Ana içeriğe atla

31 Martın Mesajı

31 Mart;

Kaç yıllardır verilen sınırsız kredide denizin bittiğinin ilan edildiği seçimdir. 

Verdiğim sınırları hayırsız evlat misali hoyratça kullandın ama yettin artık dediği seçimdir. 

Tencere ve tavanın götüremediği iktidar yoktur sözünün tecelli ettiği seçimdir. 

Sayıları 16 milyonu bulan, eşleriyle birlikte 30 milyonu temsil eden emeklinin, sandığı etkilediği seçimdir. Emekli, emekli yılında yılın adamı olduğunu göstermiş ve maçın kaderini etkilemiştir. Emekli kök maaşa, promosyon müjdesine, temmuzda sizi görüp gözeteceğiz müjdesine isyan etmiştir. Bizimle dalga geçme, bizi oyalama demiştir. 

Alternatifimiz yok. Nasılsa bize verecekler diyenlere; seçmenin, alternatifiniz yok diye o kadar da uysal koyun değiliz. Gerektiğinde tepki vermeyi ve alternatif olmayanlara hazır olun mesajını vermeyi de biliriz dediği ve yıllardır güvenmeyip kenarda beklettiği yedeklere hazır olun dediği, eğer yerelde kendinizi ispatlarsanız sizi iktidara taşırız dediği bir seçimdir. 

Seçmenin ayağını denk al. Şayet ayağını denk almazsan, unutma ki seni getiren de biziz. Böyle gidersen götüren de biz olacağız dediği ve sarı kart gösterdiği bir seçimdir. 

Kimsenin hesap edemediği bir dip dalgadır. 

Sessiz çoğunluğun, yettiniz artık dediği bir seçimdir. 

Enflasyonu indireceğim, hayat pahalılığına son vereceğim vaatlerine, seçmenin bunlara karnım tok, aklımla dalga geçme dediği bir seçimdir. 

“Hükümetle yerel aynı olmazsa hizmet alamazsınız” tehdidine, seçmenin, elinden geleni ardına koyma dediği ve tehdide pabuç bırakmadığı bir seçimdir.

Yıllardır hükümet olanların halkın nabzını tutamadığı bir seçimdir.

Seçmenin sabrının taştığı bir seçimdir.

Seçmenin şakam yok dediği bir seçimdir.

Seçmenin, hiç kaybetmeyenlere acı bir mağlubiyet tattırdığı bir seçimdir.

Seçmenin güce boyun eğmediği bir seçimdir.

Seçmenin 2023 seçimlerinde kerhen verdiği desteği çektiği bir seçimdir.

Seçmenin; şımaranlara, güç zehirlenmesi yaşayanlara, Osmanlı tokadını attığı bir seçimdir.

Seçmenin benim için artık kurtarıcı değilsin dediği ve başka çıkar yol arayışına girdiği bir seçimdir.

Seçmenin, senin derdin seçimse, benim derdim geçimdir, geçim dediği bir seçimdir.

Seçmenin, yarınlar için birilerini yerelde teste tabi tutmaya karar verdiği bir seçimdir. Adeta seçmen, fikrin ve zikrin ne olursa olsun, yerelde testi geçersen, başımın tacı olursun dediği bir seçimdir.

Seçmenin; kim beni okur kim beni anlar kim beni gündemine alır kim beni ikna eder kim benim dertlerimle dertlenir kim verdiğim ev ödevini yapar ve hazır olursa, onu iktidara taşıyacağım dediği bir seçimdir. 

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde