Ana içeriğe atla

AK Parti Oylarını Nasıl Artırır?


Kurulduğu 2002 yılından beri her seçimde oyunu artıran, zaman zaman toplumun iki kişiden birinin oyunu alan, 07 Haziran ve 24 Haziran’da olduğu gibi bazen oyunu düşüren, oyunu düşürmesine rağmen Mecliste çoğunluk sandalyeye sahip olan AK Parti, bu ülkede şu ya da bu şekilde söz sahibi olmaya devam edecek görünüyor. Çünkü toplumun değerleriyle barışık ve bu ülke için çok şeyi yapan AK Parti, son 17 yılda yapılan seçimlerden aldığı sonuçlar da bunu gösteriyor.

Son 24 Haziran seçimlerinde AK Parti’nin oyunu yedi puan düşürmesini Genel Başkan mesajı aldık şeklinde açıkladı. Partisinin oy düşüklüğünün nedenlerini Genel Merkez, il ve ilçe teşkilatlarından bir rapor istedi. Anlaşılan AK Parti, kendisinden yüzde yedi oranında kaçan seçmenin niçin kaçtığını araştıracak ve başarısızlığı masaya yatıracak. Başarısızlığın göbeğindeki teşkilatlardan gelecek rapor ne derece objektif bir rapor olur? Bu da tartışılır.

Dışarıdan partiyi gözlemleyen biri olarak AK Parti oylarında niçin düşüş var ve oylarını nasıl artırır sorusuna cevap aramaya çalışacağım.

1.      AK Parti, kamuya memur ve öğretmen alımında, müdür ve yardımcısı seçiminde, şube müdürü tercihinde birkaç yıldır uyguladığı sözlü mülakatı kaldırmalı. Bunun yerine KPSS ve güvenlik soruşturmasını esas almalıdır. Sözlünün “S” ini, mülakatın “M” ini çöpe atmalıdır. Çünkü halk, atamalarda torpilin alıp başını gittiğini düşünmektedir. Kamuya her türlü alımlarda ehliyet ve liyakatı esas almalıdır. Sınavlar şeffaf ve anlaşılabilir olmalıdır.
2.      Öğretmen için uygulamaya karar verdiği, iki yıldır hep ötelediği “Öğretmene performans” sisteminden vazgeçmelidir.
3.      2002’de birlikte yola çıktığı dava arkadaşlarının birçoğu şu ya da bu şekilde partisine kırgındır. Bunlarla yeniden irtibat kurmalı, onları dinlemeli ve yeniden partiye çekmelidir.
4.      FETÖ ile mücadelesine büyük destek veren halk; sap ile samanın, at izi ile it izinin karıştığını; alt kesimle yapılan mücadelenin üst kesime sıçramadığını; bu durumun FETÖ ile mücadeleyi sulandıracağını düşünmeye başlamıştır. Terör bağlantısından dolayı kamudan ihraç edilen kişiler içerisinde masum olanları yeniden hızlı bir şekilde göreve başlatmalıdır.
5.      Bu seçim göstermiştir ki “Ülkede güçlü bir muhalefete ihtiyaç var” diyen AK Parti, bir araya gelmiş, ittifak yapmış muhalefet karşısında çok da hazırlıklı olmadığı görülmüştür.
6.      Milletvekili veya belediye başkanı aday belirlemede halkın tepkisini çeken, yıpranmış adaylara yer vermemelidir.
7.      Bu seçimde ilk defa AK parti halkı okuyamamış ve kendisini tekrarlamaktan başka yeni şey söyleyememiştir. Miting meydanlarında sadece geçmişte yaptıklarını anlatmakla yetinmiştir. Halkın ne istediğini anlayamamıştır. Bu durum halktan uzaklaşmaya başladığına işaret etmektedir. Halk ile kendisi arasındaki duvarları kaldırarak bu işe başlayabilir.
8.      Eskisi gibi eleştiriye açık olmadığı görülmektedir. Yapıcı eleştiriyi bile “nankörlük” olarak değerlendirmiştir.
9.      Bir türlü ateşi sönmeyen dövizin ateşini söndürmeli, bütçe disiplininden ödün vermeyecek şekilde aldığı kararlar piyasaları rahatlatmalıdır.
10.  OHAL hemen ve derhal kaldırılmalıdır.
11.  Kamuya alımlarda yapılmakta olan güvenlik soruşturmaları makul sürede yapılmalıdır.
12.  AK Parti, halkın hizmetten ziyade birlik ve beraberlik istediğini, toplumsal barışı zedeleyecek engellerin kaldırılması gerektiğini görmelidir.
13.  Toplumu germemeli, mevcut tansiyonu düşürecek açıklamalar yapmalıdır.
14.  Yapacağı icraatları anlatırken muhalefeti çok muhatap almamalıdır.
15. Parti, Cumhurbaşkanının her konuşmasının televizyonlarda canlı yayımlanmasına izin vermemelidir.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde