19 Aralık 2019 günü Ankara Keçiören ilçesi Şehit Ahmet Kabukçu İlkokulu birinci sınıf öğrencisi Mert Yağız Köksal’ın, okul kantininden aldığı şırınga çikolatanın kapağının nefes borusuna kaçması sonucu hastaneye kaldırıldığını, kurtarılamayarak öldüğünü, sorumlular hakkında hem idari hem de adli soruşturma başlatıldığını biliyorsunuz.
Bu olayın yeniden
gündeme gelmesinin nedeni, savcılığın ilgililer hakkında hazırladığı
iddianamedir. Hazırlanan iddianameye göre okul müdürü, yardımcısı, iki öğretmen
ve iki gıda kontrolörü, “taksirle ölüme neden olma” ve “görevi kötüye kullanma”
ile suçlanıyorlar. İlgililer hakkında 13 yıla kadar hapis cezası talep
ediliyor. Okul müdürünün ayrıca “suç delillerini yok etme, gizleme, değiştirme”
suçundan da cezalandırılması talep ediliyor. İddianamede sadece öğretmenler yok.
Soruşturma kapsamında firma sahibi ve kantin işletmecisi
hakkında da 'taksirle ölüme sebebiyet verme' suçundan 6 yıla kadar
hapis isteniyor. Sorumlular hakkında açılan bu soruşturma ne zaman
sonuçlanır, kimler suçlu bulunur ve ne kadar ceza alırlar? Sonucu bekleyip
göreceğiz.
Sorumlular hakkında istenen ceza bununla sınırlı değil. Sorumlular, devlet
memuru oldukları için haklarında idari dava açılmış. Disiplin yönünden ne ceza
almışlar, bir bakalım:
Okul müdürü görevinden uzaklaştırıldı. Müdür ve müdür yardımcısının yöneticilik
görevleri alındı. Müdür, yardımcısı ve öğretmenlere 1 yıl süreyle kademe
ilerleme ve aylıktan kesme cezası verildi ve görev yerleri değiştirildi.
Okul yöneticilerine, öğretmenlere, kontrolör,
kantinci ve firma sahibine ne ceza verirlerse versinler, şırınga çikolata
yüzünden vefat eden çocuğu elbette geri getirmeyecek. Sorumlular ne kadar fazla
ceza alırlarsa, çocuğun ailesinin acısı bir nebze dindirilecektir. Çünkü ateş
düştüğü yeri yakar. Allah kimseye böyle ölüm nasip etmesin.
Öğretmen ve idarecilere verilen idari ceza ve iddianamede
istenen cezaları garipsediğimi buradan ifade etmek istiyorum. Oldu olacak bu
öğretmenlere müebbet verelim, bu iş bitsin. Gören de bu öğretmenleri baş sorumlu
sanır. Firma sahibi yani üretici için istenen ceza bile öğretmenlere istenen
cezadan daha az. Allah aşkına, tehlike saçan bir ürünü üreten, bu ürünün
satışına onay veren ve bu ürünü pazarlayan mı daha suçlu olur yoksa bakkal ve
marketlerde her çocuğun tereklerde rahatça ulaşabileceği bu ürünün kantinlerde satışı
mı? Bu ürünün satışına hiçbir yerde izin verilmiyor da okul kantininde el
altından satışına okul yönetimi göz yummuş ise bunlara müebbet bile verilsin.
Ama olayın vuku bulduğu zaman bu ürün her yerde satılıyor. Nitekim Diyarbakır’da
da bir çocuk, bakkaldan aldığı şırınga çikolata yüzünden vefat etti.
Burada dikkatimi çeken bir başka husus, mademki
bu ölüme sebebiyet veren herkes hakkında hesap sorulacaksa, hakkında iddianame
hazırlanan kişiler arasında bu ürüne onay veren Ticaret veya Tarım
Bakanlıklarından niçin bir sorumlu yok? Eğer ürün, adı geçen bakanlıkların
onayından geçmiş bir ürün değilse, bu durumda bu bakanlıklar bu ürünün merdiven
altında üretilmesini ortaya çıkarıp niçin zamanında yasaklamadı? Bunda bunların hiç sorumluluğu yok mu? Bu ürün
gerçekten tehlike saçıyorsa, bu ürün dışarıda niçin serbest oluyor da okul
kantininde yasak oluyor? Okul kantininin denetiminden sorumlu olan okul idaresi,
kantinde satılan ürünler hakkında ne kadar bilgiye sahipler? Bana göre ürün
denetimi teknik ve uzmanlık gerektiren bir iş. Okul görevlilerinin yapacağı
kantin denetimi bir rutini yerine getirmekten öte bir anlam ifade etmez. Bakanlık,
okul kantinlerini önemsiyor ve çocuklarımızı korumak istiyorsa bunun denetimini
işinin uzmanı ehil kişilere yaptırmalı. Sağlığa zararlı ve risk barındıran bir
ürün ne kantinde satılsın ne de dışarıda. Okul sadece kantinin temiz ve
hijyeninden sorumlu olmalı.
Bu konuyla ilgili haberlere göz atınca çocuğa
müdahale eden doktora da soruşturma açılmak istendiği ama Sağlık Bakanlığının soruşturma
izni vermediği bilgisine ulaştım. Ki Bakanlık iyi ki soruşturma izni vermemiş.
Zira doktor çocuğu kurtarmak için elinden geleni yapmıştır. Bu inisiyatifinden
dolayı Sağlık Bakanlığını tebrik etmek lazım.
Bu konuyla ilgili adaletimize dair de bir şey
söyleyeyim. Çocuğun niçin öldüğü belli, sorumlular tespit edilmiş. Olayın
üzerinden bir yıldan fazla zaman geçmiş. İddianame daha yeni hazırlanıyor. Bu
kadar mı zor bir iddianameyi hazırlamak? Dur bakalım, bu dava ne zaman sona
erecek? Adaletimizin geç adalet dağıttığını biliyoruz da bu kadarına da pes
doğrusu…
Hasılı, şırınga çikolata davasından, verilen ve
uygulanan ağır idari cezaların yanında, üzerine bir de “taksirle ölüme neden olma” ve “görevi kötüye kullanma” isnadıyla öğretmenlerin
mahkemede yargılanacaklarını öğrenince anladım ki bu ülkede öğretmenlerin
sahibi yok. Vurun abalıya!
*20.02.2021 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde Barbaros ULU adıyla yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder