Sizi bilmem ama bana
dünyanın en büyük nimeti nedir diye sorsanız, hiç düşünmeden tereddütsüz banyo
yapmak daha doğru banyodan sonraki hayat derim.
Ne alaka? Onca nimet
arasında bunu mu buldun demeyin. Elbette nimetler say say bitmez. Ama banyo
yapmanın ve banyodan sonra rahatlamanın keyfi ve zevki başka. Anlatılmaz ancak
yaşanır.
Banyo ihtiyacımız
olduğu zaman of daha banyo yapacağım dediğimiz ve banyo için üşendiğimiz olur.
Banyoya girdikten
sonra su dökünmek, sabunlanmak, sürtünmek ayrı bir meşakkat. Hele bir de
kilonuz varsa sırtın her bir tarafını elimizle ovalamak ayrı bir sıkıntı ve
zorluk.
Ne kadar üşensek de
banyo bir ihtiyaç. Üşene üşene banyoya girdikten sonra iyi ki banyo yapmışım
diyorsun.
Tepeden tırnağa bir
güzel suyunu dökünüyorsun. Lifin arasına sabunu koyarak baştan başlayarak
vücudunun her bir tarafını defalarca sabunluyorsun. Ardından lifi bırakıp
ellerinle vücudunu ovuyorsun.
Ardından tekrar su
dökünüp vücuttaki sabun köpüklerini giderip de her bir damlası para olan atık
suya gönderiyorsun. Ne kadar atığa su gönderdin o kadar su ve atık parası.
Kullandığın bir de 15 tonu geçiyorsa su parası katmerli gelir. Çünkü belediyeye
göre zengin statüsüne geçiyorsun.
Neyse gelelim
banyoya tekrar. Sabunla iyice yumuşayan vücut gel beni ellerinle ov diyor.
Tırnaklarınla vücudunu bir güzel tırmalıyorsun. Tırnaklarınla derini kaşıdıkça
vücuttaki yağın yerini duruma göre kalıp kalıp kire bırakıyor. Tırnaklarını
kullandıkça derinin üzerini kaplamış, vücuttan bir parça olmuş kirler çıkıyor.
Teninden kir çıktıkça oh be, dünya varmış, iyi ki banyo yapmışım diyorsun. Daha
da çıksın diye tırnaklarınla tüm vücudunu kazıyorsun. Vücudun kırmızı
beyaz bir hal alıyor.
Duruma göre iki üç
defa sabunlanıp sürtündükten sonra yeter belediyeye para kazandırdığım ve
vücuduma yaptığım eziyet deyip üzerine bir su daha dökünüyorsun. Ayaklarını
yıkayıp banyodan çıkıyorsun.
İşte bu an kuş gibi
hafiflediğin, derinin yenilendiği andır. Artık vücudunda bir gram yağ ve kir
kalmamıştır. Koku dersen zaten kalmaz. Üstelik mis gibi kokarsın. Kaşıntıdan
eser de kalmaz.
Kir ve yağla beraber
ağırlaşan vücut tüm kirini banyoya bıraktıktan sonra bir güzel kurulanıp üzerini
giyiniyorsun. Artık senin için sevinç ve mutluluğun sınırı yoktur. Adeta
yeniden doğmuş gibi oluyorsun. Vücudundaki kırgınlık ve üşengeçlik de banyoda
kalmıştır. İçin içine sığmayan sevinç seni adeta uçuracak noktaya getirir. Adeta
dinçleşirsin.
Hasılı banyo böyle bir şey. Rutinden de öte bir şey bu.
İnsanı dünyaya yeniden doğmuş gibi yapan şeydir. O yüzden dünyanın en büyük
nimeti dense yeridir.
Bu yazıyı cuma
öncesi yıkanıp bir güzel rahatladıktan sonra cumaya kadar ne yapayım derken
kaleme aldım. Ezan da okunmaya başladığına göre haydi bana müsaade.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder