Ana içeriğe atla

Doğal Gazlı Evde Üşümenin Yolu

Kışın eksi derecede, buz gibi havada evde üşümek istiyorsunuz. Fakat ne yapacağınızı bilmiyorsunuz. 

Tam adamına geldiniz.

Bunun için doğal gaz yoluyla ısınan bir sitede oturacaksınız.

Yeter mi? Yetmez. 

Oturduğunuz bu site merkezi sistem olacak.

Bu da yetmez. 

Peteklerinizde payölçer takılı olacak. Bu da yetmez.

Petekleri ceza yemeyecek şekilde en düşük seviyeye ayarlayacaksınız. Bu da 15 derecenin altına düşmemek demek. 

İşte bu 15 derece sizi üşütür.

Üşüyecek olduktan sonra doğal gazla ısınan bir evde oturma ne işe yarar demeyin. Üşürdünüz belki. Ama sitenin en düşük ısınma gideri size gelir. Bu da üşüdüğüme değdi. Bak, en düşük fatura bana geldi diye sizi sevince boğar. Bundan sonrasını faturası yüksek gelenler düşünsün. Öyle değil mi?

Bunun bir faydası daha var. Oturduğunuz evi satılığa çıkardığınızda, ara kat, evimiz sımsıcak. Üstelik en düşük fatura bize gelir diyeceksiniz.

Siz evi sattıktan sonra evi alanlar düşünsün. Zira bu senin meselen değil. Çünkü evin bayrağı bundan sonra onda. O da sizin gibi üşüyecek ve en az faturayı ödeyecek.

Üşümenin bir diğer faydası, evde kısa kol ve ince kıyafetle dolaşmayacaksın. Gerekirse üzerine pardösüyü giyeceksin. Yetmedi. Uzanırken üstüne battaniye alacaksın. 

Bir diğer faydası, on beş derece sıcaklık, daha doğrusu soğukluk evde sizi diri tutar. Uyuşuk uyuşuk oturmazsınız. Çünkü sünepelik size yakışmaz. 

Siz böyle ısınmaya daha doğrusu üşümeye devam ederek kışı çıkarmayı hedeflerken, evinize misafir geldi. Otururken eviniz biraz soğuk değil mi diye moral bozmaya kalkar. Evet, soğuk diyerek misafire malzeme vermeyin. Yoo, ne soğuğu. Sana öyle geliyor. Biz hiç üşümüyoruz. Sanırım sizde hastalık başlangıcı var diyeceksiniz. Bundan sonrasını o misafir düşünsün.

Eşiniz ya da çocuklarınız şu petekleri biraz açalım demelerinin önüne geçmek için evde kısa kollu olarak dolaş. Seni bu halde gören hane halkı hiç istekte bulunmadan yatağın içine kendisini atacak.

Sakın bu dediklerimden hiç ödün verme. Unutma, apartmanın en düşük ısı gideri sende. Yüksek ısı gideri ödeyerek moral bozmaya değer mi? Sonra alemin zengini sen misin değil mi?

Yorumlar

  1. Merhabalar.
    İşte bu yazınıza on yıldız, on numara, yani fevkalade... Kaleminize, emeğinize, gönlünüze, yüreğinize ve ironinize sağlıklar olsun sayın hocam. Yoksa, siz böyle merkezi sistem pay ölçerli bir sitede mi ikamet ediyorsunuz? Ah hocam ah! Ben bir ev satışını böyle merkezi sistemli bir apartman dairesinde ikamet ederken gerçekleştirdim. Bizde pay ölçer değil salma şeklinde yakıt aidatını ödüyorduk. Evlerin oda sayısına göre, yani 3+1, 2+1,1+1, dubleks, gibi. Her birine biçilmiş bir yakıt aidat miktarı vardı, herkes daire tipine göre ödeme yapardı.
    Hadi bu neyse, hiç ödemeyenler vardı biliyor musunuz? Yönetim de ödemeyenlere bir şey yapamıyordu. Baktım başım belaya girecek, lanet olsun dedim, iyi ve güzel ısındığım 2+1 dairemi sattım ve o apartmandan ayrıldım.
    Sayın hocam, ben hep pirince giderken, evdeki bulgurdan oldum biliyor musunuz? İşin bu tarafını da itiraf etmeliyim.
    Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil
  2. Merhabalar Recep Bey. Bireysele geçelim diye toplandık bu sene. Oylama yapmadan bir tanesi, ben bu evi merkezi diye aldım. Bireysele taraftar değilim. Bir kişi bile karşı çıksa bireysele geçemezsiniz dedi. Bu söz üzerine oylama bile yapılmadı. Nasıl merkezi evde kalıyorsa artık en düşük ücreti ödemeye devam ediyor. Şu var ki bizim toplum kendine Müslüman. Ortak kullanım, kul hakkı falan dinlemeyiz. Üst taraftaki komşu yüzünden ben de evimi kelepir fiyatına sattım. O yakıt parası vermeyenler nasıl rahat uyuyabilirler, bilmiyorum. Utanma duygusu da olmayınca o sitede kalmaya devam ediyorlar. Aslında ödemeyenlerden mahkeme yoluyla alınabiliyor. Sizin yönetim üzerine gitmemiş anlaşılan. Allah iyi komşularla karşılaştırsın. Apartman kültürünü bilenler le aynı apartmanda kalmayı nasip etsin. Benim de çok yorgan yaktığım, pek yüzümün gülmediği vaki. İnşallah diğer dünyada yüzümüz güler. Selamlar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhabalar Sayın Hocam.
      Demek aynı kaderi paylaşıyormuşuz. (Kaderi asıl anlamının dışında kullanılan kader olarak yazdım.) Merkezi sistemden bireysel ısınma sistemine geçebilmek için tüm kat maliklerinin tamamı okey demek zorunda yoksa, geçemiyoruz. Ben de son sattığım dairemin bulunduğu apartmanda merkeziden bireysele geçemedik. Aynı söylem. "Biz burayı merkezi sistem olduğu için aldık" Ama yakıt aidatı ödemesine gelince ödemez. Ben tam üç kez bir pireye yorgan yaktım. En son satın aldığım dairenin bulunduğu yer, 68 daireden müteşekkil bir site. Yatılı daimi asgari ücretten kapıcı çalıştırılıyor. Aidatımız 350 TL.dan 600 TL'sına yükseltildi. İşte ben pirince giderken hep evdeki bulgurdan oldum. Bu konuda çok dertliyim.
      Dualarınıza bilmukabele amin diyorum. Şu sözünüz de çerçevelik: "Bizim toplum kendine Müslüman." Aynen çok doğru. Biz bu Müslüman toplum ile ne kadar yol alabiliriz sayın hocam? Bırakın yol almayı, Müslümanlığımızı da kaybedeceğiz bu gidişle. Açık söyleyim, ben biraz kaybettim. Allah, samimi ve dürüst Müslümanların yar ve yardımcısı olsun!
      Selam ve saygılarımla.

      Sil
    2. Allah iyilerle karşılaştırsın. Empati yapacak insanlar çevremizde olsun. Kendine Müslüman olmasın...Gidişat gelecekte dinlere yer olmadığı yönünde.

      Sil
  3. Sen bu ay gelecek yakıt parasını düşün

    YanıtlaSil
  4. Düşün düşün. İçinde çıkamadım. Sitede üçüncü sırada idim geçen ay. Bu arada birinciliği de var geçen yıldan.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde