Ana içeriğe atla

Sazan Sezonu Açıldı

Facebook hesabı açmaktan, bu aleme girmekten geri kalmayan, bu alemde iz bırakmadan gezinen, ne olur ne olmaz korkusuyla bu alemde doğru dürüst paylaşımda bulunamayan sazan kardeşlerim, 

Belli ki birileri yine bir şey hazırlayıp Facebook alemine servis etmiş ve dünyadaki sazan sayısını öğrenebilir miyiz diye bir paylaşım yapmış. Mimlenirim düşüncesiyle her türlü paylaşımdan uzak olmanıza rağmen bu paylaşımı nasıl gördünüz bilmiyorum ve paylaşma orucunu bozarak paylaşım yarışına girdiniz. Madem iş bu kadar ciddi. Şu sorularıma cevap verirseniz ben de müstefit olmak isterim ve gelmekte olan tehlikeye karşı tedbir almış olurum. 

Resmileşen ne? Allah rızası için bir söyleyin. Bakın Allah'ın adını verdim. 

Resmileşen bu şey sabah 06.39'da imzalandığına ve bir kamu kuruluşu olan bu Facebook mesainin başlamasını bile beklemediğine göre durum bu derece ciddi demek. Sahi sen hiç 06.39’da mesaide oldun mu bugüne kadar?

Bu imzalama işi televizyona bile çıktığına göre söyler misiniz hangi kanalda çıktı? Siz bu kanalı biliyorsunuz gayri. Söyleyin de biz de bilelim bu kanalı. Bu arada imza törenini kanalda canlı mı izlediniz? Ha söyleseydiniz de biz de canlı canlı izleseydik. 

Son tarih bugün dediğinize göre bu son tarih ne zaman? Çünkü ileri seviye sazanlar daha önce bugünü son tarih diye paylaştılar. Sen sazan ise sanırım geç kaldın. Söyler misin bu son günün tarihini?

Seninki maviye dönüşmüş. Dönüşen mavi ne? Gördün mü hesabının mavileştiğini? Sonra maviye dönüşünce ne oluyor? Senin için düşünülen her türlü tehlike bertaraf edilmiş mi oluyor? 

Yarından itibaren Facebook mavileşmeyen yani senin gibi kopyala yapıştır ve paylaş yapmayanların fotoğraflarını kullanmaya mı başlayacak? 

Facebook kullandığı zaman ne olur da. Fotoğrafları kullanırsa niçin gizliliği ihlal olsun? Facebookta bugüne kadar paylaştığın, cümle alemin gördüğü fotoğrafların neresi gizli olur? Senin bu yaptığın kafasını kuma gömmüş deve kuşuna benzemiyor mu? Madem tüm fotoğrafların senin için mahrem ve gizli kalacak. O zaman ne diye sosyal medyada paylaştın demezler mi adama? 

Bu kopyalayıp yapıştırdığın şeyin eski bayat numaralardan biri olduğunu, birinin milyonlarca sazan elinde oynattığının ve senin de buna alet olduğunun farkında mısın? 

Böyle bayat şeylere alet olmaktan kurtulmak, kendini daha da garantiye almak ve mahrem bilgilerini ihlal tehlikesine karşın en kestirme yol olarak bu alemi terk etmeyi hala düşünmüyor musun?

Evet sazan kardeşim. Lütfen bu sorularıma cevap verir misin?

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde