11 Şubat 2023 Cumartesi

Sadaka Devleti ve Sadaka Toplumu

Sadaka ve infak içerisinde zekat, fitre, öşür vb. her türlü yardımın bulunduğu bir ibadettir. Belki de bu yüzden yardımlaşma ve dayanışmanın en güzel örneklerini bu toplum hep vermiştir ve vermeye devam etmektedir.

Sadece toplum değil, devlet de yardım konusunda toplumu aratmıyor. Kaymakamlıklar bünyesindeki dayanışma vakıfları aracılığıyla ihtiyaç sahiplerine yardım yapıyor. Belediyeler de hakeza.

Toplumun yaptığı yardımlar dinimizin ve örfümüzün, devletin yaptığı da sosyal devlet olmanın bir gereğidir.

Yardımlaşma konusundaki bu güzel hasletimize bir eleştiri getirmek istiyorum. Çünkü yapılan yardımlar muhtaçların ihtiyaçlarını geçici çözmeye yöneliktir. Süreklilik arz etmiyor ve sadece tespit edilen, bilinen veya isteyebilenlere yardım yapılmaktadır. Belki de çok ihtiyaç sahibi olduğu halde isteyemeyen milyonlar vardır. Bir diğer husus, yardım alan sürekli yardım alıyor. Halbuki yardımdan maksat, o kişinin ihtiyaçsız hale gelmesi ve bu kişinin başkasına yardım edecek noktaya gelmesidir. Birileri sürekli veren el olurken birileri de sürekli alan el oluyor. Nedense yaptığımız yardımlarla hep balık yedirirken balık tutmayı bir türlü beceremiyoruz. Yaptığımız yardımlar için şu atasözümüzü de hatırlamada fayda var: "Elden gelen öğün olmaz. O da zamanında gelmez" .

Hasılı, devletiyle, milletiyle bir sadaka toplumuyuz. Nedense bakıma muhtaç ve çalışamayacak durumda olanlar ve engelliler haricindekiler için kendi kendine yetecek bir sistem kuramadık. Sapasağlam kişilere de yardım ediyoruz. Pekala bu kişilere yardımın dışında bir çıkış yolu bulunabilir. Kimin, ne iş yapmaya gücü yetiyorsa, kişileri o alanda istihdam etmenin yollarını aramalıyız. Kastettiğim balık tutmayı öğretmek.

Muhtaç insanları faydalı olabilecekleri alanda istihdam etmek o kişilerin onurlarını da korumak demektir. Çünkü kendi alın terini yemek kadar güzel rızık yoktur. İşe yaradığını ve evini geçindirdiğini gören vatandaşın kişiliği oturacak, kendine özgüveni gelecektir. Her şeyden önce birey olacaktır. Çalışarak kazandığı paranın değerini daha iyi bilecek, ayağını yorganına göre uzatacaktır. Birey olanın söyleyecek sözü olur. Hep yardım alan ise yardım kesilir düşüncesiyle konuşamaz.

Bu devirde her ihtiyaç sahibine iş vermek kolay mı diyebilirsiniz. Kolay olmadığını ben de biliyorum. Ama bu konuyu dert edinip bir yerlerden başlamak gerek. Fak Fuk Fon ve belediyeler aracılığıyla aylık dağıtılan yardımlar bile kaç kişiye istihdam kapısı olabilecek bir sermayedir. İş veremediklerimize yardım yapmaya devam ederken bir kısmına peyderpey iş sağlayabiliriz.

Aynı istihdam kapısını yardım toplayan yardım kuruluşları da yapabilir. Görevleri sadece verenle alan arasında köprü olmak olmamalı. Toplanan nakdi yardımları değerlendirmek için kanuni alt yapısı oluşturulabilir. Tüm yardım kuruluşları bir çatı yardım kuruluşu bünyesinde toplanabilir. Toplanan nakdi yardımın belli bir oranı istihdam alanı oluşturmada harcanmalı.

Anlatmak istediğim, sadaka devlet ve sadaka toplum görüntüsünden mümkün olduğu kadar uzaklaşmaktır. Günümüzde en önemli ve en büyük yardım kişilere iş vermektir. Bu yardım türü üzerine projeler üretmektir. Değilse sürekli vermeye sürekli almaya devam ederiz. Bu yol ile de bir mesafe alamayız. Çünkü daima yerimizde sayarız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder