6 Ocak 2024 Cumartesi

İnsanlık Etiği

Farklı farklı dinler ve bu dinlerin müntesipleri var. Menşei aynı olmasına rağmen Yahudiler Hristiyanlardan, bunlar Müslümanlardan, Müslümanlar bunlardan haz almaz.

Her bir dinin müntesibi kendi dinlerini hak ve bir doğru kendilerini kabul ediyor ve her biri kendine Müslüman kendine Yahudi kendine Hristiyan vs. 

Aynı şekilde Budist, Konfüçyüs, Hindular da diğerlerinden haz almaz.

Yine her din inananlarından iyi, güzel, faydalı şeyler yapmasını emir ve tavsiye ederken; kötü, çirkin ve zararlı şeylerden kaçınmasını istiyor.

Dinlerin iman ve ibadetleri bir tarafa, her biri ahlak ilkelerinden bahsettiğine göre ilahi ya da beşeri olsun, her dinin müntesibinin ahlaklı olması gerekir. Ama gel gör ki dinlerin bireyleri arasında dinlerine göre ahlaklı olanlar varsa da bu oran ahlaksızlara göre azdır. Çoğunluğu ahlaki yönünden sınıfta kalmıştır.

Farklı dinlere inananların yanında herhangi bir dine inanmayanlar, inanmış görünenler, dinlerine mesafeli olanlar, deistler, agnostist vs. olanların sayısı da az değil. Bunların içinde de ahlaklı olanların sayısı az değil.

İster dine inansın, ister inanmasın, her inanç ve inançsız arasında ahlak ve ahlaksızlık var.

Burada ahlakın kaynağı din midir ya da ahlak doğuştan mıdır sorusu akla gelebilir. Dinsiz ve dine mesafeli olanlar arasında da ahlaklılar olduğuna göre dinin kaynağı doğuştandır dense yanlış olmaz.

Ahlakın kaynağı din, toplum veya doğuştan olsa da bugün dünyanın en büyük eksikliği, herkesin özlemini duyduğu ahlaksızlığın baskın olması. Aynı şekilde herkes ahlaksızlık aldı başını gitti şeklinde dert yanıyor.

İnsanlara, dinler şu ahlaki ülkelerden bahsediyor dense ben bir dine inanmıyorum ya da bu ahlaki ilke bana şu dini hatırlatıyor. O yüzden yerine getirmeyeceğim diyebilir.

Ayrıca her din, müntesibinden inandığı dinin ahlak ilkelerine uymasını istediği halde dinlerin bir yaptırımı olmadığı için ahlak ilkeleri, dinlerin kitaplarında yazdığıyla kalıyor. Dinlerin emir ve tavsiyeleri ve ahlak ilkeleri bir tavsiyeden öte geçmiyor. Kimisi ahlaklı, kimisi ahlaksız olmaya devam ediyor. 

Yazdıklarımdan, dinlerin inananlarını ahlaklı yapmada yetersiz kaldığı anlaşılır. Bir de dinler eskiye oranla etkisini kaybetmeye başladı. İnsanlar hiç olmadığı kadar inandığı dinlerine mesafeli. Yakın bir gelecekte dinlere yer olmadığı nicedir dillendiriliyor.

Hoş, dinler etkisini devam ettirse bile hepsinde ahlak ilkeleri üç aşağı beş yukarı ortak olsa da dinlerin birleştirici değil, ayrıştırıcı ve ötekileştirici bir yönü var. Daha doğrusu dinlerin inananlarında böyle bir durum söz konusudur. Kısaca dinler ve dinlerin müntesipleri bir ortak noktada buluşamaz.

Bu durumda ne yapılmalı? İnsanlık, ahlaka susamışlığını nasıl giderecek?

İnsanlık ahlak ve etik kurallarda samimi ise işe hiç dinleri karıştırmadan insanlığın ortak noktası baz alınabilir. Bu da insanlıktır. Tüm dünya halkları “İnsanlık Etik Değerleri” başlıklı bir ortak değerde buluşabilir. İnsanların nasıl davranacağı maddeler halinde yazılır. Bu maddeler belli bir yaşa gelince her insana okutulup imzalatılır. Okuyup imzaladığı ilkelere uymayanlara insanlık suçu işlemesinden dolayı belli müeyyide ve yaptırım uygulanır. Yaptırımın olduğu yerde sonuç alınır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder