—Efendim! Aylardır hazırlandığınız, uğruna bloklar
oluşturduğunuz ve mutlaka kazanacağız dediğiniz maç biteli iki gün oldu ve
açıklama için basının karşısına siz bugün çıktınız. Halbuki seyirci sizden maç
bitimi sonucu değerlendirmenizi bekledi. Takımınız umduğunuz performansı
gösteremedi. Sonucu nasıl değerlendiriyorsunuz?
—Bu
maçın en büyük mağlubu en büyük rakibimdir. Yedi gol birden yedi.
—Efendim!
Ben seni sordum, rakibini değil. Siz de üç gol yediniz.
—İyi
de ben üç, o yedi puan birden geriledi.
—Beyefendi!
Siz şampiyonluğa oynamadınız mı? Rakibiniz puan düşürdü, istediği puanı
alamadı. Ama darbe alsa da yine şampiyon oldu. Sonuçta yine şampiyon ve bu
şampiyonluğunu 17 yıldır da hiç düşürmedi. Ama siz ben kendimi, babam kendini,
dedem kendini bildi bileli hep ikincisiniz. Üstelik bu ülkenin en eski
kulübüsünüz. Taraftarınızı hep yüzüstü bırakmaya hakkınız var mı?
—Maç
bir defa adil değildi, hakem taraf tuttu, seyircinin ekseriyeti onu tuttu,
ekranlar hep onu gösterdi, gazeteler hep onu yazdı, bizi desteklemeye gelen
taraftarımızı da kendilerine yazdılar. Biz iyi oynamamıza rağmen maçın skorunu onlar,
hep kendileri galip gelecek şekilde ayarladı.
—Bunların
hepsi yenilgiye hazırlanmış kılıf değil mi efendim! Maç herkesin gözü önünde
oynanıyor. Üstelik maçta sizin de gözlemcileriniz vardı.
—Ama
onların gözlemcisi daha çoktu. Üstelik biz bu sistemi istemiyorduk. Bizim
istemediğimiz bir sistemi getirdi.
—Yerim
dar diyorsun yani!
—Buna
rağmen biz yine başarılıyız.
—Nasıl
başarı bu? Kedi-ciğer meselesi gibi bu. Dediğiniz gibi başarılı olsaydınız
niçin maç biter bitmez balkona çıkıp başarınızı değerlendirmediniz de maçın
bitiminden iki gün sonra lütfedip çıktınız.
—Maç
sonucunun tam netleşmesini bekledik.
—Akşam
saatlerinde belli oldu sonuç. Maçı kazananlar bir bir akşamından çıktı
ekranlara.
—Onlar
maç bitmeden açıklamaya kalktı. Evet, maçın yüzde 99'u bitmişti. Ama daha
geriye yüzde 1 vardı. Biz onu bekledik, ıslak imzayı yani. Sonra beni çıkmadı
diye itham edemezsiniz. Zira akşam saatlerinde yardımcım "Daha maç
bitmedi, sayılmayan 40 milyon seyirci var, bunlara göre maç ikinci tura
kaldı" açıklamasını yaptı.
—Bu
açıklama doğru muydu? Pişmiş aşa su katmak değil mi? Sonuçları örtmek ve
gölgelemek değil mi? Maçı kaybettiğinizi sağır sultan duymuş, bağımsız yargı maçın
galibi belli olmuştur derken sizin maçın skorunu manipüle etmeniz taraftarınıza
saygısızlık değil mi?
—Biz
o açıklamayı taraftarımız sahayı terk etmesin ve motive olsun diye yaptık.
Yoksa maçı kaybettik diye çeker giderlerdi.
—Yatsı
bile olmadan birkaç saat sonra ortaya çıkacak bir durum için sizi sevenleri
yanıltmaya hakkınız var mı?
—Tamam
da maçın sonucunu bizim taraftarlarımızı üzecek şekilde AA'nın rakibimizin
lehine açıklaması doğru mu? Bence hiç etik değildi.
—İstifa
etmeyi düşünüyor musunuz?
—Hayır
efendim, ne münasebet! Biz koltuk sevdalısı değiliz ki! Sonra bizim partimizde
koltuk sevdalılarına yer yok. Ayrıca üstüne basa basa söylüyorum. Biz
başarılıyız. Bugüne kadar ikinciliği kimseye kaptırmadık. Üstelik bu maçta
neredeyse yedi düvel bir araya geldik. Tek amacımız vardı, rakibimizi indirmek.
Bunu bir ilke haline getirerek blok oluşturduk. Millet bizimleydi. Bunun
sonucunda ülkedeki tüm renkleri stada taşıdık ve bunlar sayesinde ortak
rakibimizin sallanmayan saltanatını salladık. Bir gedik açtık. Hatta yıktık
geçtik. Geri kalan gücünü de dokuz ay sonraki maçta yıkacağız.
—Yapmak
değil zaten göreviniz. Yıkmayı misyon edindiniz hep. Zaten bu yüzden zirveyi
görmediniz ve göremeyeceksiniz. Yerine ne koyacağınıza karar vermeden yıkmayı
hedeflediniz. Bunu yaparken de her yolu mubah gördünüz. Taraftarınız kendi
oyuncunuzu desteklemedi, gitti başkasını alkışladı. Yeter ki o düşsün.
Rakibinizi zirveden indirme uğruna hırlı-hırsız, katil-cani-terörist demediniz
hepsini buyur ettiniz. Gözünüzü kin bürümüş sizin. Siz bu yaptığınıza başarı mı
diyorsunuz? Acizliğin adını başarı sanıp kafanızı kuma gömerek maça
çıkıyorsunuz.
—Bana
yar olmayan ona da yar olmasın.
—Peki,
rakibinizi başarısından dolayı tebrik edecek misiniz?
—Olur
mu öyle şey? 17 yıldır hep zirvede olan ve zirveyi kimseyle paylaşmayan sadece
kendisi top çeviren biri tebrik edilir mi?
—Böyle
mi düşünüyorsunuz? Bu dediğinize kendiniz inanıyor musunuz?
—Evet,
tüm kalbimle...
—Kusura
bakmayın ama bu seyirci iyi ki sizi zirveye taşımıyor. Ki zaten bu kafayla siz
sittin sene şampiyon olamazsınız.
*** 03/07/2018 günü Yeni Haber gazetesinde Barbaros Ulu adıyla yayımlanmıştır.
*** 03/07/2018 günü Yeni Haber gazetesinde Barbaros Ulu adıyla yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder