25 Şubat 2016 Perşembe

Yol kenarlarında yöresinin mahsulünü satanları nasıl bilirsiniz?**


Zaman zaman başka il ve ilçelere yolunuz düşmüştür. Kimini transit geçmiş,  kiminde de soluklanmışsınızdır. Şehrin girişinde ya da çıkışında yol kenarlarında o yöreye özgü ürünlerin satışının yapıldığı dikkatinizi çekmiştir.

Albenisi bazen durdurur alışveriş yaptırır. Çünkü: Doğaldır, tazedir, yöreye özgüdür. Aynı zamanda memleketine götüreceğin en güzel hediyedir.  Fiyatının makul olması da muhtemeldir. Çünkü her şey yerinde ucuzdur. Nakliye binmez. Bu duygu ve düşünceler içerisinde alışverişini yapar, yoluna devam edersin. Bazen de içimizde bir ukde kalır,  almadan geçer gideriz. Belki de zamanımız yoktur.

Sonunda alış veriş yapmadan geçip giden “Keşke durup alışveriş yapsaydım” diye bir pişman, alavere yapan ise bin pişman olur. Çünkü yörenin en ıskarta, en bayat, en kötü malının tezgaha konduğu ve kendi memleketindeki fiyatından daha fazlaya satın alındığı menziline vardıktan sonra ortaya çıkınca “Keşke almasaydım” pişmanlığı baş gösterir. Eve kadar getirip hamallığını yapmak da cabası. Yol kenarlarında satışı yapılan ürünler hep böyledir demiyorum. Tüm satış yapanlar kötü mal satıyor iddiasında hiç değilim.  Nasıl ki pazarcı esnafının hepsinin kötü mal satmadığı gibi. İstisnalar kaideyi bozmaz ama maalesef genel itibariyle durumumuz/görüntümüz/imajımız budur.

Örnek isteriz, örnek mi diyorsunuz. Bu sefer örnek anlatmayacağım. Zira, yine kandırılmışsın diyeceksiniz. Ben malumu ilan ettim. Bir çoğunuz bu zevki tatmıştır zaten.

Giden paradan ziyade insanın zoruna giden kandırılma duygusudur. Zaafından yararlanılmasıdır. Fırsatçılık yapmaktır. Kazanma hırsıdır. Değer mi üç günlük dünya için saf Anadolu insanını kandırmaya? İşin garibi bir yörede yaptığımız bu tür alışverişten sonra suçun ferdiliğinden ziyade çoğu zaman tüm bölge insanını kötüleyerek toptancılık yapıyoruz. Ne hakkımız var, tüm beldemizi kötülemeye/kötületmeye. Zaten müşteri ayağına gelmiş, pahalı da olsa alacak. Birinci sınıf mal satsan da gelip geçen hem senin hem de bölgen hakkında olumlu kanaatle ayrılsa ne olur?

Aslında bu tür yerlerde satış yapanlar gelip geçenlere bir defa vurur. Alan bir daha almaz. Temiz mal satsa da sürekli gelip geçen alışveriş yapsa ne olur? Sanırım bu tür satıcılarda; bu adam zaten buraya yeni geldi, nasılsa geçip gidecek, bir daha gelmez, ben her gün böyle 8-10 kişiyi avlasam bana yeter diye düşünüyor olmalılar. Eğer böyle düşünülüyorsa yazık gerçekten. Bu tür davranışlar ne insanlığa, ne hemşericiliğe, ne de Müslümanlığa sığar. Değer mi üç kuruş için ahiretimizi dünyaya/dünyalığa değiştirmeye?

Her bir meslek grubunun bağlı bulunduğu odası, derneği vardır. Kendi içinde denetleme  olmalıdır. Her meslek kendi içlerinde  çürükleri barındırmamalıdır. Nasıl ki meyve ve sebzedeki çürükleri sağlam olanlarına zarar vermemesi için ayıklıyorsak bu tür çürükler de ayıklanmalıdır. Sıkı ve ciddi denetimlerle her meslek temizlenmeye gitmelidir. Bu gidişle kimin kimseye maalesef güveni kalmayacaktır.


Gelin hep beraber teorideki dürüstlüğümüzü bir tarafa bırakalım. Pratikte dürüst ve güvenilir olalım. Namazımız, orucumuz kendimizin olsun. Bize bu ibadetlerin yansıması olan güveni verin zekat olarak… Çok mu şey istedik?.. 25/02/2016

04/03/2016 tarihinde Kahta Söz Gazetesinde "Çok şey mi istedik" başlığıyla yayınlanmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder