Herhangi bir
olumsuzlukta, ben olsam şöyle yapardım, böyle yapmazdım der durur birileri. Bu
tipler için "Bekara avrat boşamak kolaydır" sözü söylenir. Bu söz ise
sorumlu bir makamda olmayan kişilerin herhangi bir olumsuz durumda olur olmaz
şeyler söylemesi üzerine kullanılan bir deyimdir.
Normalde bir konuda
işin uzmanları konuşması gerekirken millet olarak her konuda söz söyleriz. Ben
de bu milletin bir ferdi olarak bu yazımda bekarlık kontenjanımı kullanacağım.
Başlıyorum.
Ben olsam;
17-25 Aralıkta adı
yolsuzlukla anılan bakanları Yüce divana gönderirdim. Şeriatın kestiği parmak acımaz
derdim. Ucu kime dokunsun deyip sonucun takipçisi olurdum. Bunun için kendime güvenirdim.
Siyasi hayatıma mal
olsa da EYT'yi çıkarmazdım.
Bugün bir anlamı
kalmayan ve devletin sırtına büyük bir yük olan muhtarlık müessesesini
kaldırırdım.
2-3 dönem görev
yaptıktan sonra yaptığım işi tadında ve zirvede bırakırdım. Tökezleyinceye
kadar devam etmezdim. Kazandıkça hubris sendromuna yakalanma riskine karşın tevazuuyu
elden bırakmaz, köşeme çekilir ve kubbede hoş bir seda bırakırdım.
Bir zamanlar olduğu
gibi kendimi eşitler arasında birinci görürdüm. Yola çıktıklarımı bir bir
ekarte etmezdim.
Çalışma
arkadaşlarımı emir eri insanlardan değil, bir zamanlar olduğu gibi kalite
insanlardan seçerdim.
Lügatımda buyruğun
yeri olmaz, istişareye önem verirdim.
U dönüşü yapmazdım.
Yaparsam da daha önceki yolum yanlışmış, vaz geçtim, doğrusu bu imiş derdim.
Bana öneri
getirmeyen, yanlış tasarrufumda beni eleştirmeyen çalışma arkadaşlarımla vakit
kaybetmeden düşman başına deyip yollarımı ayırırdım.
FETÖ ile mücadele
ederken "İbadet kesimine dokunmayacağım" sözümün arkasında durur,
onlara dokunmazdım.
Tökezleyip düştükten
sonra nerede hata yaptık demezdim. Bunu zirvedeyken yapardım. Bir zamanlar
hepsi karşımda benim rakibim iken onları tek başıma geçerken ittifakla zoraki
kazandığım zamanlarda özellikle sorgulardım.
Ömer arayışına
girmez, kendim Ömer olurdum.
En güçlü olduğum zamanlarda tüm yetkileri üzerimde toplayacağım yerde yetki ve sorumluluğu paylaşırdım. Giderken, kişiye bağlı bir devlet yönetimi değil de tüm kurum ve kurallarıyla tıkırında işleyen kurumsallaşmış bir devlet bırakırdım. Bir devlet kültürü oluştururdum. (Devam edecek)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder