Bugün 24 Haziran 2018. Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili
genel seçimleri yapılmakta. Hava almak için bahçeye indiğimde geçen seçimlerde
sandığımda görevli olan bir partinin üyesini gördüm. Selam verdim, hatırladınız
mı beni, geçen seçimde birlikte görev yapmıştık dedim. Bildim dedi. Görev var
mı bu seçimde dedim. Evet dedi. Kolay gelsin dedim ayrıldım.
Geçen seçim birlikte görev yaptığımızı hayal-meyal
hatırlayan yaşlı teyze ile ikinci defa tekrar karşılaştık. Yanıma yaklaştı.
Ağzının içinden bir şeyler geveledi. Anlamadım. Tekrar sordum. Yine geveledi.
Anladığım kadarıyla bana "Geçen seçimde bizim mühürlediğimiz oy pusulasını
götürüp yerine mühürsüz oy pusulası getirmiştin, ne yaptım onları..."
dedi. Ne pusulasından bahsediyorsun dedim. Söylediğini tekrarladı yeniden.
Şaşırdım. Hanımefendi! Mühürlü oy pusulası dışarıya çıkarılır da yerine
mühürsüzü getirilir mi? Bunun bolluğu nerede dedim. Hafızamı yokladım. Biraz da
zorladım. Sonunda geçen seçimde yaptığım tasarrufu hatırladım ve kendisine,
"Hanımefendi, geçen seçimde seçim kurulunun verdiği zarfları birlikte
saymış ve bir eksik olduğunu tespit etmiştik. Seçim kurulundan görevliler
geldi, "Eksik oy pusulası veya zarfa ihtiyacınız var mı" dedi. Bir
zarfımız eksik dedim, bana bir zarf verdiler. İlçe seçim kurulu yetkililerini
görünce elime bir tane oy pusulası alıp matbaadan kaynaklanan basım hatasını
gösterdim. "Bakın pusulaların bir kısmında bu şekil çizikler var. Sorun
olur mu" dedim. Yok dediler. Götürdüğüm oy pusulasını ve ilave olan tek
zarfla geri döndüm. Zarfı ve oy pusulasını diğerlerinin üstüne koydum. Bu
yaptığım hepinizin gözü önünde oldu. Bunun neresine takıldınız, dedim. "Ne
bileyim, geçen seçimden beri kafama takılıyordu, ondan sordum dedi. İyi de
sandık başında o zaman niye bir şey söylemediniz dedim. "O zaman sorun
olarak görmemiştim. Seçimlerle ilgili yapılanları görünce sorun ettim dedi. Haydi
ben sahtekarlık yaptım diyelim. Orada beş üye daha vardı. Üstelik sayımdan
sonra tutanağı birlikte tuttuk, altına imzanızı attınız. Kimseden itiraz yoktu.
Tutanaktan bir nüsha da partinize vermek üzere size verildi. Siz parti
yetkilinize, biz de seçim kuruluna teslim ettik dedim. Bilgi işlemde oluyor ne
oluyorsa, orada değiştiriyorlar dedi bu sefer. Bilgi işleme gerek kalmadan
birlikte tutup imzaladığımız tutanak taranarak aynı anda YSK'ya gidiyor. YSK'ın
açıkladığı tutanakların her birinden sizin partinizde de var. Kimse hile
yapamaz diyerek ayrıldım yanından.
Görevli olduğum yere giderken geçen seçimde görev yapan bu
kadın gözümün önüne geldi. "Suriyelilere oy kullandırıyorlar, olmaz böyle
seçim. Kazanacakları belli duru" deyip durmuştu. O zaman da "Mülteci
durumundaki Suriyelilerin kullanma durumu olamaz. Ancak vatandaşlık alan varsa
belki..." gibi açıklamada bulunmuştum ciddi ciddi. Kadının her şeyden nem
kaptığını, bu kadar paranoyak olduğunu nereden bilebilirdim.
Her seçime ciddi ciddi hazırlanan bu tiplerin partisinin
niye hiç seçim kazanamadığını, niçin iktidara gelemediğini, bu kafayla
giderlerse balığın kavağa çıkabileceğini ama bu tiplerin partisinin asla
iktidar olamayacağını anladım. Hem halktan kopuklar, hem de hastalık
derecesinde kuşkulular. Zaten her seçim öncesi seçimde şaibe var demek
suretiyle yenilgilerine kılıf hazırlıyorlar.
Bu zihniyete göre kaybettikleri her seçim şaibelidir. Ancak
kazanırlarsa seçimde adalet olur. Yazık bu tiplere! Bu psikolojiyle iyi yaşıyor
ve ayakta duruyorlar.
* 30/06/2018 günü Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
* 30/06/2018 günü Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder