Ana içeriğe atla

Enflasyon Şampiyonu Ülke

2023 Aralık ayı enflasyon rakamları açıklandıktan sonra  diğer ülkelerle Türkiye enflasyonunu kıyaslayan bir liste sosyal medyada paylaşıldı. Kıyasın aslı var veya yok bilmiyorum. Daha doğrusu sosyal medya paylaşımlarına temkinli yaklaşıyorum. Çünkü bu platformlar çoğu zaman bir konuda algı oluşturmak için kullanılıyor. Eğer bu paylaşımın aslı yoksa kamuoyunu yanlış yönlendirdiklerinden dolayı servis edenler hakkında işlem başlatılması gerekir. En azından ilgili kurum ya da kuruluşların, bu paylaşımın gerçekliği yoktur. Diğer ülkelerin enflasyon oranlarının doğrusu şu demelidir. Şayet paylaşımın adlı varsa oturup bir düşünmek gerekir. 

Önce listeye bir bakalım. Bu paylaşıma göre Türkiye enflasyonunun yıllık bazda 64,8 olduğunu hepimiz zaten biliyoruz. Çünkü TÜİK'in açıkladığı oran bu. ENAG ise 127,21 çıkarmış. Kamuoyu ENAG'ın rakamlarını doğru kabul etse de geçerli olan TÜİK'in rakamı. 

Listede yer verilen 20 ülkenin (Rusya, Hindistan, Bulgaristan, Ukrayna, Norveç, İngiltere, İsrail, Fransa, Almanya, Kanada, Amerika, İspanya, Yunanistan, Japonya, Hollanda, Belçika, İsviçre, Portekiz, İtalya, Çin) enflasyonuna bakalım. Hepsi toplanmış. 20 ülkenin toplam enflasyonu 63,9 çıkmış. Ülke olarak 20 ülkenin toplam enflasyonuna 0.9 puan fark atmışız.

20 ülkeyi geçtim. 2 senedir savaş yapan Rusya ile Ukrayna'nın enflasyonu dikkatimi çekti. Rusya 7,5 oranla 20 ülkenin başında yer alırken, Ukrayna ise 5,1 oranla 4. sırada yer alıyor. 

Rusya'nın enflasyonda başı çekmesi anlaşılır. Çünkü iki yıldır savaş yapıyor. Ukrayna hakeza. Ülkesi savaş mahalli. 

Normal şartlarda bu iki ülkenin enflasyonunun fırlaması lazım. Ama gel gör ki ikisinin toplamı 12,6 görünüyor.

Bizim ülkeye ne oluyor? Rusya'yı da Ukrayna'yı da diğer geriye kalan 18 ülkeyi de sollayıp geçmiş. Üstüne hepsinin toplamına fark atmış. Gören de Türkiye bir savaş hali yaşıyor sanır. Hoş, savaş hali yalatan ülkelerin enflasyonu da ortada.

Bu durumda ya bizim ülkede bir sorun var ya da diğer ülkelerde bir sorun var. 20 ülkenin hepsi yanlış yapamayacağına göre sorun bizim ülkemizde görünüyor.

Sorunu görsek gam yemeyeceğim. En azından niye böyle olduk diye oturup bir düşünürüz. Bu yüksek enflasyonu düşürmek için çaba gösteririz. Böyle yapmadık. Kaç yıldır;

"Yanı başımızda Rusya-Ukrayna savaşı var" dedik. "Covid 19'un etkileri. Tüm dünyada böyle" dedik. "Tüm dünyada küresel bir kriz var" dedik. "Biz yine başka ülkelere göre iyiyiz. Bizde en azından ürün var" dedik. "Avrupa'daki ürün fiyatlarını TL'ye çevirerek bizde yine ucuz" dedik. "Dış güçler ekonomimize operasyon çekiyor" dedik. "Biz pandemide esnafa yardım ettik" dedik. "Biz enerjiyi dışarıdan alıyoruz" dedik...

Hasılı dedik oğlu dedik. Hem de milletin gözünün içine baka baka. 

Sanki pandemi bir bizde vardı? Sanki pandemide bir biz yardım ettik?  Sanki enerjiyi dışarıdan ithal eden bir ülke biziz? Sanki küresel ekonomi bir bizi vurdu?

Hülasa, tablo ortada. Enflasyon şampiyonuz. Başkası, bizim bu zam şampiyonluğumuza bakarak nasıl yaşadığımıza şaşırıyordur. Üstelik gereksiz yere arkasına sığındığımız mazeret, gerekçe ve bahanelerimizle daha da bir rezil olduk.

Aslında bir konuda mazeret uydurmak, başka gerekçelerin arkasına sığınmak, gerçekleri örtmenin, kısaca yalanın bir başka versiyonudur.

Kimse kusura bakmasın, 20 ülkeye fark attığımız bu yüksek enflasyon; beceriksizliğimizin, zamanında tedbir almayışımızın, nasla oynamamızın, yanlış politikamızın, bu yanlış politikada ısrar edişimizin, problemi yok kabul edişimizin, üç beş oy uğruna seçim ekonomisi uygulamamızın, olur olmaz her şeye müdahale edişimizin, emaneti ehline vermeyişimizin, ekonomide macera aramamızın, ben yaptım oldu dememizin, Merkez Bankası rezervlerini bir hiç uğruna çarçur etmemizin bir sonucudur.

Ezcümle deyin ki ağzımıza yüzümüze bulaştırdık. Kabulümüzdür. Çünkü bu da bir erdemdir. 

Yorumlar

  1. Merhabalar.
    Dilinizi artık kemiklendirin. Mevcut iktidarın ve sitemin aleyhinde konuşmak, yazmak artık suç.
    Bundan sonra artık sadeece kuşlardan ve böceklerden konuşup, yazacağız.
    Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zamanında bloğun adını dilimde kemik var koymalıymış. Ağzımdan nasıl çıktıysa dişin kemiği yok koymuşum. Oymuş, dilim kemik tutmuyor.

      Sil
  2. Merhabalar.
    İşte hakkında cesurca konuşulacak ve yazılacak bir durum:
    "...Kimse kusura bakmasın, 20 ülkeye fark attığımız bu yüksek enflasyon; beceriksizliğimizin, zamanında tedbir almayışımızın, nasla oynamamızın, yanlış politikamızın, bu yanlış politikada ısrar edişimizin, problemi yok kabul edişimizin, üç beş oy uğruna seçim ekonomisi uygulamamızın, olur olmaz her şeye müdahale edişimizin, emaneti ehline vermeyişimizin, ekonomide macera aramamızın, ben yaptım oldu dememizin, Merkez Bankası rezervlerini bir hiç uğruna çarçur etmemizin bir sonucudur..."
    Kaleminize, emeğinize, gönlünüze ve yüreğinize sağlıklar dilerim.
    Selam ve saygılarılamla.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde