Hangi TV'yi açsam "Sandık güvenliği, yüzde 10 seçim
barajı, seyyar sandık, ittifak, uyum yasaları, 50+1..." tartışmaları gırla
gidiyor. 2019 seçimlerine nereden bakılırsa mahalli seçimlere bir,
Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlere bir buçuk yıl olmasına rağmen biz daha
şimdiden seçim sath-i mailine girdik görünüyor. Yeri geldiği zaman
"Siyasette 24 saat uzun bir süredir" denmesine rağmen.
Seçimle ilgili bu hararetli tartışmalar her gün evimize
misafir olurken nedense siyasetimiz, Meclis'te yapması gereken tartışmayı
stüdyolarda yapıyor. Amaçlarının üzüm yemek olmadığı, vatandaşa mesaj vermeye
çalıştıkları aşikar. Özellikle seçim güvenliği konusundaki tartışmalara bakınca
seçimi kaybetmeye namzet olanların şimdiden başarısızlıklarına kılıf bulmaya
çalıştıklarını anlamak için birazcık mürekkep yalamaya gerek yok bile.
Bir, bir buçuk yıl öncesinde başlayan bu tartışmaların
çapının ve seviyesinin seçim döneminde ne şekilde hararetleneceğini ve toplumu
iyice gereceğini, günlerimizi zehir edeceklerini yine bugünden anlayabiliriz.
İşin garibi vatandaşın derdi yok bu konuşmaların arasında. Millet aç mı susuz
mu işi var mı ülkenin terörle mücadelesi nerede? Daha ne kadar bu durum devam
edecek? Düşünen yok. Kayıkçı kavgası gibi devam ediyor aralarındaki atışma.
Olan da vatandaşa oluyor. Çünkü zat-ı âlilerinin tuzu kuru.
Kim ne konuşursa konuşsun sonunda iş, siyasetin ipini
elinde bulundurana dayanıyor. Yani seçim vb. yasalardaki değişiklikte onun
dediği olacak. Şimdiden seçime hile vb. şeyler katılacak şeklinde "yerim
dar" dercesine felaket tellallığı yapanlar, seçimi veya seçimleri
tartışılır noktaya taşımaktan ziyade, seçimde son sözü söyleyecek vatandaşın
ayağına gidip olanı ve olması gerekeni anlatsalar ve milleti ikna etseler
seçime bir sıfır önde başlamış olurlar. Kimse unutmasın ki bu millet
inandığına, ikna olduğuna oy verir. Kendine güvenen, halkın içine karışır; önce
halkın derdine ortak olur. Vatandaşı anlayan, onu dinleyen kazanır. Yoksa
şimdiden başlayan mazeret üretmeye vatandaşın karnı tok. Siyaset zırlama yeri
değil. Her şeye karşı çıkmak hiç değil. Problemi tespit edip çözüm üretme
yeridir.
Sonra bu ülke bir seçimden diğer seçime hep siyaset
konuşmak, gerginlik siyaseti izlemek zorunda mıdır? Her akşam sayısız TV
kanalında canlı yayında onları dinlemek ve seyretmek zorunda mıdır? Her gün bir
TV kanalında boy göstermektense ne zaman halkın içerisine girip halkla hemhal
olacaklar? İzlediği siyasette samimi olanlar, halkı ve bu ülkeyi düşünenler fildişi
kulelerden bakmayı bırakıp tabanın içine girmeliler. Yoksa ekranda kendileri
söyler, kendileri dinler, halk bildiğini okur/yapacağını yapar.
** 11/03/2018 günü Kahta Söz'de yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder