27/02/2016 günü gazetemizde yayınlanan yazımda bahsettiğim gibi bugün
sizleri, katsayı mağduru bir öğrencimin yazısıyla
baş başa bırakıyorum:
“Zulüm herkese,
katsayı ise İmam Hatiplereydi…
Kâhta’nın
Kilise köyünde dünyaya gelmişim. Babam bütün çocuklarını okutma gayretinde olan
biriydi. İlkokulun ilk iki yılını köyümüze yarım saat mesafedeki komşu köydeki okulda,
üç yılını da köyümüze yapılan okulda tamamladım…
Lisede üniversite sınavlarına
hazırlanmaya başladım. Hiçbir ön duyuru ve bilgilendirilme yapılmadan lise son
sınıfta 28 Şubat’ın, İHL öğrencileriyle ilgili kararları uygulanmaya başlandı. Bizler lise son sınıfa
geçmenin heyecanı içinde iken bu kararlarla birlikte ne yapacağımızı bilemez
olduk. Hiçbir konuda net bilgi alamıyorduk. Okul idarecilerimiz de bize gerekli
yol göstericiliği maalesef yapamadılar. Bazı arkadaşlarımız okuldan kaydını
sildirip açık liseye geçti ve katsayı zulmünden kurtulmuş oldular. Bizler ise
imam hatipli kimliğimizi bırakmak istemiyorduk. Aldığımız eğitime ve kendimize
güveniyor, bizlerden kesilecek puanları telafi edebileceğimizi düşünüyorduk. Sınav
sonunda ne kadar büyük bir yanılgıya düştüğümüzü acı bir şekilde gördük. Okulun
medarı iftiharları olan, aldıkları puanlarla çok güzel yerlere gelebileceklerini
gösteren bütün arkadaşlar, sınav sonunda büyük bir haksızlıkla karşılaştı ve
hiçbiri hak ettiği üniversiteye gidemedi. Bütün soruları yapan arkadaşlarımız
bile ancak bir öğretmenlik veya Fen-Edebiyat bölümüne girebildi.
Bu kadar zor ve sancılı geçen ilk yılda
üniversitelerin herhangi bir bölümüne yerleşememiştim. Benim için bütün fedakârlığı
göstermiş olan aileme bunu nasıl anlatacaktım… Köye dönerken nasıl bir ruh
haleti içinde olduğumu çok iyi hatırlıyorum. Ailem beni bütün sıcaklığı ile karşıladı …”Evladım
İmam Hatipli isen istediğin kadar puan al sana hak vermezler” demişti annem… Ailemin
niyeti onların yanında kalıp onlarla yaşamamdı. Kendilerince haklıydılar da. Bu
düşünce benim için tam bir kâbustu. Çünkü ben ne olursa olsun okumaya devam
etmek istiyordum. Bunun için tekrar dershaneye gitmem ve bir yurt ayarlamam gerekiyordu.
Geçimini mevsimlik işlere giderek kazanan ailem için bu masrafları karşılamak hiç
de kolay değildi. Zor da olsa üniversite sınavına tekrar hazırlanmaya başladım.
Büyük bir zulüm olan katsayıyı geçmek için sınavdaki bütün soruları yapmak gerekiyordu.
Güzel bir hazırlık sürecinin sonunda sınava girmeye hazır hale gelmiştim. Girdiğim
sınavın hayatımın en önemli sınavı olduğu bilinci beni müthiş strese sokmuştu.
Çok şükür hedeflediğim puanı alabilmiştim. Yaşadığım stresi hala hatırlıyorum.
Bu katsayının bize yaşattığı dünyevi bir
zorluktu. Şüphesiz bu da çok zordu ama katsayının bizde yarattığı en büyük
tahribat manevi olandı… Bu o kadar zor bir dönemdi ki Rabbim kimseye yaşatmasın…
Bütün bu zorlukların sebebi olarak imam hatipli olmayı görüyorduk. Sanırım
dönemin iktidarının… İHL’li gençlere
vermek istedikleri mesaj da buydu. Bu günden bakılınca çok net görüyor ama
üniversite sınavına girip istediği puanı katsayı engelinden dolayı alamamış
olan bizler için bunu o zamanlar anlamak o kadar kolay değildi.
İki yılı bulan bu sınav süreci o kadar
yıpratmıştı ki, bu; üniversite hayatımı da menfi etkilemişti. Nihayetinde bu
sorgulama sürecini imam hatipten aldığım eğitimim yardımıyla aşabildim. Neden
böyle bir süreçle muhatap kılındığımızı çok şükür anlamış oldum. Elhamdülillah bu
zorlu süreci geçebildik ama bunu yapabilmek için erken …yaşta “Taşın, sert
ateşin yakıcı ” olduğunu bizzat öğrenmiş olduk.
…Kendi hayatım üzerinden anlattığım bu
sürecin…daha çetinini o dönemdeki bütün arkadaşlarım yaşadı... Anlatmaya
çalıştığım; 28 Şubat sürecinde yapılanların Anadolu’nun inançlı insanlarını her
alandan silme projesi olduğunu gösterme gayretidir…
Rabbim gelecek nesillere böyle zulümler
yaşatmasın. Yolumuzu aydınlatan hak erlerine selam olsun.” (Yasin KUŞÇİ Kâhta İHL
1998-1999 Yılı Mezunu)
02/03/2016 tarihinde Anadoluda Bugün gazetesinde yayınlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder