Ana içeriğe atla

Gizemini Korumaya Devam Ediyor

Herkes onu 90'lı yıllarda iç işleri bakanı olduğunda tanıdı. Döneminde faili meçhuller ayyuka çıktı. Adı üzerinde faili meçhul kaldı. Çünkü faili meçhul demek bu işin faili ya da failleri bilinmeyecek demektir.

Bakanlığı döneminde 28 Şubat sürecine giderken cesur çıkışları askerler tarafından pek tasvip edilmedi. Yağlı kazığa oturtulmakla tehdit edildi.

Partisi koalisyondan düştükten ve ülke 28 Şubat sürecini ağır bir şekilde yaşadıktan sonra kendisini, ülkenin yıllar yılı teslim edileceği yenilikçi hareketin içinde buldu. Partinin kuruluş aşamasında bir süre bulundu. Sonra ben bu işte yokum diyerek yeni hareketin içinden ayrıldı. 

Soluğu milliyetçi bir partide aldı. O partinin genel başkan yardımcılığına kadar yükseldi. Vekillikler yaptı.

Sonra partisinde genel başkanlığa oynadı. İzin verilmeyince, bir grup arkadaşıyla ayrılarak ayrı bir parti kurdu.

Eşi hakkında ön plana çıkmış bir bilgi yok ise de devrimci biri olduğu belirtiliyor. Zaman zaman milliyetçi, muhafazakar, merkez sağcı olduğunu ifade etmekten kaçınmıyor. Ailesinde solcuların olduğunu bile söyledi. Demek istiyor ki ben dört eğilimim. Her dalda oynarım. Rolüm ne ise onu en güzel şekilde oynarım.

Son kurduğu partiye gelirsek, isteği olmayınca ben oynamıyorum dedi, küstü, köşesine çekildi. Partililer yalvar yakar onu tekrar partinin başında tuttular. Küsmeyi bırakıp partilerin arasına katıldı.

Partisi yeni olmasına rağmen ittifak içinde seçime girerek ilk seçimde yüzde 10 barajını aşacak kadar oy aldı.

2018 seçimlerinde tüm partiler ortak Cumhurbaşkanı adayında anlaşmışken son anda ben de adayım dedi. Partisinin aldığı oydan daha düşük oy aldı. Haliyle yenilikçi hareketin liderine yeni bir seçim kazandırdı.

2023 seçimlerinde ittifaka ait partiler bir aday üzerinde yoğunlaşırken olmaz deyip masayı devirdi. İki gün sonra tamam dediğiniz olsun diye tekrar geri geldi.

Masayı devirmesi partisine pahalıya patladı. Anketlerde yüzde 18'lerde görünen partisi yüzde dokuz civarında oy aldı. Cumhurbaşkanlığı seçimini de en zayıf anında rakip bildiği aday kazandı. 

Şimdilerde ne mi yapıyor? Kendisine verilen rol, misyon ne ise onu yapıyor. Kendi eliyle kurduğu partisini dağıtmakla meşgul. İstifa eden edene. Ona göre bu istifalarda, partisine karşı bir operasyon yapılıyor. Operasyon var mı, yok mu bilinmez ama görünen o ki partisine operasyonu kendisi çekiyor. 

2024 mahalli seçimlere, ittifakı bozduğu için her ilde aday göstermeyi hedefliyor. Bu tavrı bile kime hizmet ettiğini, rolünün ne olduğunu ortaya koyuyor. 

Belli ki parti parti gezmesi, ittifaka girip çıkması, her ilde kendi adaylarıyla seçimlere hazırlanması, oynadığı oyunun bir parçası.

Partisini dağıtmaya ve yok etmeye çalışması da kendisine parti kurduran üst aklın, tamam görevini tamamladın. Artık misyonun bitti. Kurduğun partiyi bitir dediğine işaret ediyor. 

Bakalım, siyaset sahnesinde daha kendisinden ne göreceğiz? Partisi kalacak mı yoksa kendi eliyle intihar mı ettirecek? Bekleyip göreceğiz bu gizemli siyasetçinin gizemlerini. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde