Çoğumuz çalıştığı işi ve mesleğini beğenmez. Hep başkasının
mesleğine, işine gıpta ile bakarız “Davulun sesinin uzaktan hoş geldiği” sözünü
unutarak. Hatta yeniden doğsam şu mesleği seçerim gibi
temennilerimizi/heveslerimizi de dile getiririz çoğu zaman.
Bazı meslekler zor mu kolay mı sorusu garip bir soru
aslında. Çünkü her bir mesleğin avantaj ve dezavantajları olabileceği gibi
kolaylık ve zorlukları da vardır. Yani hiçbir meslek tek başına kolay değildir.
Tabii kim için? Sorumluluğunu bilen için. Bir insan sorumluluğunu taşırsa,
işimi en iyi yapacağım derse o meslek zordur gerçekten. Şayet bir insan işini
ve mesleğini üzerine vazife edinmez, dostlar alışverişte görsün türünde
yürütmeye kalkarsa onun işi hangi meslek olursa olsun kolaydır. Demek ki
işlerin zorluk ve kolaylığı sorumluluk duygusuyla alakalı bir durumdur.
Çoğumuz çalıştığı işi ve mesleğini beğenmez. Hep başkasının
mesleğine, işine gıpta ile bakarız “Davulun sesinin uzaktan hoş geldiği” sözünü
unutarak. Hatta yeniden doğsam şu mesleği seçerim gibi
temennilerimizi/heveslerimizi de dile getiririz çoğu zaman.
Bazı meslekler zor mu kolay mı sorusu garip bir soru
aslında. Çünkü her bir mesleğin avantaj ve dezavantajları olabileceği gibi
kolaylık ve zorlukları da vardır. Yani hiçbir meslek tek başına kolay değildir.
Tabii kim için? Sorumluluğunu bilen için. Bir insan sorumluluğunu taşırsa,
işimi en iyi yapacağım derse o meslek zordur gerçekten. Şayet bir insan işini
ve mesleğini üzerine vazife edinmez, dostlar alışverişte görsün türünde
yürütmeye kalkarsa onun işi hangi meslek olursa olsun kolaydır. Demek ki
işlerin zorluk ve kolaylığı sorumluluk duygusuyla alakalı bir durumdur.
Değinmek istediğim meslek gazetecilik. Zor mu kolay mı
bilmem. Çünkü mesleğin içerisinde değilim. Ama dıştan bakıldığı zaman kolay,
cazip ve heyecanlı bir meslek gibi görünebiliyor. Çünkü habere ilk ulaşıp
haberdar olan kişidir. Basılan haber bir de diğer meslektaşların atladığı bir
haberse keyfine diyecek yoktur gazetecinin. Akşama kadar tatlı ve heyecanlı bir
koşuşturmanın sonucunda baskıya verilip çıkan gazete, gazetecinin en büyük
mutluluğudur. Artık bütün yorgunluğu gider. Buraya kadar her şey tıkırında. Bir
de madalyonun öbür yüzüne bakalım.
Ya bir de haberde, köşe yazısında teknik ya da sehven bir
hata yapılmışsa. İşte şimdi çık işin içinden. Onca kovalamanın ardından yığılır
kalır insan. Çünkü bir çuval incir berbat edilmiştir. Bu hatanın telafisi için
artık 24 saat geçmesi gerekir. Zira gazete abone ve bayilere dağıtıma gitmiştir.
Ertesi gün haber ya da yazı düzeltilinceye kadar gazeteci hataen yapılmış
yazının taraflarını arayıp gönül de alması gerekecek. Yani anlayacağınız diken
üstünde bir meslek. Hata düzelinceye kadar arayan arayana. Her birine, her tarafa
laf yetiştirme görevi de var aynı zamanda. Diğer mesleklerin bir çoğunda
yapılan hatalar anlık düzeltilebilir. Bu meslekteki hata en erken ancak 24 saat
sonrasıdır. Ya düzelteyim derken tekrar hatalar yapılırsa işte bu cazip meslek
o zaman tiksinti vermeye başlar insana.
Ya bir de haber yapayım derken yapılan yanlışlıkla haber
olursa. Buyurun buradan yakın şimdi. ..
Yine gazeteciliğini bir şantaj olarak kullanan, asparagas
haber yapan ve kamuoyunu yanlış yönlendirmeyi meslek edinmiş olanlar var. Bu
tipler gazeteciliği bir silah olarak kullanırlar. Ben onları gazeteci olarak
saymıyorum.
Gazeteciliği dışarıdan gözlemleyen biri olarak bu şekilde
değerlendiriyorum. Görüldüğü gibi içerisinde heyecan ve risk barındırıyor. Bu da
bu mesleğin bir cilvesi olsa gerek.
İlk başa tekrar dönelim. Sorumluluk gerektiren hiçbir
meslek kolay değil maalesef. Her bir meslek, içerisinde diken barındıran bir
gül bahçesi... Mesleğini layıkıyla yapan, doğru haber veren, kamuoyunu doğru
bilgilendiren gazetecilerin 10 Ocak “Çalışan Gazeteciler Gününü” tebrik ediyorum.
08/02/2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder