27 Haziran 2018 Çarşamba

Seçimin Kazanan ve Kaybedenleri


Seçimin kazanan ve kaybedenlerine nereden baktığınız önemli. Bardağın dolu tarafından bakarsan başarılı, boş tarafından bakarsan başarısızsın. Ben ikisine birlikte bakacağım. Böylece seçim sonuçlarını değerlendirmek için MKYK ve MYK'sını toplayan ve tek başına mesajı aldık diyen siyasi partilere de katkım olmuş olur.

Aslında seçime giren siyasi partiler partilerinin genel merkezlerinde durum değerlendirmesi yapacağına sokağa çıkıp vatandaşa biz başarılı mıydık diye sorsalar daha doğru ve objektif bir değerlendirme almış olurlar. Özellikle parti meclisini toplayarak durum tespiti yapmaya kalkanların veya il teşkilatlarından rapor isteyenlerin derdi sadece başarısızlıklarına kılıf aramaktan ibaret olur. Seninle beraber başarısız olmuş bu insanlar doğru tespit yapmaz. Çünkü bizde özeleştiri kültürü yoktur. Hatalarıyla yüzleşmez, üzerini örterler.

Şimdi gelelim seçime giren partilere... En fazla oy alması sebebiyle AK Parti başarılıdır. 550 milletvekilinin olduğu Mecliste 317 sandalyeyle tek başına kabineyi kurabilecek bir çoğunluğa sahip iken bu seçim sonuçlarına göre 600 vekilli Mecliste 295 sandalyeye inmesi yönüyle başarısızdır. Çünkü eski sisteme göre hükümeti bile kuramıyor bu sayıyla. Cumhurbaşkanı adayı olan genel başkana yüzde 53’e yakın bir oy vermesi “Sayın Cumhurbaşkanım! Sana güvenim tam ama partine bir şerh koyuyorum. Lütfen aday belirlemede beni dikkate al, karşılığı olmayan ve yıpranmış insanları listelerin başına koyarak vekil seçtirme yoluna gitme. Bu sana 07 Haziran sonrası ikinci uyarımdır” demek istedi.

Geçmişiyle yüzleşmeden ve partisinin enkazını reddetmediği müddetçe bu ülkede iktidar olma ihtimali olmayan yüzde 25 bandına sıkışmış Türkiye’nin müzmin ana muhalefeti, cumhurbaşkanı adayları Muharrem İnce’nin yüzde otuz oranını yakalaması bakımından başarılıdır. İktidarın onca yıpranmışlığına rağmen oy oranını yükselteceği yerde yüzde 22’lere geriletmesi yönünden başarısızdır. AK Parti ve MHP dışında tüm partileri memnun etmeye çalışan bu parti kendi partisini memnun etmemişe benziyor. Durum bu iken partinin Genel Başkanı, seçimden iki gün sonra 3 saatlik bir toplantının ardından piyasaya çıkıp “Seçimin en büyük kaybedeni AK Parti” tespiti yaparak başarısızlığa nasıl kılıf bulunabileceğini göstermesi bakımından bir ilke imza attı. Partisi başarılı olamasa da kendisi başarılıdır Sayın Kılıçdaroğlu’nun. Çünkü en büyük siyasi rakibini cumhurbaşkanı adayı göstererek onu Meclis dışında bıraktı ve kendisi Mecliste kaldı.

Seçimin esas kazananı MHP olmuştur. Anket firmalarını ters köşe yapmıştır. Partisinden yeni bir parti kurulmasına rağmen yüzde 11’ler civarında bir oy almıştır. Bahçeli Mecliste kalan ikinci genel başkan olmakla birlikte hükümetin de ortağı olmayı garantilemiştir.

İyi Parti, estirdiği rüzgar kadar olmadığı ortaya çıktı. Partisi yüzde 10 barajını aşmasıyla birlikte cumhurbaşkanlığında aynı desteği alamayan Akşener başarılı olamamıştır.

Ne yaptığını partinin kendisinden ve bağlı az sayıdaki sempatizanlarının dışında kimsenin anlamadığı Saadet Partisinin bir kesim tarafından şişirildiği aldığı oyla ortaya çıkmış ve başarısızlıktan da öte bir hezimet yaşamıştır. Aynı zamanda aldığı oyla ittifakın büyük ortağının uzun yıllar vekil çıkaramadığı birçok ilde vekil çıkarmasına katkıda bulunmuştur. Yani başkasının dümen suyuna girdiği ortaya çıkmıştır.

Terörle ısrarla bağını koparmayan HDP, “Barajı aşamıyor, bıçak sırtında…” şeklinde yapılan propagandalar sayesinde iki-üç dönemdir bilinçli olarak Meclise taşınıyor ve başarılı oluyor. “HDP barajı aşmadığı takdirde vekiller AK Parti’ye yarayacak. O zaman oyumu HDP’ye vereyim” diyenler başarılı olmuştur.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder