“Bir sahabi savaşta ‘lâ ilâhe illallah’ dediği halde birisini öldürmüştü. Resulüllah buna kızdı ve onu azarladı. Sahabi, ‘O bunu korkusundan söyledi’ deyince Resulüllah, ‘Kalbini yarıp baktın mı, sen kıyamette bunun hesabını nasıl vereceksin!’ dedi ve öfkeli bir halde bunu o kadar çok tekrarladı ki sahabi, ‘Keşke şu ana kadar Müslüman olmamış olsaydım’ diye temennide bulundu. (Ebu Davud, sahih) Bir gün Resulüllah’a kaba davranan birisi için Halid bin Velid, ‘Şunun boynunu vurayım mı ya Resulallah?’ dediğinde, ‘Hayır, namaz kılan birisi olabilir’ buyurdular. Halid; ‘Öyle namaz kılanlar var ki, dili başka kalbi başkadır’ deyince Resulüllah: ‘Ben insanların kalplerini deşmek, karınlarını yarmak için gönderilmedim’ buyurdu. (Bezzar, hasen)” Ömer anlatıyor: Rasûlullah (a.s) buyurdular ki: “Ameller ancak niyetlere göredir. Herkese niyet ettiği şey vardır. Öyleyse kimin hicreti Allah'a ve Rasûlü’ne ise, onun hicreti Allah ve Rasûlü’nedir. Kimin hicreti de elde edeceği bir dünyalığa ve