Beraber okuduğu arkadaşlarının makam sahibi olduğunu görünce, yine
arkadaşlarından olan baş makama çıkar.
Bir görev de kendisine tevdi edilmesini ister. Baş kadı,
"Boş yer yok" der.
Sonra yine gider falan ilin kadılığı boş, beni oraya ata diye.
Orası sana göre değil, burası sana göre değil diye epey bir zaman oyalar.
Yine bir gün gider Bağdat kadılığı boş, beni oraya ata diye
istekte bulunur.
Arkadaşı, orası sana göre değil deyince, orası bana göre değil,
burası bana göre değil. Ben ne zaman atanacağım diye serzenişte bulunur.
Arkadaşı, dostum Bağdat Valisi ile anlaşamazsın. Cins, garip
biri der demez: "Mübarek ben herkesle geçinirim. Hatta valiyle bile"
deyince. Bağdat kadılığına ataması yapılır.
Kadı'nın göreve başlamasıyla dönmesi bir olur.
-Halbuki ne de çok istemişti Bağdat kadılığını.
Arkadaşı, baş kadının huzuruna çıkar. Arkadaşı ne oldu, ben sana
valiyle anlaşamazsın demedim mi der.
Müstafi kadı anlatmaya başlar:
"Efendim sabah göreve başlamak için Bağdat’a gittiğimde,
yollarda idam sehpalarında asılmış insanlar gördüm. Geçtim makamıma oturdum.
Az sonra vali geldi, idam sehpalarına ve idam edilmiş olanları
gördün mü diye sordu. Gördüm dedim. Ne dersin bu konuda dedi. Ben de suçları
vardır dedim. Vali bana, "Onların suçları benim rüyama girmeleridir, başka
da suçları yok" deyince tası-tarağı toplayıp geri döndüm.
Arkadaşı, ben sana valiyle geçinemezsin demedim mi diye sorar.
Adam, "Efendim, ben herkesle, hatta valiyle de geçinirim. Ama adamın
rüyasına girmeme gibi bir şansım yok. Bir gün adamın rüyasına girip idam
sehpasında kelleyi verebilirim. İşte bu yüzden geri geldim cevabı verir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder