Ana içeriğe atla

Taksirli Ölüme Neden Olmak İstemez miydiniz?

Somali Cumhurbaşkanının oğlu 30 Kasım 2023 tarihinde Fatih’te 38 yaşındaki motosikletli kuryeye çarpmış, ağır yaralanan kurye hastanede vefat etmişti.

Gazetelerin yazdığına göre bilirkişinin verdiği raporda ölüme sebebiyet veren kişi, asli kusurlu bulunmuş. Motosikleti süren sürücünün ise kusuru bulunamamıştır.

Ölüme sebebiyet vermesi dolayısıyla Cumhurbaşkanının oğlu yargılanmış. Taksirle ölüme sebep olma nedeniyle mahkeme zanlıyı önce üç yıl hapis cezasına çarptırmış. Ardından “Sanığın geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sonrasındaki davranışları ve cezanın fail üzerindeki olası etkisini” dikkate alan mahkeme, TCK'nın 62. maddesi gereğince indirim uygulayarak verilen cezayı 2 yıl 6 aya düşürmüş.

Mahkeme bununla da yetinmemiş. “Sanığın kişiliği, sosyal ve ekonomik durumu, yargılama sürecinde duyduğu pişmanlığı” göz önünde bulundurarak sanığa verilen hapis cezasının 27 bin 300 lira adli para cezasına çevrilmesi hükmünü vermiş.

Mahkemenin bir buçuk ay gibi bir sürede jet hızıyla sonuçlanması takdire şayan. Çünkü bazı davalar yıllar yılı sürebiliyordu. O zaman da geciken adalet, adalet değildir derdik. Fakat çok erken biten bu yargılama, adalet burada nerede dedirtiyor insana. Çünkü verilen ceza çok komik olmuş. Maşeri vicdanda karşılık bulmamıştır. Ölüme sebebiyet verilen sanık için mahkemenin bulduğu gerekçeleri ise çok komik. Ceza yasamız mı böyle ya da yargılanan sanığın yok denecek bu indirimli cezayı almasında Cumhurbaşkanının oğlu olması mı etkili oldu? İşte burası düşündürücü. Ceza yasamız böyle ise yandık. Yok, sanık itibarlı birinin oğlu olduğu için bu cezayı almışsa vay halimize. Eğer trafik kazalarında ölüme sebebiyet vermenin cezası bu ise bu ceza, ölüme teşvik olur. Öldüreceğin kişi için silah, bıçak kullanmaya gerek yok. Git arkasından çarp. Ver 27 bin üç yüz lira. Hiçbir şey yokmuş gibi elini kolunu sallayarak çık gel, gez dolaş. Olacak şey değil gerçekten.

Hasılı olay daha soğumaya yüz tutmadan verilen bu komik ceza kamu vicdanını yaralamıştır. Böyle ceza verileceğine, bu dava yıllar yılı devam etseydi, en azından unutulmaya yüz tutar, şimdiki derin acı hissedilmezdi.

Diyelim ki ölüme sebebiyet veren trafik kazaları paraya çevriliyor. Beyefendiye, takdir edilen 2 yıl, 6 ay hapsi güne çevirsek, 910 gün yapar. Verilen para cezasını da güne bölersek (27.300/910=30 TL), hapiste yatılacak her günün cezası 30 lira imiş. Halbuki hapiste yatılacak her günün ağır bir para cezası olması gerekmez mi? Bir insan hayatı bu kadar ucuz mu gerçekten?

Olaya bir de maktulün yaşı üzerinden bakalım. 38 yaşındaki maktul için verilen 2 yıl 6 ay hapis cezasını maktulün yaşına bölersek (27.300/38=718, 42), ölen kimsenin her bir yılına 718 lira düşüyor. 38 yılı güne vurursak (27.300/13.870=1,968), günlüğü yaklaşık 2 liraya geliyor. Tamam, bu kan bedeli değil. Belki Sayın Cumhurbaşkanı kan bedeli olarak kesenin ağzını açacaktır. Ama hapis cezasının karşılığı da bu kadar düşük bedel olmamalıydı.

Anladığım kadarıyla ceza yasasının para cezaları güncel değil, güncel ise de günümüz parasıyla çok komik. En azından bazı güncellenen rakamlardan çok uzak. Belki yeri değil, belki kıyas kabul edilmez ama mesela bedelli askerliği ele alalım:

2023 Temmuz-Aralık bedelli askerlik bedeli 122 bin 351 lira iken 2024 Ocak-Temmuz arasını kapsayan bedelli askerlik bedeli % 49,25’lik artışla 182 bin 608 liraya yükseldi. Bedelli askerin bir aylık askerlik bedelinin günlüğü (182.608/30=6.086,93), 6.087 liraya gelirken bir günlük hapis yatmanın bedeli 30 lira.

Gördüğünüz gibi sözün bittiği yerdeyiz. Böyle adalet düşman başına diyeceğim ama bu tür adalet hep düşmanın işine yarar. En iyisi bizden ırak olsun diyelim.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde