Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ocak, 2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Düğünde Yalnız Bir Araştırmacı

Bugün bir düğün vesilesiyle nicedir görmediğim 2014 yılının prenslerinden birini gördüm. Prensliği fazla uzun sürmedi. Şimdilerde neyi araştırıyor, bilinmez ama kendisine araştırmacı deniyor. Yani bankamatik memuru. Yattığı yerden maaş alıyor. Aklınıza, yattığı yerden maaş alabilir mi demeyin. Burası Türkiye olunca bal gibi olur. 90’lı yıllarda siyasette yer alan muhalefet partileri, iktidardakileri eleştirirken “İşe gitmeden maaş alanlar var. Tüyü bitmemiş yetimin hakkı var burada. Biz iktidara gelirsek bu bankamatik memurlarının işine son vereceğiz” şeklinde bir propaganda yaparlardı. Nedense eleştirilen, eleştirirken prim yapan ve oy getiren bu bankamatik memurluğunun bu ülkede bir türlü sonu gelmedi. Çünkü her gelen, devlette devamlılık esas prensibi gereği bu memurluğu devam ettirdi. Allah var, hepsi ölümlü olduklarını cümle aleme göstermiş oldular. Ne alaka demeyin. Çünkü kınadığı başına gelmeden kimse ölmezmiş. Neyse biz gelelim şimdilerde araştırmacı denen, özlük hakları baki

Mehmet Ali ACAR

Halen Mut Sebze ve Meyve Komisyoncuları Derneği Başkanlığı ve galericilik yapan Mehmet Ali ACAR, esnaflığının yanı sıra siyasette de bölgesinde tanınan bir şahsiyetti. Bir zaman MHP Mersin il başkan yardımcılığı ve milletvekili adayı da olmuştu. 27/01/2022 gecesi, daha altmışına merdiven dayamadan hayata veda etti. Ömrü mücadele ile geçen Mehmet Ali ACAR’ı erkenden kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyorum. Kendisine Allah’tan rahmet diliyorum. Sevenlerinin, ailesinin ve ülkücü camianın başı sağ olsun. Yakinen tanıdığım biri hakkında kalem oynatmak zor olsa gerek. Yazmak istiyorum, elim geri çekiliyor ama ne edersiniz ki dünyanın düzeni bu. Kendisi ile tanışıklığım 1980-1981 öğretim yılına dayanır. Orta ikinci sınıfta iken parasız yatılılık ve bursluluk sınavına girerek aramıza katılmıştı. Acısıyla, tatlısıyla bir beş yılı aynı sınıfta okuyarak geçirmiş, lise son sınıfa geçtiğimizde ise aramızdan ayrılarak son seneyi memleketinde bitirmişti. Ayrılsak da kopmamıştık birbirimizden. Konya’da

Gayri Kabili Kıyas *

Bugünlerde ülkede herkes ekonomist oldu. Anlayan da konuşuyor, anlamayan da. Bizi bu duruma sevk eden saik de etkisini derinden hissettiğimiz hayat pahalılığı ve yıllık çıkan yüksek enflasyon. Çektiğimiz bu hayat pahalılığı ve ürünlere gelen yüzde yüzü geçen zamlar, bu ülkenin başına ilk defa mı geliyor? Hükümetler böyle bir hayatı tasvip eder mi? Hayır. Bu ülke askeri darbeler gibi 8-10 senede bir ekonomik krizi çok gördü. Hükümetlerin birinci önceliği hep enflasyonla mücadele ile geçti. Halkımız belli rahatlama dönemleri hariç ömrünü kemer sıkma ile geçirdi. Tencere ve tavanın götüremediği hükümet yoktur sözüne bizim halkımız ve siyasetimiz yabancı değildir. Gerçekten de birçok hükümet ekonomik krizler dolayısıyla iktidarı kaybetti. Haliyle hayat pahalılığını ve yüksek enflasyonu hiçbir hükümet istemese de bu yıllarda adı konmamış bir ekonomik kriz ve hayat pahalılığı ile karşı karşıyayız. Hükümet tarafından alınacak tedbirlerle bir an evvel bu ekonomik dar boğazdan kurtulmayı temenn

Evladımın Yırtması *

—Baba, yırttık. —Neyi yırttık evlat. —Aile şirketini ekonomik darboğazdan kurtaracağım. —Nasıl yapacaksın bunu?  —Öyle bir yol izleyeceğim ki işletmemize müthiş müşteri akacak. Sürümden kazanacağız. İşlem hacmimiz artacak. Paraya para demeyeceğiz.  —Söyle artık, nasıl yapacaksan bunu. Amerika'yı yeniden mi keşfedeceksin yoksa? —Şu bizim ürettiğimiz ürün var ya. İşte onu 14 liradan müşterilerimize vereceğim. —Maliyetin altında değil mi bu? —Aynen öyle. —Zararına satış yapacaksın yani. —Evet. —Bizi iflasa götüreceksin demek bu. —Tam öyle denmez. Piyasayı canlandıracağım. —Sen şu dilinin altındaki baklayı çıkar hele. —Şöyle: Şimdi biz ürünümüzü 14 TL'den vereceğiz. Verdiğimiz bu ürünü 26 liradan geri alacağız. —Nedin lan sen? Sarhoş musun yoksa diyeceğim ama bilirim, içki içmezsin. Sen kendinde misin oğlum yoksa biri kafana mı vurdu? Sana işletmeyi bıraktım, sana kredi açtım diye beni pişman etme.  —Kızma baba.  —Kızdığım yok. Yalnız macera peşind

Müflis kimdir?

İşleri tıkırında iken kendini yenileyemediği ve çağı okuyamadığı için önce yerinde sayan, ardından batmamak için sağa sola borç takan, borcunu ödeyemediği için iflas bayrağını çeken ama iflas ettiğini belli etmemek için kendini olduğundan farklı göstermeye çalışan, sıfırı tüketmiş kişidir. Özellikleri nelerdir? İflas etmiştir ama iflas ettiğini kabul etmez ve bunu belli etmez.  Sürekli gündem değiştirir.  Kendisi ile yüzleşmez. Yalnız kalamaz.  Sağa sola sataşır.  Sakin değildir. Çabuk ve her şeye olur olmaz kızar. Üslubuna dikkat etmez. Kırar geçirir. Sesini yükseltir. Had bildirir, ayar verir.  Hırçındır. Hakaret eder.  En ufak bir eleştiriye gelmez. Çünkü hepsini hakaret kabul eder.  Alıngan ve iyi bir niyet okuyucusudur.  Aynaya bakmaz. Başkasının aynasından da başını çevirmez.  Prensiplere değil, kişilerle uğraşır.  Düştüğü bataklıktan ve iflastan kurtulmak için acaba bir çıkış bulabilir miyim diye her türlü argümanı tepe tepe kullanır. Yeter ki oradan kendisine bir ekmek çıkabile

Memnuniyet Araştırması ve Enes KARA (2) *

Ardından bir video ve yazı bırakan Enes, intihar gerekçesinde; “okuduğu okuldan ve çalışmaya başladıktan sonra görevinden çok memnun olmayacağını, ömrünün çalışmakla geçeceğini ve kaldığı yurtta gördüğü baskıdan şikayetçi olduğunu” belirtse de intihar bu kadar basit olmamalı. İzninizle burada bazı sorular ve açıklamalara kısaca yer vermek istiyorum: 1.       Çoğu gencin kazanmak ve okumak istediği tıp fakültesini kazanan bir genç niçin intihar eder? 2.       Cemaat yurdunda namaz kıldırılması, sohbet yaptırılması ve ders çalışmasına vaktinin kalmaması gibi nedenler intihar sebebi olmasa gerek. Belli ki Enes, psikolojik sorunlar yaşayan bir genç. Çoğu insan bu veya başka sebeplerden dolayı böyle sendrom yaşayabilir. Kimininki geçici olur kimininki de kalıcı. Allah kimseyi bu şekil imtihan etmesin ama Enes burada yanlış yapmıştır. Çünkü hiçbir sebep ve neden bize emanet vücudu yok etmeyi gerektirmez. 3.       Bu genç, bu iki konuyu ailesine açamamış, yurtta kalmak istediğini ailesi

Memnuniyet Araştırması ve Enes KARA (1) *

2010-2011-2012 ve 2016 62 2003 ve 2007 60 2013 59 2004-2005-2006 ve 2017 58 2008-2014-2015 56 2009-2018 54 2019 52 2020 48 Tabloda, 2003 yılından itibaren TÜİK’in düzenli olarak yaptığı “Yaşam Memnuniyet Araştırmasına” göre “18 yaş ve üzeri bireylerin” memnuniyet oranlarına küsuratsız olarak yer verilmiştir. Çok detaylı bir araştırma olan bu araştırmanın detaylarını merak edenler, TÜİK’in sayfasına girerek araştırmanın sonuçlarına ulaşabilir. Tabloda görüleceği üzere memnun olma durumu yıllara göre inişli-çıkışlı bir seyir izlemiş; 2003 yılında yüzde 60 ile başlayan memnun olma durumu bazı yıllarda 2 puan yükselerek 62’ye çıkmış, diğer yıllarda 59-52 arasında değişiklik göstermiş. Bu da gösteriyor ki 2020 yılına gelinceye kadar bu toplumun yarıdan fazlası hayatından memnun iken 2020 yılında bu oran yüzde 48’e

Ne İsteyeceğimi Biliyorum *

Yazıma hepinizin bildiği Timur ile Nasrettin Hoca fıkrası ile başlamak istiyorum. Sadede de sonra geleceğim. “ Timurlenk, Nasrettin Hoca‘nın bulunduğu şehre bir fil hediye etmiş. Fil, şehirde bağ, bahçe ne var ne yoksa silip süpürmüş. Bununla kalsa iyi, şehirdekiler fili beslemek için ambarda, kilerde ne varsa tüketmişler. Bakmışlar ki böyle olmayacak, şehrin ağaları Nasreddin Hoca’ya gelerek: "Aman hocam nedir bu filden çektiğimiz. Hünkâr seni dinler. Hünkârla konuş da şu fil belasını başımızdan alsın." demişler. Hoca; sakalını sıvazlayıp bir yol düşünmüş ama bulamamış. "Hadi o zaman hep beraber gidelim Timur’a: Bu fil başımıza dert oldu, geri almanızı rica ediyoruz diyelim, en iyisi böyle olacak" demiş. Hoca önde, ağalar arkada, huzura çıkmak için yola düşmüşler. Otağın kapısına gelindiğinde hoca, durumu tekrar görüşmek üzere arkasına dönmüş bakmış bir de ne görsün, ağalardan eser yok, arkasında in cin top oynuyor. Hoca, "Ben yapacağımı bilirim size

Tepkiler Neden Şimdi? *

2017 yılında çıkardığı şarkı yüzünden Sezen Aksu, çoğu kimsenin tepkisini çekti. Hz Adem ile Havva’ya cahil demesi doğru mu? Değil. Sanatçıya yakışmamıştır. Kem söz sahibine aittir. Ahzab Süresi 72. Ayette " Biz emaneti göklere, yeryüzüne ve dağlara teklif ettik; ama onlar bunu yüklenmek istemediler. Ondan korktular ve onu insan yüklendi.   Şüphesiz insan çok zalim, çok cahildir." denerek herkesin kaçındığı sorumluluğa talip olmasından dolayı insanın zalim ve cahilliğine işaret edilmektedir. TDK’ye göre Zalim : “Haksız ve acımasız davranan, katı yürekli, kıyıcı (kimse).                          Cahil : 1.Eğitim ve öğrenim görmemiş (kimse).                                     2. Belli bir konuda yeterli bilgisi olmayan (kimse). Ayeti kerimede “Allah, Adem’e tüm isimleri öğretti” derken Hz Adem’in ilk öğretmeninin Allah olduğunu, Allah’ın Hz Adem’e isimleri öğretmeden önce Hz Adem’in o isimlerin cahili olduğunu –cahil kelimesinin birinci anlamına bakarak- söyleyebili

Milli İçeceğimiz *

Milli içeceğimiz dendiği zaman ilk aklımıza gelen çaydır. Sabahtan başlarız çay içmeye. Kahvaltıda çay, yemeklerden önce çay, yemeklerden sonra çay, aralarda çay içeriz. Çaydanlık biter, bir daha demleriz. Bir eve misafir gitmişsek, bir esnafa uğramışsak çay ikramından nasibimizi alırız. Nasıl bir içecek ki dertlenince de içeriz, keyiflenince de yorulunca da dingin iken de. Hem de çaydanlık bitinceye kadar içeriz. Hele bir de çay kıvamında ise doldur doldur içeriz. Kimimiz de çaydanlığı yanına alır, demlik bitinceye kadar içer. Hızımızı alamayız, gerekirse aşılama yapar, çay içmeye yine devam ederiz. Hararetimizi alsın diye içeriz, soğukta içimiz ısınsın diye yine çay içeriz. İçimiz, dışımız çay dense yeridir. İçeriz içeriz, ziyade olsun diyerek son noktayı koyarız. Mübareklerin midesinde sanki çamaşır yıkanıyor. Çay servisi yapan, çay getirip götüren de çaydanlık bitince, oh be, dünya varmış diyerek derin bir nefes alır. Bizim bu çay sevdamızdan olsa gerek, çarşı pazarın her yeri çay

Başıboş Sokak Köpekleri *

Bir sahibi olmayan, başıboş köpeklerle başımız dertte. Özellikle sabahın erken saatinde okulun yolunu tutan öğrenciler, köşe başlarında kümelenmiş sahipsiz köpeklerle yüz yüze geliyor, büyük badireler atlatıyorlar. Sadece öğrenciler değil, büyükler de geçemiyor köpeklerden. Çoğu yolunu değiştirmek zorunda kalıyor. Ortalık köpekten geçilmiyor dense yeridir. Bu sahipsiz köpeklerden veli dertli, öğrenciler dertli, büyükler dertli. Köyler de böyle, şehir merkezleri de. Herkesin şikayetçi olduğu bu sahipsiz ve tehlike arz eden köpekler konusunda, devlet de bigane kalmadı. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, 27.12.2021 tarihinde yayımladığı 2021/24 sayılı Genelge ile sahipsiz ve tehlike arz eden köpeklerle ilgili belediyelerin ne tür tedbirler alması ve neler yapması gerektiği hususunda, 17 maddelik bir yazı gönderdi. Her türlü ayrıntının yer aldığı Genelgenin gerekleri yerine getirildiği takdirde tehlike arz eden başıboş köpeklerle ilgili insanımızın bir sorunu kalmayacaktır

Doğal Gaz KDV Oranı ve Vergi Adaleti *

Enerya Konya Gaz Dağıtım Anonim Şirketi, 09.01.2022 tarihinde okunup 13.01.2022’de düzenlenen doğal gaz faturamı, 14 Ocakta e-posta adresime göndermiş. Kaç para gelmiş diye merak ettim. Telefonumda açamadım. Remi bir kurum bilgisayarında açmayı denedim. Kurum sakıncalı bulduğu için sayfayı engelledi. İki gün, gelen faturamın meblağını görmeden işime gücüme koyuldum. Sonunda ne zamandır açmadığım evdeki bilgisayarımı açarak faturaya baktım. 547,89 TL’yi görünce sevindim. 550,00 lirayı görmemişim dedim. Ama sevincim fazla sürmedi. Çünkü benim gördüğüm ara toplammış. Faturanın toplamı 645,00 lira imiş. Ara toplama KDV eklenmiş. Bu da 98,62 lira tutmuş. Bu vesileyle devletin doğal gazdan aldığı verginin yüzde 18 olduğunu öğrenmiş oldum.  Alınan bu yüzde 18'lik dolaylı vergi, bana fazla geldi. Her daim vatandaşını yanında gören devlet, ısınma gibi zorunlu olan doğal gazdan bu kadar yüksek vergi almayarak vatandaşının yanında olduğunu pekâlâ gösterebilir, faturaların yüksek geldiği kış