Her
kesimle iletişimi olan, bir konudaki görüşünü çekinmeden söyleyen, farklı
fikirlere açık, entelektüel birikime sahip, gönlü açık biri. Aynı zamanda
arkadaş canlısı.
Oturduğu
şehre arkadaşlarını davet eder. Gelene izzet ve ikramını esirgemez. Evini,
barkını açar. Vaktini ayırır. Geldiği yerden alır. Gideceği yere götürür.
Onun
bu yönünü bilen eşi, dostu şehrine uğradığı zaman yanına varmazlık yapmaz.
Hepsini el üs ünde tutar. Uğramayan olursa da serzenişini ifade eder.
Kendisi
de bir başka şehre gittiği zaman o şehirde hukuku olan kim varsa ziyaretini
esirgemez. Ziyaretinde de kimseye yük olmaz.
Dedik
ya arkadaş canlısı. Yeter ki biraz hukuku olsun.
Bilir
ki üç çeşit arkadaşlık unutulmaz. Bunlar: Hapishane, asker ve okul/sınıf
arkadaşlığı. Böyle duymuştur. Özellikle okul ve sınıf arkadaşlarına ayrı bir
ihtimal gösterir. Çünkü okul ve sınıf arkadaşlığının yeri ayrıdır.
Bu
kişi bir hafta sonu bir çalıştay için bir ilimize gider. Bilir ki o ilde sınıf
arkadaşları var. O ile geldiğini de dostlarına duyurur. Ben şu oteldeyim
der.
Kendisi
için çalıştay bir sebep. Bu vesileyle mezun olduktan sonra uzun süredir
görüşmediği arkadaşlarıyla görüşecektir. Teşehhüt miktarı da olsa biraz
hasbihal ve muhabbet edecektir. Bu yüzden içi içine sığmaz.
Beklenti
hayal kırıklığına dönüşür. Çünkü koca bir hafta sonunu o ilde geçirir. O ilde olan
sınıf arkadaşlarından ne bir ses çıkar ne de seda. Hiçbiri oteline uğramadığı gibi
bir telefon açıp hoş geldin bile demez. Ben şuradayım, şu işim var. Maalesef yanına
uğrayamıyorum gerekçe sunanı bekler. Bu da olmaz.
Ha
bir insanın mazereti olamaz mı? Elbette insanların mazereti olabilir. Vakit ayıracak
zamanı da olmayabilir. Bir telefon da mı açılmaz? Arkadaşım, hoş geldin, kusura
bakma, güle güle de mi denmez?
İnsanları
tanımak için demek ki yaşamak gerekiyormuş.
Siz
böyle bir durumla karşılaştınız mı? Karşılaştı iseniz kendinizi nasıl hissettiniz
bilmiyorum ama herhalde dost ve arkadaş bildiklerinize notunu verirsiniz. Saymayanı
ben de saymam dersiniz en azından ve siz de mesafenizi koyarsınız.
Öyle
zannediyorum bu kişi de o ilde yaşayan arkadaşlarına gönül koyacak ve kırılacaktır.
Çünkü ne umdu ne buldu. Belki de böyle bir durumla karşılaşacağını bilseydi, o çalıştaya
katılmazdı. En azından arkadaşlarının bu yönünü öğrenmemiş olurdu.
Bundan
sonraki ömrünü geçirirken bu yaşadığı belki de hiç aklından çıkmayacaktır.
Bu
durumu öğrendiğim zaman başıma gelmiş gibi üzüldüm. Çünkü maruz kaldığı bu durumu
hak eden biri değildi. Aklıma tek şey geliyor. Bu kişi fikir yönünden, birbirinin
kopyası arkadaşlarından ayrışmıştı. Bu farklılığını da ifade etmekten hiç kaçınmadı.
Çünkü farklı görüşünü söyledikleri can ciğer bildiği arkadaşlarıydı. Arkadaşlık
başka fikir başkaydı. Görünen o ki arkadaşları bu farklı fikrinle yanımızda yerin
yok demek istedi belki de. Kim bilir?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder