Ana içeriğe atla

Terörün Mesajı

Terör acı ve vahşi yüzünü gösterdi. Öncesinde 8, şimdi de 9 olmak üzere şehit sayısı 17'ye yükseldi. Terör örgütü neyi amaçlıyor?

Terör örgütünün neyi amaçlaması bir tarafa terörün zamanlaması önemli.

Terörün her önemli seçim arifesinde azması düşündürücü. 

Yine bir mahalli seçimin ardından gelen bu kanı anlamak için bu terörün kimin işine yaracağını düşünmek lazım. 

Bu ülkede ne zaman şehit haberleri olsa seçmene aklınızı başınıza alın, safları sık tutun, maceraya girmeyin, statükoya devam edin mesajı verilir. 

Daha doğrusu milliyetçi oyların bir yerde toparlanması istenir. Çünkü milliyetçi oylar bu ülkede sonucu belirleyendir.

Sandığa gitmek istemeyenlere ya da oyunun rengini değiştirmek isteyenlere sakın ha demektir. 

Küçük partilerin adaylarına yönelmek isteyen seçmene, bölünürseniz terör sevicileri yönetime gelir. Kadrolarına teröristleri doldurur. İdarenin parasını teröre akıtır deniyor.

Güçlü destek verin. Statüko daha güçlü olsun ki terörle daha iyi mücadele edilsin. 

Başkasına vereceğiniz her oy terörü desteklemektir.

Teröre destek verenler ve terör yaptıranlar ise İsveç'in NATO üyeliğini savsaklamayın. Hemen Meclisten geçirin. Şayet öteler ve yanlış bir karar verirseniz, terörü yeniden başınıza bela ederiz deniyor.

Terör örgütünün seçim öncesi teröre kalkıp kan dökmesi, terörü başkası adına yaptığını gösterir. Terörü finanse ve senaryo eden adına verdikleri bir vekalet savaşıdır.

Seçim öncesi teröre kalkmak terör örgütünün bir başkasının oyuncağı, onların piyonu ve paralı askeri olduğunu gösterir.

Türkiye Cumhuriyetini yönetenlere dış politikada bizim sözümüz dışına çıkamazsınız. Yoksa gördüğünüz gibi terörü azdırırız. O yüzden size biçilen rol ne ise onu yerine getirin. Bu terör de dış politikada maceraya girmemeniz için bir uyarı olsa da bu terör milliyetçi oyları birleştirecek, oylar bir yere kanalize edilecek. Siz içeride kazanacaksın, biz ise uluslararası alanda. Bu kıyağımızı unutmayın demektir.

Şimdi bu şehit haberlerinden sonra bu şehitlerin kanları yerde kalmayacak denilecek. Operasyon üzerine operasyon düzenlenecek.

Terör biter mi? Bitmez. Ne zaman ki terörü besleyenler sizin işiniz tamam, göreviniz bitti. Haydi dağılın demeden bitmez. Bakmayın siz terörün bazen kabuğuna çekildiğine. Yetkililerin terörün kökünü kuruttuk dediğine. Terör bazen pasif olur bazen aktif. Uyuyan hücredir. Efendileri çekilin, yarın, rahatınıza bakın der. Terör durur. Uyuşuk herifler, yeter yattığınız. Haydi kan akıtın dediği zaman istenilen yerde terör yaparlar.

Bu ülkeye biçilen rol bu. Yani biz terörle yaşamaya devam edeceğiz. Terör yüzünden kutuplaşacağız. Terör daima gündemimiz olacak. Başka işlerle uğraşmayacağız.

Ne zaman terör durur? Her şeyiyle kendi kendimize yeten güçlü bir ülke olduğumuz zaman. İşte o zaman teröre destek veren, terörü besleyen devletler bizi karşılarına almak istemez. Bu da başta ekonomi olmak üzere her alanda güçlü olduğumuz zaman olur.

Kendi kendimize yeten bir ülke olabilir miyiz? Olamayız. Ne zaman ki bu ülke büyük düşünür, büyük projelere imza atar, her alanda gelişmeyi hedefler, pansuman tedbirleri bırakır, siyaseten içte kazanmayı ülke ülküsünün gerisine iter. İşte o zaman kendi kendimize yeten, büyük bir ülke oluruz. Değilse adımız, kendi kendine yetmeyen, gelişmekte olan ülke olarak kalır. Her şehit haberi geldikçe analar ağlamaya devam eder.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde