Meram Yeni Yol'da Evliya Çelebi parkının karşısında bulunan otobüs durağına geçerek çarşıya geçmek için otobüs beklemeye koyuldum. Gelen otobüs, durağa durmadan hep transit geçti. Çünkü otobüs, özellikle şoför mahalli civarı tıklım tıklım. Ön kapının açılması mümkün değil.
Körüklü otobüs, önümüzden süzüle süzüle geçerken ister istemez otobüsün arka taraflarına gözüm kaydı. Tek-tük ayakta olanların dışında aşırı bir yoğunluk yoktu. Binen yolcu, arkaya doğru ilerlememiş, ön taraflarda sıkışıp kalmış gayri belli. Ayakta bekleseler de duraktaki kişilere göre şanslı olanlardı bunlar.
Beş-on dakika arayla kaç otobüs geçmişse hepsinde durum aynıydı. Hiçbiri durmadı. Ön taraftaki sıkışıklık arkaya doğru yerini seyrekliğe bırakmıştı. Bugün, bu saatte bu yoğunluk neyin nesi derken eğitim ve ilahiyat fakültesi öğrencilerinin derslerinin bitiş saati olmalı dedim, kendi kendime. Öyle zannediyorum aynı yoğunluk ve durum sabah çarşıdan gelirken de oluyordur.
27 sene öncesi öğrenciliğim geldi gözümün önüne. Öğrencilik zamanımda ders çıkışı otobüse binebilmek için Sigorta (Konya Eğitim ve Araştırma) Hastanesine doğru, hatta daha ilerisine doğru az yürümemişizdir. Anlaşılan geçen 27 yıla rağmen eğitimin ve ilahiyatın binasının yenilenmesi ve öğrencilerinin değişmesi dışında başka bir şey değişmemiş. Sabah fakülteye gidiş ve akşam dönüş yoğunluğu aynı şekilde devam ediyor. Duraklar, bekleşenlerle dolu.
Nihayet epey bekledikten sonra durağımıza bir otobüs yanaştı. Bekleşen onca kişi arasından üç kişi binebildik. Diğerleri bir sonraki sefere kaldı. Tam kapının ağzında kendime bir yer bulabildim. Bir iyiliği var, ani frenlerde düşme riskin yok. Düşmek istesen de düşemezsin zaten. Çünkü herkes birbirine etten duvar örmüş vaziyette.
Mezun olalı 27 değil, 57 yıl da geçse bu güzergâhtaki yoğunluk değişmeyecek. Zira binlerce öğrencisi olan bir eğitim ve ilahiyat fakültesi var bu muhitte. Hemen bir durak ilerisinde Konya'nın hasta yoğunluğu bakımından en yoğun hastanesi var. Yoğunluk olacak elbette. Fakat bu yoğunluğu en kısa yoldan nasıl çözeriz hesap-kitabı yapılmıyor anlaşılan. Ne Ulaşım Dairesinin, ne de fakülte yönetimlerinin böyle bir derdi var. Bir istikrar oluşmuş. Her geçen yıl kültür ve geleneğimizin yok olduğu günümüzde bu istikrar abidesi geleneği yaşatmaya çalışıyor olmalılar.
Bu sorun öğrencinin sorunu. Sonra bu sorun mu? Beklesin gençler. Eve varınca ne iş yapacaklar denebilir. Haydi diyelim ki büyükler böyle düşünüyor. Bundan dolayı da çözüm bulmuyorlar. Peki, gençlere ne demeli? Güç-bela binen, gemisini kurtaran kaptan muamelesi yapıp ön tarafta sıkışıp kalacağına, arka tarafa doğru ilerlese ne olur? 15-20 kişi daha binmiş olur. Kendisi nasılsa bindi, dışarıda bekleyenin canı çıksın diye düşünüyor olmalılar. Değilse niye ilerlemesinler. Sonra genç dediğin ileriye doğru gider, geriye değil. Kazara biri arkaya ilerleyelim dese, "Arka dolu, nereye gidilecek, üstümüze mi çıkacaklar" demeye başlar. İçeridekiler böyle derken aşağıda binemeyeler de "Şuna bak! Arka bomboş, olur mu ya" diye homurdanır. Başka bir gün aşağıdaki binerse o da geriye doğru ilerlemez. Çünkü kendisine böyle yapılmıştı. Şimdi zaman öç alma zamanı zira. Homurdanma sırası ise daha önce binip de arkaya ilerlemeyen ve şimdi durakta bekleyene geçer. Otobüs kaptanları da tüm bu olup bitenleri özümsemiştir. Ne kadar "İlerleyelim" dese de yolcu kendi bildiğini okur.
Aslında otobüsün ortalarına doğru oturan arkadaşlarıyla muhabbet etmek için iki kişinin ayakta koridoru tıkamasından ibaret tüm durum. Onlar yolu tıkayınca otobüse binenler de arka tarafa geçemiyor. Durum bundan ibaret. Bunlara kendine Müslüman dense yeridir.
Ne yapmak lazım? Bunun için öyle uzun uzadıya düşünerek plan yapmaya gerek yok. Özellikle eğitim fakültesinin ders bitişinde durakta bekleyenleri çarşıya götürecek şekilde otobüsler arka arkaya eğitimin önünde beklese yığılma önlenir. Bunu belediye düşünemiyorsa fakülte yetkilileri belediyeden talep edebilir. Böylece otobüsler tıka-basa dolmadan hareket eder. Şoför, aynaları daha rahat kontrol eder. Duraktaki binemeyenler diğer seferi beklemez. Ara durakta bekleşen yolcular daha fazla durakta beklemezler. Acil işi olan mağdur olmaz. İnsanlar özel arabaya yönelmez. Bir kaza esnasında can pazarı yaşanmaz. Bunun için tek yapılacak olan planlamadır. Bu planlama aynı zamanda insanımıza verilen bir değerin de göstergesidir. Zira balık istifi bu durum, anlayışı hizmet olanlara yakışmıyor. 08.03.2018, Ramazan Yüce, Konya
Aslında otobüsün ortalarına doğru oturan arkadaşlarıyla muhabbet etmek için iki kişinin ayakta koridoru tıkamasından ibaret tüm durum. Onlar yolu tıkayınca otobüse binenler de arka tarafa geçemiyor. Durum bundan ibaret. Bunlara kendine Müslüman dense yeridir.
Ne yapmak lazım? Bunun için öyle uzun uzadıya düşünerek plan yapmaya gerek yok. Özellikle eğitim fakültesinin ders bitişinde durakta bekleyenleri çarşıya götürecek şekilde otobüsler arka arkaya eğitimin önünde beklese yığılma önlenir. Bunu belediye düşünemiyorsa fakülte yetkilileri belediyeden talep edebilir. Böylece otobüsler tıka-basa dolmadan hareket eder. Şoför, aynaları daha rahat kontrol eder. Duraktaki binemeyenler diğer seferi beklemez. Ara durakta bekleşen yolcular daha fazla durakta beklemezler. Acil işi olan mağdur olmaz. İnsanlar özel arabaya yönelmez. Bir kaza esnasında can pazarı yaşanmaz. Bunun için tek yapılacak olan planlamadır. Bu planlama aynı zamanda insanımıza verilen bir değerin de göstergesidir. Zira balık istifi bu durum, anlayışı hizmet olanlara yakışmıyor. 08.03.2018, Ramazan Yüce, Konya
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder