “Efendim, içmeyiz dediniz. Bu durumda ne yapabilirim, siz söyleyin” şeklinde cevap verir.
“Çay içeriz ama parasını vermek şartıyla” derler.
Okul müdürü de tamam der. Çaylarını söyler. Çayları getiren hizmetliye, “Gidinceye kadar müfettişler istedikçe çay getireceksin. Kaç çay içtiklerini yazacaksın. Giderken içtikleri çayın parasını verecekler. Tamam mı” diye tembihler.
Bu tembihi koridora çıkıp tekrar söyler. Çünkü anlattığına göre hizmetlisinin kafası biraz kalınmış. Bir lafı hadi deyince birden anlamazmış.
Müfettişler denetimi bitirip öğretmenlerle toplantı yaparlar.
Ardından ayrılmak için bahçeye inerler. Okul müdürü de uğurlamak için onlara refakat eder.
Müfettişler arabaya binip tam giderlerken, müfettişlere çay getiren hizmetli, durun diye bağırır ve koşarak yanlarına gelir.
Hizmetlinin koşarak geldiğini gören müfettişler bekler.
Hizmetli, “Hani siz çay parasını vereceğidiniz. Vermeden nere gidiyoruz? Şu kadar çay borcunuz var” der.
Hizmetlinin bu yaptığına hepsi hem güler hem şaşırır. Başmüfettiş hiç bozuntuya vermeden, “Müdür bey, bu hizmetlinin kıymetini bil” der ve çay borçlarını kuruşu kuruşuna ödeyip ayrılırlar.
19 Ocak 2025 Pazar
İmralı Heyetinde Ben de Olmalıyım
Çocuklarıma Mirasım
15 Ocak 2025 Çarşamba
Aile Yılında Ben
7 Ocak 2025 Salı
Davacının Ahmağı
Umut Hakkından Ben de Yararlanmak İstiyorum
Aile Yılı
2 Ocak 2025 Perşembe
Suya Ayar Vakti
30 Aralık 2024 Pazartesi
Ziyaret Kurallarım (!)
16 Aralık 2024 Pazartesi
Takkem de Takkem
4 Aralık 2024 Çarşamba
Protesto Neyinize Sizin?
Yapılan her şeyde bir hikmet varsa,
Sizin adınıza her şeyi yapıyor, saçını süpürge ediyorsa,
Gece gündüz koşturuyor, uyumuyorsa,
İşgalci devleti protesto için miting yapıyorsa,
İşgalci gücü her platformda eleştiriyor ve veryansın ediyorsa,
Onların gözünün içine baka baka onlara terörist diyorsa,
Terör devletini sürekli gündemde tutuyorsa,
Siyonizm’e karşı yedi düvel ile mücadele ediyorsa,
Tüm bunları ve daha fazlasını sizin adınıza yapıyorsa...
Tüm bunları takdir etmeniz gerekiyorken size ne oluyor da protesto etmeye kalkıyorsunuz?
Sonra protesto neyinize sizin?
Ne anlarsınız ayrıca siz protestodan?
Bir protesto yapılacaksa sizin adınıza biz onu da yaparız. Nitekim yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır.
Hakaret değil mi bu yaptığınız protesto?
Halbuki takdir beklenirdi sizden.
Yaşa, var ol demeniz gerekirken Siyonizm’in dili ve ağzı olmaya kalkıyorsunuz.
Vah yazık size! Boyunuzdan utanın.
Kalıbınıza yazık!
İnsan sıkılır böyle yaparken.
Hiç utanma ve sıkılma da mı olmaz insanda?
Hakaret ettiniz de ne oldu? Boyladınız kodesi.
Haydi kurtarın kendinizi bu dört duvardan.
Bu daha iyi günleriniz.
Sicilinize de işlenecek daha.
İyi hal kağıdınız lekelenecek.
Ne işe yaradı şimdi?
Yazık değil mi size?
Ağzı ve dili olduğunuz Siyonizm haydi sizi kurtarsın da göreyim.
Bu yaptığınız da kulağınıza küpe olsun.
Bundan sonra uslu uslu oturmayı bilin.
Karışmayın bilmediğiniz işlere.
Biz ne yapıyorsak en iyisini yaparız. Çünkü biliriz. Sizin adınıza düşünür, sizin adınıza yaparız. Çünkü biz her yolun olduğu gibi bu yolun da kitabını yazdık.
17 Ekim 2024 Perşembe
Sosyal Medya Vergisi
Açığı kapatmak ve yeni kaynak bulmak amacıyla devlet yetkilileri nereden, nasıl vergi alabilirim diye düşünüp taşınıyor. Zaman zaman absürt vergi aldıkları da oluyor ama olsun.
Devletin işi bu. Zira vergiyle yaşıyor.
Belli ki ihtiyaç var.
Bir vatandaş olarak devlet yetkililerinin bu zor durumunda yanlarında olmak vatandaşlık görevi. Ben de bir şeyler yapmak ve çorbada tuzum olsun isterim. Bugüne kadar kimsenin aklına gelmeyen bir vergi türü önermek istiyorum.
Vergimin adı sosyal medya ve sanal âlem vergisi.
Bence devlet bu vergi türünü düşünmeli. Hemen yürürlüğe koymalı.
Bu vergiyi koyduğu takdirde hazinenin dolacağını düşünüyorum. Üstelik sürekli olacağı için cari fazlası vermeye başlayacaktır.
Nasıl olacak bu derseniz, adından da anlaşılacağı üzere bu vergiyi almak kolay. Yeter ki devlet bu vergiyi koysun.
Sosyal medya hesabı olan herkes bu vergiyi ödemekle yükümlü olacak. Kişinin kaç hesabı varsa o kadar vergi ödeyecek.
Ayrıca her sosyal medyaya girişte giriş vergisi adı altında bir miktar vergi alınabilir.
Sosyal medyada eğleştiği süre boyunca günlük, aylık vergi miktarı belirlenebilir.
Paylaşım yapandan her paylaşım başına, okuyup beğenenden beğeni başına, yorum yapandan yaptığı yorum sayısınca vergi düşünülebilir.
Sosyal medyaya girdiği halde hiç paylaşım yapmayan, yorum yazmayan, beğeni işareti bırakmayan, kısaca renk vermeyen ve iz bırakmayandan faydalanma vergisi alınabilir.
Cuma mesajı paylaşanlardan resim formatında paylaşana ayrı, yazıyla paylaşana ayrı olacak şekilde mesaj vergisi konabilir.
Bir partinin, bir ideolojinin trolü olanlardan trol vergisi alınabilir.
Devlet memuru olduğu halde mesai saatleri içerisinde paylaşım yapandan kallavi vergi alınabilir.
WhatsApp aracılığıyla durmadan yazı gönderen, mesaj gönderenlerden rahatsız etme vergisi alınabilir. İletişim aracını boş yere meşgul ettiğinden dolayı daha fazla vergi konabilir.
Dijital ortamda yazı okuyandan okuma vergisi düşünülebilir.
Arama motorlarından herhangi bir konuda arama yapandan arama vergisi alınabilir.
İnternet üzerinden döviz ve altın fiyatlarına bakanlardan servet vergisi alınabilir.
Sanal aleme reklam verenden reklam vergisi alınabilir.
Sanal oyun oynayandan dijital oyun vergisi alınabilir.
Bir Web sayfasına girildiği zaman çerezleri kabul et diyenden çerez vergisi alınabilir.
Daha neler neler...
Kısaca, devlet bu konuda kafa yorsun. Devlet ihya olur. Paraya para demez.
Burada herkes sosyal medya hesabını kapatır denebilir. Devlet her 18 yaşını doldurandan sosyal medya hesabı açmasını zorunlu kılabilir.
Hesap açmak istemeyene vatan haini, terörist muamelesi yapılabilir. Kanına baktır denebilir.
Bu vergi türünde vergi kaçırma durumu da olmaz. Çünkü kimin ne zaman girdiği, ne kadar bu alemde durduğu, ne yazıp çizdiği belli. O yüzden kimse vergi kaçıramaz.
Gördüğünüz gibi çözüm çok kolay. Yeter ki istensin.
Bu konuda, vekillerden biri destek isterse kanun teklifi hazırlamada yardımcı olurum.