Seçimler yapılsa da bu
ülke siyasetinin en büyük çıkmazı alternatifsizliktir. Alternatif
olmayacakların umut diye sürekli iktidar alternatifi olarak siyaset sahnesinde
yer almasıdır. Eşit şartlarda olmayan bu yarışın sonu, değişim bekleyenler
için hep hüsran olmuştur. Meydan alternatifsize kalınca çoğu zaman kendine çekidüzen
vermemesine sebep olabiliyor.
Alternatif diye
dayatılan zihniyet üzerinden pompalayan korku siyaseti. Bu korku her seçimde
işe yarıyor. Alternatif olmak isteyen zihniyet ne yapıp ne edip geçmişiyle yüzleşip
siyaset sahnesine öyle çıkmalıdır.
Din ve dince kutsal sayılan
değerler üzerinden yapılan siyaset. Sağ, milliyetçi muhafazakar partilerin en güçlü
silahıdır. Yanına dini alan, seçime bir sıfır önde başlıyor. Bu da eşit yarışı bozuyor.
Yerleşmiş, işleyen bir
devlet sistemi olmadığı için siyasete olduğundan fazla önem atfediliyor. Kişilere
bağlı bu sistemden vatandaş hep kurtarıcı bekliyor ya da mevcut durumunu muhafaza
etmeye çalışıyor.
Siyasetimizde her genel başkan
tek adamdır. Parti onundur ve onun dediği olur. Onun listeye koyduğu temsilcimiz
olur. Vatandaş da listedeki adaylara değil, genel başkana oy verir.
Siyasetimizde gençleşmiyor.
Yaşlıların siyaseti geçer akçe. 65’inden sonra devlette çalışamayacak olanların
iş alanı olması.
Her seçimde kutuplaştırıcı
ve ayrıştırıcı bir dilin kullanılması.
Her seçim öncesi seçmene
seçim rüşveti verilmesi, mali disiplinden ödün verilmesi.
Partiler ne yapacaklarından
ziyade rakiplerini kötüleme üzerine belden aşağı bir siyaset izlemeleri.
Kemikleşmiş seçmenin kafasındaki
önyargıdan kurtulamayıp tercihini değiştirmemesi.
Olgu siyaseti yerine algı
siyasetine başvurulması.
Seçimlerde şantaj ve montaj
kasetlere başvurulması.
Siyasi partilerin çoğu zaman
sorun çözme yerine sorunun kaynağı olması.
Propaganda dönemlerinde siyasi
parti yetkililerinin ve taraftarlarının centilmenliği elden bırakması.
Demokrasilerde sandık önemli
olmakla beraber sandığın her şey olarak görülmesi, yetkiyi alanın her istediğini
yapabilmesi.
Siyasetçinin yaptığı her
şeyin yanına kar kalması, hesap sorulmaması ve hesap verilmemesi, iddialar karşısında
istifanın düşünülmemesi, başarısız olan siyasi parti genel başkanlarının köşesine
çekilmemesi, siyasetin yeni yüzlere bırakılmaması.
İktidar dahil hiçbir partide
genel başkanlığa hazırlanan ikinci bir adamının yer almaması.
Cemaat ve STK’ların siyasetle
bağını kesmemesi.
Her seçimin sosyal barışı ve güven ortamını yok etmesi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder