Ana içeriğe atla

Seçim Merdiveni

Sandık başkanı mısın? Derdin çok demektir

Zarf, pusula, sayım, döküm, tutanak hep senin

Elinden geçecek sabahtan akşama bir bir

Zor mu zor ama bunu baştan düşünecektin


İşin zoru bitti deyip adliyenin yolunu tuttun

Son bir gayret, çoğu gitti azı kaldı dedin

Merdivenlerdeki kalabalığı görünce

Eyvah, turpun büyüğü heybede imiş dedin


Bir elinde saman renginde ağır bir torba

Öbüründe tutanakların olduğu bir zarf

Girdin hemen herkes gibi upuzun sıraya

Karşına çıktı sonu görünmeyen merdiven


Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden

Pardon dikileceksin. Yürümek ne kelime

Her bir basamağında duracaksın güç bela

Bel ağrır, ayaklarına kara sular iner


Çıkmak ne mümkün bunca basamakları bir bir

Çünkü başkanlardan örülmüş etten bir duvar

Dikil, adımla, çık. Bitmez bir türlü merdiven

Çünkü daha çıkılacakmış üç kat merdiven


Üç katın merdiveni sürdü doksan dakika

Bu zaman zarfında atardım on bin adım ben

Onca evrak teslimi sürdü on beş dakika

Ardından indim onca basamağı birden


Ahmet Haşim bugünleri yazmış Merdiven'de

Bu şiiri her basamağında hatırladım

Allah rahmet eylesin Ahmet Haşim şaire

Nur içinde yatsın merdivensiz ebediyen


Bir dahaki seçimde görev alır mıyım hiç 

Allah ne dostuma versin ne de düşmanıma

Emri vaki olursa olmasın ramazanda

Bir de teslimatta olmasın üç kat merdiven


Yüce kulun der ki Allah başka dert vermesin

Seçim sonuçları ülkeme hayırlı olsun

Seçilen başkanlar hepten hizmette yarışsın

Güzel ülkem her yönüyle tez elden kalkınsın


Şiirim oldu mu a dostlar, sorarım size

Olur mu benden bu asrın şairi

Demezse Haşim şiir böyle eza görmedi

Bilin ki o zaman olurum ben de bir şair

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde