Seçimin kazanan ve kaybedenlerine nereden baktığınız
önemli. Bardağın dolu tarafından bakarsan başarılı, boş tarafından bakarsan
başarısızsın. Ben ikisine birlikte bakacağım. Böylece seçim sonuçlarını değerlendirmek
için MKYK ve MYK'sını toplayan ve tek başına mesajı aldık diyen siyasi
partilere de katkım olmuş olur.
Aslında
seçime giren siyasi partiler partilerinin genel merkezlerinde durum
değerlendirmesi yapacağına sokağa çıkıp vatandaşa biz başarılı mıydık diye
sorsalar daha doğru ve objektif bir değerlendirme almış olurlar. Özellikle
parti meclisini toplayarak durum tespiti yapmaya kalkanların veya il
teşkilatlarından rapor isteyenlerin derdi sadece başarısızlıklarına kılıf
aramaktan ibaret olur. Seninle beraber başarısız olmuş bu insanlar doğru tespit
yapmaz. Çünkü bizde özeleştiri kültürü yoktur. Hatalarıyla yüzleşmez, üzerini
örterler.
Şimdi
gelelim seçime giren partilere... En fazla oy alması sebebiyle AK Parti
başarılıdır. 550 milletvekilinin olduğu Mecliste 317 sandalyeyle tek başına
kabineyi kurabilecek bir çoğunluğa sahip iken bu seçim sonuçlarına göre 600
vekilli Mecliste 295 sandalyeye inmesi yönüyle başarısızdır. Çünkü eski sisteme
göre hükümeti bile kuramıyor bu sayıyla. Cumhurbaşkanı adayı olan genel başkana
yüzde 53’e yakın bir oy vermesi “Sayın Cumhurbaşkanım! Sana güvenim tam ama
partine bir şerh koyuyorum. Lütfen aday belirlemede beni dikkate al, karşılığı
olmayan ve yıpranmış insanları listelerin başına koyarak vekil seçtirme yoluna
gitme. Bu sana 07 Haziran sonrası ikinci uyarımdır” demek istedi.
Geçmişiyle yüzleşmeden ve partisinin enkazını reddetmediği
müddetçe bu ülkede iktidar olma ihtimali olmayan yüzde 25 bandına sıkışmış
Türkiye’nin müzmin ana muhalefeti, cumhurbaşkanı adayları Muharrem İnce’nin
yüzde otuz oranını yakalaması bakımından başarılıdır. İktidarın onca
yıpranmışlığına rağmen oy oranını yükselteceği yerde yüzde 22’lere geriletmesi
yönünden başarısızdır. AK Parti ve MHP dışında tüm partileri memnun etmeye
çalışan bu parti kendi partisini memnun etmemişe benziyor. Durum bu iken
partinin Genel Başkanı, seçimden iki gün sonra 3 saatlik bir toplantının
ardından piyasaya çıkıp “Seçimin en büyük kaybedeni AK Parti” tespiti yaparak
başarısızlığa nasıl kılıf bulunabileceğini göstermesi bakımından bir ilke imza
attı. Partisi başarılı olamasa da kendisi başarılıdır Sayın Kılıçdaroğlu’nun.
Çünkü en büyük siyasi rakibini cumhurbaşkanı adayı göstererek onu Meclis
dışında bıraktı ve kendisi Mecliste kaldı.
Seçimin esas kazananı MHP olmuştur. Anket firmalarını ters
köşe yapmıştır. Partisinden yeni bir parti kurulmasına rağmen yüzde 11’ler
civarında bir oy almıştır. Bahçeli Mecliste kalan ikinci genel başkan olmakla
birlikte hükümetin de ortağı olmayı garantilemiştir.
İyi Parti, estirdiği rüzgar kadar olmadığı ortaya çıktı.
Partisi yüzde 10 barajını aşmasıyla birlikte cumhurbaşkanlığında aynı desteği
alamayan Akşener başarılı olamamıştır.
Ne yaptığını partinin kendisinden ve bağlı az sayıdaki sempatizanlarının
dışında kimsenin anlamadığı Saadet Partisinin bir kesim tarafından şişirildiği
aldığı oyla ortaya çıkmış ve başarısızlıktan da öte bir hezimet yaşamıştır. Aynı
zamanda aldığı oyla ittifakın büyük ortağının uzun yıllar vekil çıkaramadığı
birçok ilde vekil çıkarmasına katkıda bulunmuştur. Yani başkasının dümen suyuna
girdiği ortaya çıkmıştır.
Terörle ısrarla bağını koparmayan HDP, “Barajı aşamıyor, bıçak
sırtında…” şeklinde yapılan propagandalar sayesinde iki-üç dönemdir bilinçli
olarak Meclise taşınıyor ve başarılı oluyor. “HDP barajı aşmadığı takdirde vekiller
AK Parti’ye yarayacak. O zaman oyumu HDP’ye vereyim” diyenler başarılı
olmuştur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder