Bey amcanın yaramaz mı yaramaz bir oğlu varmış. Hiçbir işte dikiş tutturamamış. Kırdığı önünde, döktüğü arkada imiş. Babası hep arkasını toplamış. Bundan bir şey olmaz, vatan ve millete hayır gelmez demiş durmuş. Ama ne edersiniz ki evlat. Ne alınır ne de satılır. İllallah demiş baba oğlundan. Senden bir cacık olmaz demiş durmuş. Senin gibi evlat evlerden ırak demiş. Ve dişlerini sıka sıka ömrünü tamamlamış. Gel zaman git zaman bey amcanın oğlu köye muhtar olmuş. Oğlanın muhtar seçilmesi babaya göre kıyamet alameti. Ama baba görmemiş bu durumu. Kedi olalı bir fare tutan oğlanın muhtarlığı nasıldır bilinmez ama oğlanın keyfine diyecek yoktur. Hiçbir işe yaramaz ve bir kesere sap olmaz dediği oğlunun muhtarlığını babası görse idi garibim kalpten giderdi mutlaka. Bir zaman olmuş. Köydeki bir faniye hak vaki olmuş. Cenazeye son görevini yapmak üzere muhtar da merasime katılmış ve salın başına gelmiş. Sala yapışmış ve mevta ile konuşur gibi kendi kendine konuşmuş. "A