Ana içeriğe atla

Müteferriçliğimden Kesitler (2)

Bir önceki yazımda günlük rutin yürümeye nasıl başladığımı anlatmaya çalışmıştım. Sizin için hiç önemi olmasa da günlüğümde yer alsın diye aklımda kalan yürüyüş güzergahlarımı yazmaya çalışacağım. Yürüdüğüm yerlerin mesafesini Konya dışındakiler bilmese de Konyalılar bilir.

Meram Yaka-Altın Apa Barajı. Bugüne kadar mesafesi uzun en uzun  güzergah. 2 defa gidiş-geliş, bir dönüş. Her gidiş geliş süresi toplam beş saat.

Meram Yaka-Takkeli Dağ. Bu yürüyüşümde 1675 m. yüksekliği olan dağa, yolundan değil, yamaçlarından çıktım. Toplam dört saat sürdü.

Meram Yaka-Sarayköy (3 kez) gidiş-dönüş. 

Meram Yaka-Sille (3 kez) gidiş-dönüş.

Meram Yaka-Eski Sanayi Köprüsü (Koyuncu Petrol),

Meram Yaka-Meram Bağları-Dutlukırı Millet Bahçesi-Antalya Çevre Yolu (3 saat),

Meram Yaka-Akyokuş Tepesi (defalarca),

Meram Yaka-Akyokuş-Takkeli Dağ hizası (defalarca),

Meram Yaka-Tavus Baba, 

Meram Yaka-Meram Dere,

Meram Yaka-Adliye,

Meram Yaka-Alaeddin Tepesi,

Meram Yaka-Mevlana Kültür Merkezi,

Meram Yaka-Kozağaç, 

Meram Yaka-Gazze Caddesinden Antalya Çevre Yolu, 

Meram Yaka-Harmancık, 

Meram Yaka-Karatay Terminali,

Meram Yaka-Otogar,

Meram Yaka-İstasyon-Ahmet Özcan Caddesi-Altıyol,

Meram Yaka-Gazze Caddesi-Antalya Çevre Yolu-Dutlukırı Millet Bahçesi-Lalebahçe, 

Meram Gar-SÜ kampüsü gidiş, 

Meram Gar-Kulesite-Belh kavşağı, 

Meram Gar-Kule Site-Fetih Caddesi-Ahmet Özcan Caddesi,

Alakova-Meram Gar geliş,

Meram Gar-Aziziye-Mevlana,

Meram Gar-Meram Tıp Fakültesi Yeni ve Eski Hastaneleri,

Meram Gar-Şehir Hastanesi, 

Güneysınır Mevlana Mahallesi-Gürağaç dağı, 

Güneysınır Mevlana Mahallesi-Güneybağ dağı, 

Aklımda kalanlar bu güzergahlar.

Hasılı pandemi geçmiş olmasına rağmen arabaya binmek, toplu taşımayı tercih etmek benim için en son çare. Hep ilk ve son tercihim yürümektir.

Dinç bir vücuda sahip olmak, sağlıklı yaşamak ve göbeği eritmek için yürümek bire bir. Şiddetle öneririm. Bir müteferriç de siz olmak istemez misiniz? Haydi göreyim sizi...


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde