Ana içeriğe atla

Tepkiler Neden Şimdi? *

2017 yılında çıkardığı şarkı yüzünden Sezen Aksu, çoğu kimsenin tepkisini çekti. Hz Adem ile Havva’ya cahil demesi doğru mu? Değil. Sanatçıya yakışmamıştır. Kem söz sahibine aittir.

Ahzab Süresi 72. Ayette "Biz emaneti göklere, yeryüzüne ve dağlara teklif ettik; ama onlar bunu yüklenmek istemediler. Ondan korktular ve onu insan yüklendi.  Şüphesiz insan çok zalim, çok cahildir." denerek herkesin kaçındığı sorumluluğa talip olmasından dolayı insanın zalim ve cahilliğine işaret edilmektedir.

TDK’ye göre Zalim: “Haksız ve acımasız davranan, katı yürekli, kıyıcı (kimse).

                         Cahil: 1.Eğitim ve öğrenim görmemiş (kimse).

                                   2. Belli bir konuda yeterli bilgisi olmayan (kimse).

Ayeti kerimede “Allah, Adem’e tüm isimleri öğretti” derken Hz Adem’in ilk öğretmeninin Allah olduğunu, Allah’ın Hz Adem’e isimleri öğretmeden önce Hz Adem’in o isimlerin cahili olduğunu –cahil kelimesinin birinci anlamına bakarak- söyleyebiliriz. En azından ayetin mefhumu muhalifinden bu anlam çıkar. Ama bu, Hz Adem ve eşine cahil demeyi gerektirmez.

İnsanda haksızlık yapma ve acımasız davranma var mı? Var. İnsan her konuda bilgi sahibi midir? Hayır. Çünkü bir konunun alimi olan, bir başka konunun cahili olabiliyor. Bu açıdan bakılınca insan bilmediğinin cahilidir.

Bir insana hele herkesin değer verdiği ortak değerlerimize cahil demek hakaret içerir mi? İçerir. Çünkü insana genel itibariyle tespit anlamında cahil denebilirse de bunu özele indirgemek doğru değildir. Ki bir insana cahil demek için onu tanımak gerekiyor. Sezen Aksu, Adem ile Havva’yı kitaplarda -eğer okuduysa- okuduğu kadar biliyordur. Onlara cahil derken sanki sabahtan akşama Hz Adem ve Havva ile beraber ve onları yakinen tanıyor gibi bir tavır takınıyor.

Şiirinde Aksu, “Selam söyleyin o cahil/Havva ile Adem’e” derken cahil gördüğü kişilere selam söyleyerek kendi ile çelişiyor. Öyle ya cahile niçin selam veriyorsun, senin gibi alim birinin cahillerle ne işi olabilir, demezler mi kişiye?

Sezen Aksu’nun şiirini okudum. Bir şey anlamadım. Şarkısını dinledim. Çok da haz almadım. Çünkü zevklerle, renkler tartışılmaz.

Gelelim gelen tepkilere… Bu şarkı çıkar çıkmaz -ki bu şarkı 2017’de çıkmış- atamız Adem ile annemiz Havva’ya cahil dedin denerek tepki gösterilse, bu tepkiyi anlar ve makul görürüm. Çünkü sıcağı sıcağına tepki anlaşılabilir. Tepkiler ne zaman gündeme geliyor? 2022 Ocakta. Yani 4 yıl sonra tepki gösteriliyor. İyi de niye dört yıl önce değil de şimdi? Bu tepki bana ister istemez şu fıkrayı hatırlattı: Yeniçeri ağası, bir Yahudi’ye takmış ve seni öldüreceğim demiş. Niye dediğinde, yeniçeri ağası “Siz Hazreti İsa’yı çarmıha germiştiniz” der. Yahudi, “İnsaf ağam, iki bin yıl önce olmuş” deyince yeniçeri ağası, “Olsun, ben yeni duydum” demiş.

Diyelim ki yeni duyduk ve tepkimizi dile getiriyoruz. Sezen Aksu bu şarkıyı müzisyen Yaşar Gaga ile birlikte çıkarmış. Tepkilerin içine Yaşar Gaga’yı niçin dâhil etmiyoruz da sadece Sezen Aksu’ya tepki gösteriyoruz? Hâlbuki şarkıyı birlikte çıkarmışlar. Biz hakarete mi tepki gösteriyoruz yoksa hakaret eden kişinin kişiliğine göre mi tepki gösteriyoruz? Şayet böyle ise bu ne kadar makul?

Kimsenin niyetini bilmem ama bu ülkede buna benzer olaylar zamanında değil de kullanılacağı zaman servis ediliyor. Böyle yapmakla acaba bir olay mı gizleniyor? Acaba gündem mi saptırılıyor? Gerçekten amaç ne burada? Tepkimizi ortaya koyarken perde gerisinde ne dönüyor, bunun üzerine de kafa yorarsak daha iyi olur kanaatindeyim.

*21/01/2022 tarihinde Barbaros ULU adıyla Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde