7 Nisan 2024 Pazar

Sandık Kurulunda Bir Partili Üye

Sandık kurulu kurulur kurulmaz sabahtan problem olacağının ipuçlarını verdi.

Kendisini tanıtırken Milli Eğitimde hangi okullarda çalıştığını hep iyi okullarda görev yaptığını, kötü okullarda çalışmadığını anlattı durdu. 

Partisi başka, üye olarak görev aldığı partisi başka idi. Bakmayın ben bu partiden geldiğime, ben şu partiliyim dedi durdu.

Hiç çenesi durmadı. Sabahtan akşama konuştu durdu. Sadra şifa bir iş yapmadı. 

Zarflar ve oy pusulaları sayıldı o oturdu. Oturmakla kalmadı. Sayanın yanlış sayması için elinden geleni ardına koymadı. Bu adam zarf ve pusula sayıyor. Konuşursam şaşırır demedi. Allah çene namına, boş söz namına ne vermişse kurulun ortasına boşalttı. Bizi görev değil, onun çenesi yordu desem, yanlış olmaz.

Günahını almayalım. Yaptığı bir iş vardı. Kendisi sandıktan çıkan zarfların üç defa sayılmasının mimarı oldu. Her sayışta bir zarf eksik çıktı. Sonunda sayın hocam, senin zarfları bir de ben sayayım deyip elindeki zarfları bir de ben sayınca eksik bir zarfın kendisinin saydığı zarflardan olduğu ortaya çıktı. Sorun çözüldü ama bir pardon bile demedi.

Sabahtan itibaren her üye kendine bir iş bularak hummalı bir şekilde çalıştı. O ise şu işi de ben yapayım demediği gibi her ne yapmak istersen "Ne gerek var? Bunca yıl her sandıkta görev aldım. Böylesini ilk defa duydum" itirazını yaptı. Hocam, yorum yapmayalım dedim birkaç defa. Hepsine de alındı. Şu evrakı kabinlere asın dedim. İlk defa duydum dedi. Tutanaklardan bir tane okul müdürüne vereceğiz dedim. Ne yapacakmış? Vermeye gerek yok dedi. Şu kabinleri bozalım dedim. Okul ne iş yapacak dedi. Hocam, şu pusula ve zarfları torbaya koyar mısın dedim. Torba orada dedi. Kalkar mısın deyince lütfedip koydu.

Üyeler çalışırken ben de tutanakların altına yazılması gereken üye isimlerini açtım. Doldurulması gereken ne kadar evrak varsa yazdım. Ücret bordrosunu hazırladım. Tutanak defterini doldurup üye isimlerini açtım.

Ücret bordrosuna isim ve TC numaralarını yazmaları için sırayla her üyeye evrakı uzattım. İmzayı akşam iş bittikten sonra atalım dedim. Tüm üyeler buna uyarken yaşını başını almış, emekli öğretmen partili üye ise hemen imzasını çaktı. Hocam, akşam atacaktık. Belki iş bitmeden çekip giden olur dedim. Olur mu öyle şey? Kim gidecek dedi. Bilin bakalım, iş bitmeden ben gidiyorum demeden kim arazi oldu? Görmüş geçirmiş, emekli öğretmenimiz maalesef. Geri çağırmak için telefon açtım. Beyefendi, akıllı. Ulaşamasınlar ve rahatsız etmesinler diye telefonunu da kapatmış.

Hazırladığım ne kadar evrak varsa yanı başıma koydum. Ben bir iş yaparken, hangisini nereye koymuşsam bir yolunu bulup imzasını attı. Bunu yaparken hocam, imzalayabilir miyim bile demedi.

Kısaca seçim günü sandık kurulunda görev yaparken tüm sandık kurulu üyelerinin imtihanı idi. Dişlerimi sıksam da sabır demekten öte bir şey yapmadım. Ne yapabilirdim ki haddini bilmez böyle densize.

O kadar seçimlerde sandık başkanı olarak görev yaptım. Böylesini ne duydum ne gördüm ne de çalıştım. Ama 31 Mart günü benim başıma ekşidi. Kendisiyle çalışma bahtsızlığına nail oldum ve hakkal yakin çalıştım.

Beyefendinin o kadar iyi okulda defalarca niçin soruşturma geçirip o okuldan bu okula gittiği sanırım anlaşılmıştır. Allah çalıştığı okulun idarecilerine yardım etsin. Kim dayanmışsa cennetliktir diyebilirim.

Hasılı seçim günü tüm sandık başkanları seçim iş ve işleyişiyle uğraşırken ben ise artı bu akıllı ile çalışarak iki işi birden yaptım. Allah böylesini ne dostuma versin ne de düşmanıma.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder