Sünnet deseymiş
Nasreddin Hoca'nın evine
bir gün üç molla misafirliğe gelir. Üçü de birbirinden oburmuş. Hoca ne yemek
çıkarmışsa silip süpürmüşler. O kadar ki sahanlarda yemek bitince,
"sünnettir" diye ekmekle iyice sıyırırlarmış. Bu sırada odaya
Hoca'nın oğlu girmiş. Mollalar Hoca'yı memnun etmek için:
“Aman ne güzel
çocuk...Adı ne bunun? diye sormuşlar. Hoca:
“Adı Farzdır”, demiş.
Mollalar şaşırıp birbirlerine bakmışlar:
“Bu ne biçim isim Hoca Efendi?” demişler. Şimdiye kadar böyle bir isim hiç
duymamıştık.
Hoca hemen taşı gediğine
koymuş:
-Yaaa! Sünnet deseydim, onu da yiyecektiniz.
Vaaz
Papazın biri vaaz
verecekmiş ama çok heyecanlanıyormuş. Gitmiş başpapaza, “Papaz efendi, ben vaaz
vereceğim ama çok heyecanlanıyorum” demiş. Papaz, “O zaman git, biraz şarap iç
heyecanın geçer” demiş. Adam, şarabı içmiş, sonra da vaazı vermiş. Vaazdan
sonra gitmiş papaza, demiş nasıldı, papaz efendi, beğendiniz mi? Papaz, "Güzeldi yavrum ama bazı hataların var:"
1)Merdivenden yürüyerek ineceksin tırabzandan kaymayacaksın.
2)Duaların sonunda oleeeey değil, amin diyeceksin.
3)En önemlisi de İsa, Tanrı'nın oğlu, sütçünün çocuğu değil.
Asker
Temel, bir gün her işe
karışan Cemal'e patlar:” Ula uşağum, sen asker misun da her işe purnuni
sokaysun?
Not: Asker bu işleri bıraktı.
Kışlasına çekildi. Görevini yapıyor. Yalnız askerin bıraktığı üzerine vazife olmayan
bu işe başkaları soyundu. Biraz dikkatli bakılırsa, her işe maydanoz oldukları görülür.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder