Cumartesi 13.00 suları. Bir elinde poşeti, diğer elinde kol çantası, yanında çocuğu ile otobüse binip ters istikametteki boş olan iki koltuğa oturmuş bir anne dikkatimi çekti. Otobüs sonraki duraklarda durdukça dolmaya başladı. Şoförün “Arkaya doğru ilerleyin” sözüyle birlikte anlayış göstererek 6 yaşındaki çocuğunu kucağına aldı. Yanındaki çocuğundan boşalttığı koltuğa oturan olmadı. Bana göz ucuyla “Otur” dendi. Ben de oturmadım, çocuğunu oturtsun diye. Küçük otobüsün en arkasına sırtımı verdim. Hanımefendi, sağ eliyle çocuğunu kucağına bastırdı. Koluyla çocuğunu tutmaya, eline; içerisinde çocuğunun yedek giysisi olması muhtemel poşeti yerleştirdi. Aynı zamanda 0.5 litre su şişesini avucunun içiyle beraber tuttu. Diğer eliyle kolundaki çantasını kendisine doğru bastırdı. Şimdi boşa çıkarttığı elini değerlendirmeliydi. O da ne? Boş olan eline telefonunu aldı. Başladı girmeye. Nereye girdi bilinmez. Ama kısa yolculuğuna diyecek yoktu. Gördüğüm profil nereye kadar gi