Bugünlerde hafta içi her gün 8.30 sularında evimden çıkıp Evliya Çelebi
Parkı-Lastik Durağı-Meram Sanayi-Meram Belediyesi-Çeçenistan Caddesi ve Ahmet
Özcan Caddesi güzergahını kullanarak Ahmet Özcan Caddesine giriyor, Altı yol’a
kadar gidiyorum. Akşamleyin de 17.30 sularında aynı yolları takip
ederek geri geliyorum.
İzlediğim yollar araç trafiği yönünden hem sabah hem de akşam yoğun
olmasına rağmen sabah trafiği bir sıkışıklığa meydan vermeksizin akarken akşam
trafiği neredeyse kilitleniyor.
Sabah trafiğinde trafiği aksatan tek sorun, birbirine yakın kavşaklardaki
düzensiz sinyalizasyon sistemidir.
Evliya Çelebi Parkının köşesinden Meram Yeniyol’a çıkmak için kırmızı
ışıkla güne başlıyorum. Sola dönüp Lastik Durağından sağa kontrollü geçeceğim.
Çarşı yönüne giden araçlar, sağlı sollu durunca kırmızı ışığa yakalanmış gibi
karşıya gidecek aracın sağa dönüşü açmasını bekliyorum. Bazen, yolun solu
müsait olmasına rağmen bizim insanımız kontrollü geçişi kapatıyor. Sen onu
beklerken ya da kaldırıma çıkıp geçmeye çalışırken onun seni dikiz aynasından
dikizlemesi görülmeye değer. Çünkü bu seyrin ayrı bir zevki var. Böylesi
durumlarda yani sağa kontrollü geçişlere insanımız izin vermeyecekse belediyelerimiz
kontrollü geçiş için niçin kavşak düzenlemesi yapar ve masraf eder? Bunu da
düşünmüyor değilim. Neyse güç bela sağa dönüyorum. Bir, bir buçuk km sonra Meram
Sanayi ışıklarını beni bekler görürüm. Oradan kurtulur kurtulmaz, belki yeşili
yakalarım diye bir km ötedeki Meram Belediyesi ışıklarına sürüyorum. Burada da
aynı muamele ile karşılaşıyorum. Toplamda 2-3 km.lik bir mesafede birbirine
yakın bu kadar kavşağın hepsinde sürücüyü ışıkla durdurmanın trafik
sinyalizasyon şube müdürlüğü nezdinde de zevki bir başka olsa gerek. Bu yol
güzergahında seyrederken hasret kaldığım yeşili uzaktan görünce acaba bu sefer
geçebilir miyim diye gaza yükleniyorum. Ben varıncaya kadar "Hop hemşerim!
Biz neyiz burada, bizi es geçemezsin" dercesine yeşil önce sarıya ardından
kırmızıya dönüyor. Ahir ömrümde bir sinyalizasyon şube müdürü olursam aynı
zevki tatmak isterim.
Çeçenistan Caddesinden Ahmet Özcan’a doğru yaklaşırken son kez kırmızıya
yakalanıyorum. Sonrasında yeşil dalga beni bekliyor. 60 hızla üç tane kavşağı
durmadan geçerken mutluluğuma diyecek yok. Bunun zevki de benim için bir başka.
Akşam 5,5 sularında geri dönerken sabahında yeşil dalga marifetiyle bir
çırpıda geçtiğim Ahmet Özcan Caddesinden yeşil dalgaya rağmen transit geçmem
mümkün değil. Yolu tanıyamıyorum. Bir an için başka bir yola mı girdim diye
düşünmeden edemiyorum. Zira tıkanıp kalıyor yol. Çünkü sinyalizasyon müdürünün,
burada bari ışığa yakalanmadan geçip gitsinler dediği bu yolda bu sefer bazı
sürücüler bayrağı devralmış görünüyor. Zira ne kadar sümsük varsa bu yolda
toplanmış oluyorlar bu saatte. Üç ışıktan ikisine yakalatıyor seni. Çünkü çoğu
60 hızla gitmediği için senin de bu hızla gitmen mümkün değil. Sola dönecek
kimi sinyal vererek sağdan sola geçmeye çalışıyor kimi de sağdan sola doğru
yanaşıyor. Işıkta duran da kalkıvermiyor. Kalkayım mı kalmayayım mı diye
düşünüp duruyor. Kalkarken de iki işi birden yapıyor: Kendisi geçecek seni de ikinci
kırmızıya yakalatacak. Haklarını yemeyeyim, bunda da başarılı oluyorlar. Belli
ki aceleleri yok, evlerine gitmek istemiyorlar ve eve ne kadar geç gidersem kar
diye düşünüyorlar. Bun yaparken de Ahmet Özcan’da trafiği felç etme gibi bir
misyon üstlenmişler kendi kendilerine. Bunların zevkleri de kendileri ağır ağır
kavşaktan geçerken ikinci kez ışığa yakalanan araçları dikizlemek.
Burnumdan soluyarak Ahmet Özcan’dan güç bela çıkıyorum. Önümden giden
sümsükler ise sinyalizasyon müdürüne “Müdürüm! Biz buradaki vazifemizi yerine
getirdik. Bundan sonra top sende” dercesine, sabahki yakalandığım ışıkları,
sanki hiç yeşile dönmemiş gibi beni bekler görürüm.
Evliya Çelebi Parkının köşesinden sağa kontrollü geçiş yaparak geçiyorum.
Şükür ki tüm ışıklar bitti. Bundan sonra yolların kralı benim diyorum. Bu sefer
de “O kadar da sevinme! Beni yok kabul edemezsin. Ben neyim burada” diyen 30’la
giden bir sürücü düşüyor önüme. Gideceğim yolu da biliyor. Çünkü sağ, sol ve
düz giden o kadar yol olmasına rağmen evime dönen yola kadar önümde bana eşlik
ediyor. Allah hayrını versin bunların. Sahi bu yollarda, belirlenen hızın
üstünde gidene ceza var da kaplumbağa hızıyla giderek trafiği felç edenlere
ceza yok mu bu ülkede?
*08/02/2021 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde Barbaros ULU adıyla yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder