Hutbe içerikleri üzerine bir değil, birkaç yazı kaleme aldım. Bu konuyu her gün ele alsam, hutbe konularını belirleyenlerin, minberde insanımızın derdini dert edinme gibi bir irade ortaya koyacaklarına dair ümidim kalmadı. Nice zamandır hutbeler, yatak ve yastığı eksik mışıl mışıl uyutma görevini yerine getiriyor. Sizin böyle bir derdiniz var mı bilmiyorum ama ben, hutbe konularını yasak savma babından, dostlar alışverişte görsün türünden görüyorum. Gündelik siyasetin dışında, toplumu ilgilendiren her meselenin hutbe konusu yapılması gerekirken ibadet, taat ve belli ritüellere hapsedilmiş, aynı konuların temcit pilavı gibi önümüze konduğunu görüyoruz. Nedense Diyanet, belirli gün ve haftaları takip etmekten başka bir işlev görmüyor. Sanırsınız ki konu sıkıntısı çekiyor. Ne demek istediğimi çok geriye gitmeden örneklendireyim: -12.02.2021 tarihli "Manevi huzur iklimine girerken" başlıklı hutbenin konusu; üç aylar, recep ve regaib üzerine, -05.03.2021 tarihli "İsra v