Hata ve yanlış kelimelerini birlikte aynı anlamda kullansak da
elde olmadan ve farkına varmadan kişinin işlediği kusura hata denirken bile
bile yapılan hataya ise yanlış diyoruz. Birinde kasıt yok, diğerinde var.
İnsan olup da hata ve yanlış yapmayanımız yoktur. Çünkü hatasız
insan olmaz. Ne kadar mükemmel olsa da insanın gündelik hayatında ve hayatın
evrelerinde hata yapmaması mümkün değildir. Çünkü hata yapacak bir fıtratta
yaratılmışız. Hatasız biri varsa o da hiç eksikliği olmayan Allah'tır.
Elhasıl bilerek veya bilmeyerek hata ve yanlış yaparız. Hata ve
yanlışı masum ve makul hale dönüştüren ise hata ve yanlışın farkına varıldığı
zaman bundan hızlıca vazgeçmektir, U dönüşü yapmaktır ve her hata ve yanlışın
sonucunda da taraflardan özür dilemek, hata ve yanlıştan vazgeçmek ve doğrusunu
yapmaktır. Bu bir erdemdir. Bunu da en kısa zamanda yerine getirmek gerekir.
Hata ve yanlıştan vazgeçmek aynı zamanda kişinin kendisiyle
yüzleşmesi demektir. Bir daha bunu yapmayacağım sözüdür ve yaptığından
pişmanlık duymak demektir. Aynı zamanda verdiği zarar var ise zararı tazmin
etmektir. Eğer hata ve yanlış yapan kişi, telafisi zor ve ağır bedeller
gerektiren bir hata ve yanlış yapmış ve de etkili bir makamda ise görevinden
istifa etmek suretiyle köşesine çekilip yerini taze kana teslim etmesidir.
İlgili kişi aynı zamanda yapılan eleştirilere de açık olmalıdır.
Hata ve yanlışların mimarı ilgili kişi, zamanında hatasıyla
yüzleşmez, hatadan kurtulma yollarını aramaz, hata ve yanlışları halının altına
süpürerek görmezden gelir, hata ve yanlışında ısrar eder, düzeltmeyi ihmal
eder, geçen zaman diliminde zamanında önlem almadığı için girdiği maceralardan
ve inadından dolayı ceremesini sessiz yığınlar çekiyor, bu çekilen sıkıntıyı
görmezden gelmeye devam eder, uzun süre körler ve sağırlara oynadıktan sonra o
kadar başarının ardından bir mağlubiyet gelir ve hata ve yanlışları masaya
yatırmaya kalkarsa buna badü harab'il Basra denir. Çünkü Basra harap olduktan
sonra o yıkılıp dökülen Basra sittin sene kendine gelmez. Düzelse de orası Basra
olmaz.
Basra nasıl düzelsin ki? Halbuki bunun yolu sıcağı sıcağına
hatayla yüzleşmektir. Soğumuş ve kangren olmuş sorunların içinden çıkmak ve
eski günlerdeki gibi başarı çıtasını yükseltmeye çalışmak beyhude çaba olur.
Çünkü ardı arkasına yapılan hata ve yanlışlar birike birike sorunlar
çözülemeyecek kadar büyümüştür.
Nerede hata ve yanlış yaptık üzerine istediği kadar kafa yorsun, hiçbir şey eskisi gibi olmaz. Çünkü kokuşma ve yozlaşma başlamıştır. Kokuşma ve yozlaşmanın ise tedavisi ve telafisi yoktur. Bu badireden ne kadar kurtulmaya çalışsa da eski görkemin yakalayamadığı gibi küçülen küşüle yok olmaya mahkumdur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder