Türkiye'nin en büyük problemi geçmişten günümüze enflasyon
ve hayat pahalılığıdır. Ülkenin birinci öncelik problemi dense yeridir. Gelip
geçen hiçbir hükümet bu sorunu halledemediği gibi sorunu daha da büyütmüştür.
Ülkenin 70'li ve 90'lı yıllarında
koalisyon hükümetleri var ve bu hükümetlerin ömrü çok uzun sürmemiştir. Siyasi
istikrarın olmadığı bu ortamlarda gelip geçen hükümetlerin enflasyon sorununa
ve başka sorunlara neşter vurmak da mümkün değildir.
Ülke 2002'den bugüne siyasi
istikrarı kavuştu. Tek başına bir partinin peşi sıra hükümetler kurduğu yıllar
bu yıllar. Halihazırda 22 yılını tamamlamış ve 2028, yılına kadar da iktidarda
olacağı düşünülürse 26 yıllık kesintisiz bir hükümet var karşımızda. Bu da
çeyrek asırlık iktidar demektir.
Güçlü ve istikrarlı bir hükümet
olunca enflasyonla mücadele edildi. Çoğu yıllar enflasyon tek hanelerde gezindi
durdu. Üzerine paramızdan altı sıfır atıldı. Çok şeylere imza atıldı. Çift
yollar, hızlı tren, köprüler, otobanlar, savunma sanayii vs. hükümetin artı
hanesine yazılacak icraatlar.
Bu yazımda çeyrek asra yaklaşan
hükümetin karnesine yer vermeye çalışacağım.
İlk yıllarında enflasyonla
mücadelede başarılı olan bu hükümet 2017'den beri su koyuverdi. Bu yıldan beri
ülke yüksek enflasyon yaşıyor. 2017'den bu yana 6-7 yıl geçmiş olmasına rağmen
enflasyon hala en büyük problem. Adeta 90'lı yılları andırıyor. Bu kadar yıldır
yüksek enflasyon, yaşadığımız ekonomik durumun krizden öte bir buhran olduğunu
gösteriyor. Bu durum 15 Temmuz, pandemi, Rusya-Ukrayna savaşı, dış güçler vs. gerekçeleriyle
izah edilecek bir durum değil. Tek haneli yıllar yalancı baharın olduğu yıllarmış.
Enflasyona bağlı hayat
pahalılığı.
Paramız döviz karşısında iyice pul
oldu.
Döviz artışını durdurmak amacıyla
70'li yıllarda bir süre uygulanan kur garantili TL mevduat yeniden devreye
sokuldu.
Nasla oynandı. Nasla oynamak bize pahalıya
patladı.
2015 yılında itibaren hiç olmadığı
kadar seçim ekonomisi uygulandı.
EYT çıkarıldı.
Emekliler yılı ilan edildi.
Kiralar emekli maaşlarını
geçti.
Ev ve araba fiyatları tavan
yaptı.
Türk, Kürt, Laz, Abaza, Çerkez gibi
farklı ırkların yanına Arap, Afgan ve Afrika nüfusu eklendi. Ülke adeta yabancı
akınına uğradı.
Mülakat sistemi icat edildi.
Kaldıracağız denirken adam gibi mülakat sistemi kamuya eleman alımında kriter
haline geldi.
Adalete güven iyice zayıfladı.
Anayasa Mahkemesi ile Yargıtay karşı karşıya geldi. İlk defa Yargıtay AYM'yi
tanımadı.
FETÖ ile mücadele edildi ama gerisinde binlerce mağduriyetler oluştu.
İstifanın yerini af talebi, ricanın
yerini buyruk almak suretiyle devletin resmi dil üslubu değişti.
90'lı yılların mahalli seçimlerinde
eli kolu belediye başkanı ister misiniz tehdidi, belediye ile hükümet aynı
olmazsa hizmet alamazsınız şeklinde yeniden hortladı.
Hiç olmadığı kadar dün dündür,
bugün de bugün siyaseti uygunlamaya başlandı.
U dönüşünün haddi ve hesabı
yok.
Bozuşmadığımız ülke kalmadı. Her
bozuştuğumuz ülke ile nice sonra yeniden barıştık.
Merkez Bankası eksilerde. Başka
ülkelerle swap anlaşmaları yapıyoruz. Yedek akçe hazineye devredildi.
Düşman kardeşler bir araya geldi.
Kardeşler ise düşman ilan edildi...
Say say bitmiyor mübarek. Dile kolay yarım asrın icraatını saymak. Biraz da siz sayın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder