Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Hiciv etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Hayıflanmamak Elde Değil (4)

Neyse hepsini yuttum bunların. Bahtıma yanıp yokluğa terk edilmiş bir halde yoluma devam ederken o ise Başkan olmanın şöhretiyle adından söz ettirmeye devam etti. Şimdi de Audi A8 ile gündemde. Millet topa tutuyor. Vay efendim, sen bu A8’e nasıl binersin? Hiç mi tasarruf derdin olmaz diye. Millet bu eleştirisinde de bir kez daha ters köşeye yattı. Çünkü almamıştı bu A8 Audi’yi. Kiralamıştı. Buna da mecbur kalmıştı. Çünkü 2016 yılında Başbakanlık tarafından kuruma tahsis edilen 2010 model araç sık sık arıza yaptığından, masrafa yol açtığından, işlevini tam yerine getiremediğinden ve de ömrünü tamamladığından dolayı sık il dışı programlarda kullanılmak üzere böyle bir araç kiralanmıştı. 2023 model TOGG’u ise makam hizmetlerinde kullanacaktı. Milletin ağzı yine durmadı. Vay efendim bu Audi A8’i satın alsa daha iyiydi. Kiralığı daha pahalıya geliyor. Bunun neresi tasarruf diyorlar. Şimdi de tutturmuşlar, bu aracı her il dışına gidişte mi kiralıyor yoksa yıllık mı diye. Ona göre mal

Hayıflanmamak Elde Değil (3)

Söyle, şu komutan sandığın ve tüm cumaları kıldıran eratı dediğinizi duyar gibiyim. Ali Erbaş idi efendim Ali Erbaş. Diyanet İşleri Başkanımız yani. Kendisiyle aynı tugayın aynı taburunda 58 gün dirsek çürüttük. Yani asker arkadaşıyız. Ayrılırken de askerin not defterlerine adreslerimizi yazmıştık. İl dışı programlarından vakit bulup Ankara'da bulunduğu zaman makamında kendisini ziyarete gitsem, beni tanır mı ya da sen de kimsin, hatırlamıyorum der mi, bunu bilmiyorum. Belki de ben o tanıdığın Ali Erbaş değilim, görüyorum ki sen hala öğretmensin, o günkü bıraktığım yerdesin de diyebilir. Çünkü makam insanı değiştirir derler. 58 günlük fiili askerliğimiz bitti. Herkes yoluna gitti. Gel zaman git zaman yaptığı Diyanet İşleri Başkanlığı ile adından sıkça söz ettiren Mehmet Görmez, süresi dolmadan Başkanlıktan emekliliğini isteyince, kamuoyunda kim başkan olur beklentisi oluştu. Çok geçmedi. Diyanet İşleri Başkanlığına Ali Erbaş atandı. İsmini duyar duymaz bizim Ali ne ara Prof

Hayıflanmamak Elde Değil (2)

Neyse gelelim son masa erbabına. Ben Arapça yabancı dil olur mu, bunu da biliyorum deyince, olur, niye olmasın. Dur, ben de kendime işaretleyeyim dedi. Meğer o da biliyormuş Arapça. Ona da bu aklı verdiğimden dolayı o an kendimle ne kadar gurur duysam azdır. Bilin ki anlatılmaz yaşanır. Hele ki o günün görkemli ve gücü temsil eden, herkese ayar veren askerine, Arapça dilini bildiğini söylemek de ayrı bir cesaretti. Ayrıca masada oturan bir subay olmalıydı ve subayın Arapça bilmesi de takdirimi celp etmedi değil. Böyle asker de var demek ki. Peygamber ocağı diye boşuna söylememişler dedim. Ki benim bildiğim asker, Arapçaya ihtiyaç duyunca tercüman götürürdü. Nizip'te çalışırken Nizip Müftüsü okulumuzdaki Arapça derslerine girerdi. Hoşsohbet biri idi. Bir gün bir anekdotunu anlatmıştı. Şöyle ki: O bölgede görevli komutanlar bazen Suriyeli komutanlarla görüşmeler yaparlarmış. Her Suriye'ye gittiklerinde veya Suriyeli askerler Türkiye'de geldiklerinde, Ahmet Hocamı da tercü

Hayıflanmamak Elde Değil (1)

İnsanın bahtı yaver gidecek bir defa. Olmayınca olmuyor işte. Haliyle hayıflanmamak da elde değil. Ama neye yarar. Bu vesileyle bir büyüğümü daha hatırladım. Vefat etti Allah rahmet eylesin. Büyüğümün de aynı okulda okuduğu bir arkadaşı imam olmuş. Kendi ise rençper kalmış. Demişti ki bir gün bana. Bu nasıl iş yeğenim? Şu caminin imamı ile aynı okulda okudum. Ses ise benim de sesim güzel. Bilgi ise ondan fazlam var, eksiğim yok     . O nerede, ben neredeyim demişti. O zamanlar çocuktum. Bunu pek anlamamıştım. Hatta niye böyle der diye garipsemiştim.  Gel zaman git zaman başa gelince büyüğüm yerden göğe haklıymış. Ama alacağı yokmuş dedim.  Çaresi yok ama benim hayıflanmamam da bitmiyor.  Senin neyin var derseniz, inan dokunmayın. Çünkü dokunuverseniz ağlayacağım. Ki ağlama gibi bir huyum olmamasına rağmen.  Benim de bir askerlik arkadaşım var. 1993 yılının Kasım ayında şartların zorladığı bir mecburiyetle askerde aynı tabura düştük. Kendisini akşama doğru saat 17.00 olm

Centilmenlik Sırası GS'de

Sporda özellikle futbolda centilmenlik önemli. Bir takımın futbolcusu, bir centilmenlik yaptığında, diğer takımın oyuncusu da bu centilmenliğe hemen cevap verir.  Futbolda zaman zaman bu centilmenliği görürüz. Mesela son centilmenliği ezeli rakibi GS'ye karşı FB yaptı. Bu centilmenlik FB'ye pahalıya patladı. Ama özünde centilmenlik olunca kaybı düşünmek ve zararı hesaba katmak düşünülemez. Çünkü centilmenlikte düğünlere götürülen hediye gibi karşılılık ilkesi geçerlidir. Ne demek istediğimi hatırlamanız için isterseniz konuyu biraz açayım. Hatırlarsanız, 2022-2023 sezonuna ait Süper Kupa finali, takımların ve Federasyonun Suudi Arabistan macerasının ardından şurada mı oynayalım, burada mı oynayalım, hangi tarihte oynayalım, oynansın mı oynanmasın mı derken kulüplerin de görüşü alınarak maçın Şanlıurfa'da oynanmasına karar verilmişti. Maçın günü yaklaştı. Olaylı Trabzonspor-FB maçının ardından başka hesaplar devreye girdi. İş, maçı nasıl oynar, kulübe bir kupa daha

Türk Futbolunun Gelişmesine Dair Önerilerim

Eskiden her takımda birkaç yabancı olur, geriye kalan futbolcuların çoğu Türk futbolcu olurdu. Son yıllarda takımlarımızdaki Türk futbolcu oranı değişti. Tüm takımlarımızın on birinde çoğunluk artık yabancı futbolcu. Takımlarımızda yabancı futbolcu bolluğu olsa da hakemlerimiz Türk idi. Ali Koç'un haksızlık yapılıyor, VAR hakemleri istiyoruz isteği doğrultusunda kritik maçlarda yabancı VAR hakemine görev verilir oldu. Fenerbahçe'nin Sivasspor ile yaptığı maç gösterdi ki yabancı VAR hakemi de FB'nin kötü gidişine çözüm olmadı. Bizim VAR hakemleri bugüne kadar bu sezon FB lehine 16 penaltı vermiş. Bu penaltıların 12 tanesi FB mağlupken ya da berabere iken gelmişti. Penaltıların zamanlaması da manidardı. Genelde son dakikalarda ve uzatmalarda FB lehine penaltı kararı verildi. Bu sezon kulüpler arasında en fazla penaltı verilen unvanını koruyor FB kulübü. Gel gör ki Ali Koç'un isteği üzerine Sivasspor maçında görev yapan yabancı hakem bir kural hatası yaparak maçın

Çocuklarımın Alacağı Olsun!

Üç çocuğum var. Aslında dört de bir tanesi daha işini almadı. Benden yiyor. Hoş, çok alacağa da benzemiyor. Ki almak istese de bu devirde işi kim bulmuş ki benim tekne kazıntısı bulsun. Benim zamanımda iş bulmak için aslanın ağzından almak gerekiyordu. Sonra iş aslanın midesine indi. Şimdi ise aslanın işkembesine geçti. Neyse üç oğlana geleyim ben. Allah hayırlarını versin hepsinin ama kırgınım onlara. Daha doğrusu kızgınım. Alacakları olsun. Çünkü beklentilerime cevap vermediler hala. Bu görünümleriyle beklentime çok cevap verecek de görünmüyorlar. Biri neyse. Kendi yağıyla kavrulmaya çalışıyor. Diğer ikisine esas serzenişim. Karı koca çalışıyorlar. Kazançları da iyi. Allah daha çok versin ama ne yapayım bana yar olmayan kazançlarına. Nedir bu derece çocuklarına seni kızdıran derseniz? Sormayın diyeceğim ama madem ki sordunuz. O zaman günah benden gitti. İçimdekini dökeyim size. O kadar imkanın içerisinde, ahir ömründe babamızı Monaco'ya gönderelim. Orada bir ıstakoz y

Sazan Sezonu Açıldı

Facebook hesabı açmaktan, bu aleme girmekten geri kalmayan, bu alemde iz bırakmadan gezinen, ne olur ne olmaz korkusuyla bu alemde doğru dürüst paylaşımda bulunamayan sazan kardeşlerim,  Belli ki birileri yine bir şey hazırlayıp Facebook alemine servis etmiş ve dünyadaki sazan sayısını öğrenebilir miyiz diye bir paylaşım yapmış. Mimlenirim düşüncesiyle her türlü paylaşımdan uzak olmanıza rağmen bu paylaşımı nasıl gördünüz bilmiyorum ve paylaşma orucunu bozarak paylaşım yarışına girdiniz. Madem iş bu kadar ciddi. Şu sorularıma cevap verirseniz ben de müstefit olmak isterim ve gelmekte olan tehlikeye karşı tedbir almış olurum.  Resmileşen ne? Allah rızası için bir söyleyin. Bakın Allah'ın adını verdim.  Resmileşen bu şey sabah 06.39'da imzalandığına ve bir kamu kuruluşu olan bu Facebook mesainin başlamasını bile beklemediğine göre durum bu derece ciddi demek. Sahi sen hiç 06.39’da mesaide oldun mu bugüne kadar? Bu imzalama işi televizyona bile çıktığına göre söyler misi

Tavşanını Kaybeden Yetim

Efendim, bugüne kadar hiç yenilmemiştiniz. İlkini tattınız. Nasıl bir duygu? Zormuş zor. Allah ne dostuma versin ne de düşmanıma. Bu yenilgi nereden çıktı? Neyi eksik yaptınız? Bizim eksikliğimiz yok. Biz her zamanki gibi maçımıza hazırlandık. Onca olumsuzluğa rağmen yine favori idik.  Nasıl oldu bu? Suç rakiplerimizde. Ama efendim, rakipleriniz birlikte hareket etmedi. Onların her biri çil yavrusu gibi dağıldı. Siz ise yine ittifakla girdiniz maça. Bu sefer de zafer banko değil miydi? Bizim zafer karşı ittifakın başını çeken kişiye endeksliydi. Biz onunla defalarca maça çıktık. Her maçı açık ara önde bitirdik. Bu son maçta rakibimiz su koyuverdi. Daha doğrusu çekip gitti. Daha doğrusu gönderildi. O kalaydı, zafer yine bizimdi.  Ama siz o rakibi çok eleştiriyordunuz.  Bakmayın eleştirdiğime. O çok iyiydi. Çünkü tam dişimize göreydi.  İyi de bir önceki son maçta ona güle güle dediniz.  Ne bilirdim gideceğini. Bizi bırakıp gidemez sandım. Yetim kaldık. O gidince n

Okullar Ertelensin!

Ömrüm ve gücüm olur da bu yıl eğitim ve öğretimin birikmiş sorunlarını çözüme kavuşturmak ve bir yol haritası oluşturmak üzere tüm öğretmenleri Konya Büyükşehir Belediye Stadında olağanüstü toplamayı düşünüyorum.  Toplantıda şu gündem maddelerini gündeme getireceğim: 1.Okullarda yerli müdür ve yardımcı istemiyoruz. Bizi yönetmek üzere yabancı müdür ve yardımcı görevlendirilsin istiyoruz.  2.Okulların açılış kapanış tarihlerini öğretmenler belirlesin. Milli Eğitim Bakanlığı bu işe karışmasın. Biz istediğimiz zaman okula gidelim. İstemediğimiz zaman gitmeyelim.  3.Ramazan ayında ders ve seçim görevinde yorgun düşen öğretmenleri dinlendirmek için okullar ileri bir tarihe kadar ertelensin.  4.Bu istekler yerine getirilmediği takdirde öğretmenler okullardan çekilsin istiyoruz.  5.Okullara yabancı idareci atanmadığı ve okullar ileri bir tarihe ertelenmediği takdirde eğitim ve öğretimin sekteye uğramaması için öğretmenlerin okullardan çekilme talebini 14 Haziran 2024 tarihine ka

Ülke Yönetimi Benim İşim

Genelde siyasi yazılar yazıyor ve eleştiriyorsun. Anlıyor musun bari? Eh işte.  Siyasete gir o zaman.  Kafama uygun siyasi parti yok.  Kendin bir parti kur.  Kurmaya kurarım.  Ekibin var mı? Siyasi partiler yasasına göre yeter sayıyı bulurum.  Ama bu ekip değil ki.  Ekibe gerek yok. Tek başıma hallederim. Çünkü benim anlamadığım yok. Başarılı olacağına inanıyor musun? Elbette.  Diyelim ki ilk seçiminde iktidara geldin. Ülkeyi yönetebilecek misin? Çocuk oyuncağı benim için.  Mesela?  Enflasyonu hiçbir ülkeye nasip olmayacak şekilde azdırırım. Hayat pahalılığından milletin takati kalmaz. Namusumuz olan TL'yi döviz karşısında pul ederim. Faizi kah indirir kah çıkarırım. Yüzde yüz bile yaparım. İndirirken nassa başvurur. İlgili ayetleri okurum. Hatta ayetlerin irabını bile yaparım. Faizi çıkarırken nassı bir kenara koyarım. Merkez Bankasını boşaltırım. İstediğim ülkeyle bozuşurum. Sonra gider arayı düzeltirim. Dostum olur. Sabahtan akşama konuşurum. Yapm

Depreme Hazır Başkan

Başkanlığı kazanmaya çok yakınsınız. Başkan olacağın şehir deprem bölgesi. Depreme dair ne tür hazırlıkların var? Hiç olmadığı kadar depreme hazır bir belediye başkanı olacağım.  Mesela neler yapacaksın? Başkan seçilir seçilmez ilk icraatım kefen ihalesi açmak olacak.  Ne alaka? Ne alaka olur mu? Deprem oldu mu insanlar ölecek. Eee? Onlara karşı son görevimi yapacağım.  Yani yaşatmayı değil, öldürmeyi hedefliyorsun. Hayır efendim. Öldürmek olur mu? Depremde binalar yıkılır, insanlar ölür. Tüm bunlar takdiri ilahi. Bana düşen de öleni İslami usullerle gömmek. Hayret bir şey. İyi tamam. İhale açtın. Sonra? En uygun verenden şehrin nüfusu kadar kefen alacağım.  Başka? Ölenleri yıkamak için yeterince tanker satın alacağım.  Tanker? Deprem olunca alt yapı çökecek. Su ihtiyacını gidermek ve ölenleri yıkamak için tankerlerle çevre illerden su taşıyacağım.  Başka? Mevcut din görevlilerinin yanında gönüllülerden oluşan bir cenaze timi oluşturacağım.  Başka?

Emeklileri Anlamak Zor

Emekli aylıklarına 2024 yılında üç defa zam yapıldı. Oranları unuttum ama önce % 37 zam yapılarak en düşük emekli maaşı 10 bine tamamlandı. Ardından yüzde beş ilave zam yapıldı.  Yetmedi, zam oranları yüzde elliye çıkarıldı.  Kiminin maaşı yine 10 binde kaldı kimininki de on bini geçti. Bu kadar zam oranına rağmen bazılarının maaşının 10 binde sabit kalması kök maaşından kaynaklanıyor. Emeklinin kök maaşının düşük olmasının müsebbibi her halde devlet değildir. Devlet ne yapsın bu durumda? Öyle değil mi? Sanki kök maaşları yüksekti de devlet düşürdü. Yine de devlet 365 günden ibaret koca bir yılı emekli yılı ilan etti. Emekli yılını da basite almamak lazım. Genellikle bir yılın bir kimseye ait yıl ilan edilmesi ünlü ve önemli kişilere has bir teamüldür. Mesela 2023 yılı Mevlana yılı ilan edilmişti. 2024 yılı da emeklilere bahşedildi. Ha Mevlana ha emekli. Emekliler de oldu bir Mevlana. Devlet bununla da yetinmedi. Emeklilere verdiği bayram ikramiyesini 3000 liraya çıkardı.

Akçeli İşler

Pek değil, hiç başarınız olmamasına rağmen gördüğüm kadarıyla malı götürme konusunda baya adınızdan söz ettirdiniz. Şükürler olsun. Kedi olalı bir fare tuttuk. Dahası var.  Nedir?  Başka türlü pek yüz ağartmasak da bu işte adımızdan çokça söz edildi.  Aleyhinize diye düşünmüştüm. Görüyorum ki bir oynamadığınız kaldı.  Reklam reklamdır. İyisi, kötüsü olmaz.  Bu akçeli işlere nasıl girdiniz?  Her şey güç olmada imiş. Arkası bir şekil geliyor. Bu işlerle ilgili skandalınız doksanlı yıllarda kalmıştı. Bireysel ve lokal olsa da büyük bedel ödemiştiniz. Tekrar nasıl girdiniz? İnsan aslını inkar edemiyor. Önceki bireysel ve lokal başarımızı bir tık ileriye taşıdık. Kurumsallaştık bu konuda.  Böylesi büyük akçeli işleri nereden ve kimden öğrendiniz? Akıl hocanız kim? Sonra niçin bankada dönmüyor bu ak akçe işleri de valizlerle taşınıyor? Zaman öğretiyor insana. Yeter ki öğrenmek iste. Akıl hocamız belli değil mi? Onlar daha büyüğü ile ün yapmıştı. Daha onlar kadar olama

Baz Etkisini Hemen Gösteren Büyüme

Türkiye ekonomisi 2023 yılında % 4,5 büyüyünce bu büyüme piyasaya olumlu yansıdı. Üzerine 2024 Haziranından itibaren enflasyonun düşecek olması her şeyin ateşini söndürmeye yetti: Gri listeden çıkacağız bir defa. Doğal gaz ve elektriğe zam gelmedi. Pompa fiyatlarına sürekli indirim müjdesi geliyor. Büyükşehir-ilçeler arası otobüs fiyatlarına % elli indirimler peşi şıra gelmeye devam ediyor. Şehir içi toplu taşıma ücretleri güncellenmedi. Fiyatlar gıdaya da yansıdı elbette. Bu sene doya doya mandalina ve portakal yendi. Limon ise üreticinin belini bükse de enflasyonu tepetaklak indirmeye azmetmiş görünüyor. Her alışverişe gittiğimde fiyatı yukarı doğru değişen, hammaddesi susam olan tahini bu gidişimde aynı fiyattan aldım. Bazı belediyelerin emeklilere 2500 ila 5000 TL verecek olması da büyüyen ekonominin tatlı meyvelerinden. Emekliler yılı denilen böyle bir şey olsa gerek. Gördüğünüz gibi büyüme etkisini hemen göstermeye başladı. Say say bitmeyen bu örnekler,

Boşalan Koltuk Bana Yar Olmadı

Büyük umutlarla Merkez Bankası başkanlığına getirilen Hafize Gaye Erkan'ın başkanlık serüveni 11 ay sürdü.  Türkiye tarihinin ilk kadın merkez bankası başkanı olarak tarihe geçti. Bu zaman zarfında yüzde 8,5 olan politika faizini yüzde 45'e çıkardı. Ömrü uzun olmasa da bu yönüyle de tarihimize geçmiş oldu. Belki de bir daha çıkmaz, hep inecek dedikleri politika faizini yükselten başkan olarak günah keçisi ilan edilecek. Sayın Erkan'ın istifası sürpriz olmadı. Ne zamandır bekleniyordu. Çünkü son aylarda ailesiyle ilgili çıkan haberler basında ayyuka çıkmıştı.  Sayın Erkan istifa mı etti, ettirildi mi, görevden mi alındı? Bunu tam olarak bilemeyeceğiz. Gerçi istifa ettiğine dair sosyal medyada paylaşımı var. Yeni başkanın atanmasıyla ilgili Cumhurbaşkanlığı kararnamesine göre görevden alındı deniyor. Bilinen bir gerçek var. Adı istifa ya da görevden alınma olsa da Hafize Gaye Hanım'ın başkanlıktan ayrılması kimse için sürpriz olmadı.  Neyse geçelim bunları. Zi

Emekliler Yılında Emekliler için Neler Yapılabilir?

365 günden ibaret koca bir yılın 16 milyon emekliye Emekli yılı ilan edilmesi kıskanılası bir durum olsa gerek. Yalnız emekli olmadığım için bu duyguyu yaşayamıyorum. Emeklilerden nasıl bir duygu hali yaşadıklarını öğrenmek isterim. Bu yıl sizin yıl olunca, kendinizi nasıl hissettiniz? Hayatınızda önceki yıllara göre ne gibi bir değişiklik olmuştur? İnsanlar size nasıl davranıyor? Sizi görünce emeklisin, bu yıl bendensin mi deniyor? Alışveriş yaptığınız yerler sizden para alıyor mu? Yoksa sizin paranız burada geçmez mi deniyor? Eşiniz ve çocuklarınız elinizi sıcak sudan soğuk suya değdirmiyor. Başımızın tacısın. Lütfen otur şurada mı diyor? Önümüzdeki yılların da sizin yılınız olsun ister misiniz? Sahi nasıl bir haletiruhiye yaşıyorsunuz? Bu yıl sizin yılınız olması hasebiyle bizlerden ne bekliyorsunuz? Merak ettim doğrusu. Lütfen izah eder misiniz? Türünden yazı yazdım. Gördüm ki emekliler her şeyi bizden bekliyor. Yılları ya. Kıllarını kıpırdamadı hiçbiri.

Emeklilere Niçin Az Maaş Veriliyor?

Emekliler bir zamanlar çalışan emsallerinden az maaş alırdı ama fark fazla değildi.  Çalışana göre emeklinin az alması yadırganmazdı. Çünkü çalışanla çalışmayan arasında o kadar da fark olmalıydı.  Fark fazla olmadığı için emekliliğini hak eden yaş haddini beklemeden emekliye ayrılırdı.  Şimdi ise emekliliği geldiği halde bir zamanlar 65 yaşa kadar çalışılır mı, ben emekliliğim gelince bir gün bile durmam diyenler, çalışmaya devam ediyor. Çünkü emekli olanla, çalışan arasındaki maaş farkı emeklinin aleyhine olacak şekilde iyice açılmıştır. O yüzden kimse emekliliğe yeltenmiyor.  Yine bir zamanlar emekliler, asgari ücretle çalışanlardan fazla alırdı.  Kısaca bir emekliye, aldığı emekli maaşı emeklilik hayatında yettiği gibi artırıyordu da. En azından kiralar emekli maaşının altında idi.  Emeklilerin aldığı emekli maaşları farklı farklı olsa da büyük çoğunluğu düşük alıyor. Çoğu emeklinin maaşı bir kira ödemeye bile yetmiyor. Emekli maaşını üzerine ilave etmesi gerek.  Du

Ciddiyetime Hayran Kalacağınız Yazım

Suud, para ve Süper Kupa tecrübesi bize şunu gösterdi ki bundan sonra daha büyük düşünmemiz lazım geldiğini anladık. Para her kapıyı açtığına ve tüm prensiplerden vazgeçirebilme sihrine sahip olduğuna göre TFF her sezonun süper kupasının nerede oynayacağını ihaleye çıkarak ülkeye ve takımlarımıza bir katma değer üretebilir. İhale için yedi kıtadan tüm devletlere davet mektubu gönderilir. İhale en yüksek parayı veren devlet de kalır. Takımlarımız da yerimiz dar demez. Gider oynar. Bundan; takımlarımız, TFF ve ülke olarak kazançlı çıkabiliriz. Gelecek olan paranın, hayat pahalılığına ve enflasyona da katkı sağlayacağını düşünüyorum. Çünkü bu vesileyle ülkeye sıcak para girecek. Dünya devletlerinin süper kupanın ülkelerinde oynanması için ihalede yüksek teklif vereceklerini zaten biliyorsunuz. Bu dediklerim yapılırsa bu yaptığımızın ülkenin tanınmasına sağlayacağı katkıyı bilmem söylemeye gerek var mı? Yüksek rakamlı ihale rakamlarını gören Suud, nasıl ki ülkesini fina

Orta ve Uzun Vadeli Hedef

Şimşek, "Orta vadeli program ile enflasyonu kalıcı olarak düşüreceklerini, 2026 yılında tek haneye düşürmeyi hedeflediklerini, işsizliğin tek haneye düştüğünü, 2023 yılında yüzde 4 büyüme hedeflerinin olduğunu, bir diğer hedeflerinin de cari açığı kalıcı olarak aşağıya çekmek olduğunu" belirtti. Hedefler tutar veya tutmaz ama hedef hedeftir. Önemli olan hedef koyabilmek, mücadele azmi ortaya koymak ve büyük düşünmektir. Tutmadı mı? Dünyanın sonu değil ki. Bir sonraki orta vadeli programda yeni tek hane hedefi konur. Hayat devam eder. Sonunda ölüm yok ya. Bir tanıdığımın oğlu daha küçükken bir arkadaş ona sormuştu, büyüyünce ne olacaksın diye. Çocuk hiç düşünmeden Cumhurbaşkanı demişti. Arkadaş, bir ülkede bir tane Cumhurbaşkanı olur. O kadar kişi var. Hedefin biraz büyük değil mi? Bu kadar kişi arasında nasıl Cumhurbaşkanı olacaksın demişti de olsun, ben olacağım demişti. Ve ben bu çocuktaki özgüvene, büyük hedefine ve zora talip oluşuna hayran kalmıştım