Konuştuğu zaman mangalda kül bırakmıyor. Ağzından bal damlıyor mübareğin. Öyle konuşuyor ki yaptıklarını bilmez isen dürüstlük abidesi der, 100 puanı yapıştırırsın. Dünyalık işi yok, derviş gibi yaşıyor dersin. Çünkü iyilik onda, doğruluk onda, bütün iyi olanları toplamış üstünde. Sanırsın ki dünyada bir iyi o var. Ondan başka iyi yok. Çalmayan, çırpmayan biri aynı zamanda. Her dalda oynamasına, her naneyi yemesine, her dediği kendisinde olmasına rağmen kendinden olmayıp karşı cephede yer alan rakiplerine öyle şeyler söylüyor ki dinlerken küçük ve büyük dilinizi yutarsınız. Bunları ben mi yapıyorum yoksa sen mi neûzü billah dersin. Kendisi yunmuş yıkanmış olunca haliyle mübarek ağzından başka türlü söz sadır olamaz zaten. Dil kalbin aynasıdır dedikleri, Ele verir telkini, kendi yutar salkımı dedikleri, Şecaat arz ederken merdikıpti sirkatin söyler dedikleri, Üzümü çifter çifter yerken muhatabına çifter yiyor dedikleri, Söz ve eylem çelişkisi dedikleri,