Bir zamanlar sakız çiğnemek orucu bozar mı soruları geride kaldı. Şimdi öğrenciler, "Bile bile orucu bozarsak 61 gerekir mi" diye soru soruyor. Bu soruyu da bir kişi değil, kaç sınıfta çok öğrenci sordu.
Bu yazımda bile bile oruç bozmanın kefaret gerekip gerekmediğini ele almak istiyorum.
İlmihal kitaplarımızda orucu bile bile bozmanın cezası olarak "İki ay peşi sıra oruç tutmak ve bozduğumuz gün kadar oruç gerekir" yazılı.
Halkımız da böyle biliyor. Daha doğrusu 61 gün oruç tutmak gerekir şeklinde.
Bile bile oruç bozmanın cezası bir defa 61 gün değildir. Oruç bozan biri hangi ayda oruç tutacaksa, o aylar hicri takvime göre kaç çekiyorsa, o kadar ve bozduğu gün kadar tutulmalıdır. 61 galatı meşhur olmuştur.
Kefaret orucuna başlayan kişi o ayın ve takip eden ayın kaç çektiğine bakar. Diyelim ki bu aylar 29+29 çeksin. Bu durumda 58+1= 59 gün oruç tutması gerekir. Bu aylar 30+30 çekerse, 60+1 olmak üzere 61 gün tutacaktır. Kişi birden fazla oruç bozmuşsa, mesela 5 gün oruç bozdu diyelim. Bu durumda 30+30+5 olmak üzere 65 gün oruç tutmalı. İki ayı hiç ara vermeden arka arkaya tutmalı. Bozduğu günleri diğer günlerde ayrı ayrı tutabilir.
Bu anlattığım ilmihallerde yazan kefaret orucunun açıklamasıdır.
Bu kefaret orucu yani bile bile oruç bozmanın cezası Kur'an-ı Kerim'de yazmıyor. Zıhar ayetindeki kefaret orucu bile bile oruç tutmaya kıyas yapılmıştır fıkıhçılar tarafından.
Katılır veya katılmazsınız, ben bu kefaret cezasını çok ağır buluyorum. Bile bile oruç bozmanın cezasının bu derece ağır olmaması gerektiğini düşünüyorum. Fıkıhçıların, insanımız orucunu bozmasın diye böyle bir kıyası tercih ettiklerini zannediyorum.
İyi niyetle ve insanımızı sakındırma amacıyla böyle bir ceza takdir edilse de insan psikolojisini göz ardı eden bir fetva olarak görüyorum. Bir gün orucunu tutamayan bir kimseye peşi sıra iki ay oruç tutturmaya çalışmanın uygulanabilirliği çok zordur. Bunu çok az insan yerine getirebilir. Öyle ya bir gün oruç tutmada zorlanan ve orucu bozan insandan iki ay oruç tutmasını beklemek insana gününü göstermek demektir.
Bir diğer husus, bir şeyin cezası misliyle olmalıdır. Kısasta bile durum böyledir. Cana can, dişe diş dedikleri ne eksik ne fazla, misliyle demektir. Bir kişi bile bile orucunu bozarsa bozduğu gün kadar yani güne gün oruç tutmalıdır. Doğrusu da budur.
Bir diğer husus, yine ilmihal kitaplarında yazdığına göre niyetlenmeyip oruç tutmayan kimse için güne gün oruç tutar denilirken, niyetlenip ardından oruç bozana iki ay ceza bana göre bir çelişkidir. Biri belki de keyfi olarak oruca niyetlenmiyor, diğeri tutacağım deyip iyi niyet gösteriyor ve oruca başlıyor. Nefsine ağır geldiği için dayanamayıp bozuyor. Bence oruca niyetlenen, iyi niyetli ama sözünde duramamış ve bozmuş. Bu iyi niyetin cezası 60 kat ceza olmamalı. Eğer kat kat ceza verilecekse niyetlenmeyen kişi için düşünülmelidir.
Burada, bile bile niyetlenmeyen iki ay tutmalı demiyorum. Çünkü bu da güne gün tutar. Sadece iyi niyet gösterene takdir edilen cezaya dikkat çekmek için böyle dedim. Mantık da böyle olmalıdır.
Sözün özü, cezalar anlaşılabilir olmalı, orantılı olmalı, kat be kat ceza olmamalı. Niyetlenen de niyetlenmeyen de güne gün oruç tutmalı. Kısaca insafı elden bırakmayalım. İnsanımıza hayatı zorlaştırmayalım, kolaylaştıralım demek istiyorum.
Not: Kendimi fetva vermeye haiz görmüyorum. Sadece bu konudaki görüşümü açıkladım.