Ana içeriğe atla

Nice Şekersiz Bayramlara...

Sizi gelecekmiş gibi şeker lokum telaşına kapıldım bugün. Yenilebilecek şeker ortalaması 400 ila 600 arasında değişiyor. 300 lira civarında olanlar da var ama onlar fındıklıymış. Neymiş de şekerimiz Antep fıstıklı olmalıymış. Zira itibardan tasarruf edilmezmiş.

Lokum fiyatları ise 250-300 aralığında.

Bir ona bir buna baktım. Şunu mu, bunu mu alayım derken hangisinin iyi olup olmadığına karar vermek için tadına bakayım diyemedim. Çünkü bazı marketlerde "Tadına bakmak yasaktır. Anlayışınız için teşekkürler" uyarısını görmüştüm geçen bayram. Bu bayram da bazıları yine yazmış. Geçen bayram bir de şeker reyonunun etrafı müşterinin eli ulaşamayacak şekilde naylon şeritlerle çevrilmişti.

Uzaktan bakmakla yetindim. Çünkü ağzımın tadı kaçtı. 

Nasıl kaçmasın ki. Geçen bayrama göre şeker fiyatları katlamış. Bu katlamayı da eleştiremiyorum. Sadece kendi kendime buğzediyorum. Çünkü her eleştiri nankörlüktür birilerine göre. Fiyatlardan zaten ağzım kaçmış. Bunu konu edinip de nankör damgası yiyerek niye huzurumu kaçırayım değil mi? Nasılsa bugün bakakalıp almasam da yarın alacağım bayramlık şeker ve lokumumu. Bir de şeker lokumla olmaz, bir de tatlı siparişi verelim denirse bilin ki yandığımın resmidir.

Neyse emir demiri keser misali aile saadetimin bozulmaması için taşın altına elimi koyup ben bu şeker ve lokumdan alacağım. Tatlı için merhamete gelip insaf bekliyorum.

Sizden ne mi istiyorum? Güzel soru. En iyisi sadede geleyim. Ben nasıl taşın altına elimi koyuyorsam, sizden de taşın altına elinizi koymanızı bekliyorum. Yanlış anlamayın. Bohça sizden, bahçe bizden misali bayram ziyaretine gelirken ikram sizden, ev bizden demeyeceğim. Kürt getirdiğini yer hesabı tatlı tatlı yiyelim hiç  demeyeceğim. Bu arada eliniz boş gelmese fena olmaz.

En iyisi gelmemeniz kısaca. Uzaktan online bayramlaşabiliriz. Telefon veya mesaj yoluyla.

Bu önerime, gelmezsek olmaz, ayıp olur dediniz ve gelmeye kalktınız. Kapımız açık bilesiniz.

Geldiniz. Ben de şeker tuttum. Teşekkür ederim. Almış gibi oldum diyebilirsiniz. Hatta şeker zararlı. Bu bayram, Canan Karatay‘ın sünnetini işleyelim demeniz pek makbule geçer. Karatay Hoca zamanı değil demeyin. Görmüyor musunuz ne kadar zinde. Bir gram yağ yok. 18’inde genç gibi. Bugüne kadar şeker yemediği için ölmediği gibi sağlıklı bir vücuda sahip.

Gelen ikram küser, almazsak olmaz dediniz. İyi bildiniz. Bir tane alın bir tane. Öyle her renkten bir tane almaya kalkmayın. Rengi farklı olsa da şeker. Hele bir de Allah tek deyip tekli sayıya denklemeyin. Hem Allah bir olduğuna göre ben ne kadar alsaydın diye ısrar etsem de bir tane ile yetinmeniz yeter de artar bile. Kazara, buyurun lütfen deyip ortaya koyarsam, Abbas’ın kör kazı gibi güzelmiş şeker deyip midenize götürmeyin. Bilin ki ısrarım şehir teklifidir.

Bu ciddiyetime, ne kafası taşıyorsun. Şu yaptığın hesaba bak diyerek lütfen beni ayıplamayın. Çünkü ayıbı yapan ben değilim. Ayrıca paraya para demeyen, günlük para basan koskoca zincir marketler tattırmazken ve kaz gelecek yerden tavuğu bile esirgerken bu garibandan ağalık beklemeniz adalete sığar mı? Buldunuz bir gariban. Lütfen vurmayın.

Sanırım ne demek istediğim anlaşıldı. Fazlasını yazmaya gerek yok. Zira lafın fazlası ahmağa söylenir.

Böyle böyle şeker tadında olmasını dilediğimiz bayramlarımız şekersiz bayramlara doğru ilerlesin. Yoksa tek başına şeker iflahımızı kesecek.

Nice şekersiz bayramlara...

Yorumlar

  1. "Sohbet baldan tatlı olur. "bazen. Meramınızı ne güzel anlatmışsınız.
    Nice sağlıklı bayramlara.

    YanıtlaSil
  2. Merhabalar.
    "Sanırım ne demek istediğim anlaşıldı. Fazlasını yazmaya gerek yok. Zira lafın fazlası ahmağa söylenir." Bizi ahmak yerine koymadığınız için teşekkür ederim.
    Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil
  3. As. Bilmukabele. İma bile etmem. Lafın gelişi yazdım.

    YanıtlaSil
  4. O kadar içten yazmışsınız ki
    Artık daha da şeker yemem Çikolata yiyeceğim

    YanıtlaSil
  5. Hocam gelmeyecektim ama bu yazıdan sonra hem de elim boş geleceğim 🤓🤓

    Hayırlı Bayramlar

    YanıtlaSil
  6. Desene baltayı taşa vurdum yine. Bu arada yazıyı kaldırsam olmaz mı? Bir de unutmadan söyleyeyim. Elin boş gidersin vesselam. Ayrıca hayırlı bayramlar denen yeterli. İyi bayramlar

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde